Başlangıç

1.4K 25 8
                                    

Bizler zamanın çok ötesinde, yeni bir düzenin gerçekliğini yaşıyorduk. Bu gerçeklikte; ortalama bir insan ömrü iki binli yaşlara kadar ulaşmıştı. Ölümcül hastalıklar ortadan kalkarken, doktorluk mesleğinin adı bile unutulmuştu.

Hava kirliliği büyük oranda artmıştı. Ancak şehrin her köşesine yerleştirilen, gelişmiş teknolojik aygıtlar kirli havayı absorbe ederek, arındırabiliyordu. Yapılaşma nedeniyle verimli alanların büyük oranda azalması; tarımı günümüzün en nadir bulunan unsurlarından biri haline getirmişti. Bir avuç toprağın değeri bile paha biçilemezdi. Tarımın, tabiri caizse ölmesi, hayvancılığı da bitirmiş, bilim insanlarının sentetik besinleri geliştirmesinde ön ayak olmuştu.

Bu ölü gezegende mutlak kurtuluşun yolu, atalarımızın gezegenin merkezinde olduğunu rivayet ettiği Başlangıç adında bir kaynaktı. Söylenenlere göre bu Başlangıç, mutluluğun ve mutlak kurtuluşun sırrını barındırıyordu. Buna ulaşmak isteyen sayısız gezgin; her yıl gezegenin merkezini bulmak için yola çıkıyordu. Lakin her biri ya yarı yoldan geri dönüyor ya kayboluyor ya da aklını yitirip hayatının sonuna kadar sessizliğe gömülüyordu.

O gün de diğer günler gibi sıradandı. Güneş gökyüzünde parıldıyor, lakin önünü kaplayan yüksek binalardan dolayı yer yüzüne ulaşmakta güçlük çekiyordu. İsyankâr ışıkların dar bir aralıktan sızıp, asfaltı yıkadığını görünce kendimi hemen önüne attım. Güneş ışınları, tenimi ballı tonlarda renklendiriyordu. Gözlerimi yumdum ve bu sıcaklığın keyfini sürdüm.

Kısa süre sonra gideceğim yere ulaşmıştım. İçeri girerek, güvenlik görevlilerini selamladım ve asansöre doğru ilerledim. Asansör hareket ederken, aynasında yer alan yorgun yüzü inceledim.

Standart bir hayatım ve basit bir işim vardı. Yine de gündelik hayatın stresi beni günden güne hırpalıyordu. Henüz dört yüzlü yaşların başında olmama rağmen bu ömrün bana yettiğini düşünüyordum.

Belki de en çok yorucu aktivitem mesleğimdi. Hükümete bağlı bir şirkette, gezginler biriminde çalışıyordum. Yani vakti geldiğinde, Başlangıç'ı bulmaya gönderilecek kişilerden yalnızca biriydim. Ömrümün, büyük bir kısmı da bunun beklentisi ve hayaliyle geçmişti.

Asansör otuzuncu kata ulaştığında uyarı çağrısında bulundu. Gözlerimi aynadan ayırarak, açılan kapıdan çıktım ve ofisime girdim. Karamsar bir oda karşıladı beni. Griye boyanmış duvarlara sahip bu odanın; ana yola bakan ve boydan boya uzanan geniş bir penceresi vardı. Biraz daha yaklaşıp jaluzileri açtım ve gün ışığının içeri dolmasına izin verdim.

Çalışma masam, camın hemen önünde yer alıyordu. Üzerinde her zamanki gibi büyük bir karmaşa vardı. Masanın neredeyse yarısını kaplayan bilgisayarın yanında, açık bırakılmış dizüstü bilgisayar yer alıyordu. Ahşap zeminin geri kalanı ise dört bir yana saçılmış kâğıt desteleriyle doluydu. Bu kağıtların her biri, Başlangıç hakkındaki araştırmalarımı içeriyordu. Ne yazık ki hiçbiri neticeye ulaşamamıştı. Son gönderdiğim araştırmanın geri dönüşü ise henüz sağlanmamıştı.

Son teknoloji masaüstü bilgisayarın koyu ekranı aniden aydınlandı ve mavi ekranın ortasında, beyaz bir zarf ikonu yanıp sönmeye başladı. Hoparlördeki zarif kadın sesi, aynı cümleyi iki kere tekrarladı.

'Okunmamış 1 yeni elektronik postanız var.'

Merakla deri koltuğuma yerleştim. Sonunda beklediğim cevap gelmiş olmalıydı. Elimin altındaki kağıtları bir kenara iterek, klavye üzerinde gerekli tuşlamaları yaptım. Posta ekranı tüm pencereyi sardı. Gözlerim ilk, konu sekmesindeki 'Başlangıç Araştırmanız Hakkında' kısmına takılmıştı. Bu elektronik postanın içeriğinde; araştırmamın saha araştırması olarak devam edilmesinin gerekliliğinin altı çiziliyordu. Bununla birlikte merkez yolculuğu için ihtiyacım olan pasaport bilgileri sağlanmış ve çıkış izin tarihi belirtilmişti. Yıllar sonra başarabilmiş olmanın sevinci ve gururuyla tatmin olmuş bir şekilde arkama yaslandım. Belki de bu yolculuk anlamını yitirdiğim hayatımda, sonun başlangıcı olacaktı.

Belirsizlikle geçen iki günün sonunda kapım çalınmış, bana merkez yolculuğumda eşlik edecek görevliler gelmişti. Kapıyı açtığımda şaşkınlığımı gizleyemedim. Karşımdaki görevlinin siluetinde mistik bir şeyler saklıydı. Bir insanın olabileceğinden çok daha uzundu ve garip kemikli bir fiziksel yapısı vardı.

"Merhaba. Ben Ati. Sana Başlangıç'ı bulma yolunda eşlik edeceğim. Lütfen korkma."

Her ne kadar korkmamamı söylemiş olsa da korkmuştum. Çünkü daha önce gördüğüm hiçbir insana, hatta hiçbir canlıya benzemiyordu.

Ulaşımımı sağlayacak araç havalandığında, dengemi korumak için tutunacak bir yer buldum. Yol öyle uzundu ki; gün, saat hatta dakika kavramımı bile unutmuştum.

Gittiğim yer, seneler önce gezegenimizin güneyine düşen meteorun konumuyla aynıydı. Meteor yer yüzünde derin bir çukura sebep olmuştu. Kimimiz için bu yıkıcı meteor, bizi cezalandırılmak için gönderilmişti. Benim içinse bu bir işaret olmuştu ve araştırmalarım yeni bir boyut kazanmıştı.

Yolun sonuna yaklaşırken, aracım meteorun sebep olduğu geniş tünelin içine daldı. Tam da o an sarmalamıştı korku ruhumu. Ufkumda gördüğüm belirsizlik, beni endişeye düşürmeye başlamıştı. Lakin cesur olmalıydım. Belki de önümde mutlak bir kurtuluş, yeni bir başlangıç yatıyordu.

Ati aracı durdurduğunda tüm ışıklar söndü ve karanlığı, derin bir sessizlik takip etti. Kendimi aracın dışına attım. Karanlığa alışan gözlerim, kuvvetli bir ışığın etkisiyle kısılıp, kamaştı. Elimi ışığın kaynağına doğru kaldırdım ve gözlerimi korumaya çalıştım. Ancak devasa ışık hüzmesinin yanında küçücük kalan ellerim, bakışlarımı kurtarmaya yetmemişti. Beni bir kara delik gibi içine çeken bu hüzmeye karşı koyamadım ve ona yaklaşıp, onunla bir bütün oldum. Zihnimin tüm acılardan, tüm negatif enerjilerden arındığını hissedebiliyordum.

Kısa ya da belki de uzun bir süre sonunda yüzümü yalayıp geçen rüzgâra gözlerim araladım. Gökyüzünde tüm heybetiyle parlayan Güneş, yeryüzüne gülümsüyordu. Günebakan çiçekleri yüzünü göğe çevirmiş, rüzgarla dans ediyordu. İçimde kıpır kıpır olan bir hisle gözlerimi yumdum. Burası hayalini kurduğum yer olmalıydı.

Burası benim yeni başlangıcımdı.

Burası, Dünya'ydı.

BaşlangıçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin