Emrime verilen 15 askerle Don Nehrine doğru yürüyorduk. Akşama orada olurduk.
Akşam üzeri oraya varır varmaz 5 kişiyi çevreyi gözetlemesi için gönderdim. Bende Don Nehri ni nasıl tutacağımızın planını yapıyordum. Küçük birliklere saldırarak Stalingrad a ulaşmalarını engelleyecektik.
Gece yarısı kampa bir asker yaklaştı. Ve 20-25 Alman'ı Don Nehri etrafında gördüğünü söyleyince hemen harekete geçtik.Don Nehrinin Güneyinde biz Kuzeyinde onlar vardı. Lakin bizim avantajımız vardı, onları biliyorduk ama onlar bizi bilmiyorlardı. Geceyi onları izleyerek geçirmek daha isabetli olacaktı.
Sabah saatlerinde gözcü yine geldi ve nehrin karşısına geçtiklerini söyledi. Bizde hemen mevzi almaya başladık. 10-15 dakika sonra birer birer miğfer görülmeye başladı. Hepsini öldürmeliydik. Kaçan tek kişi bild ölümümüz olur.
Yarım saatlik çatışma seslerinden sonra ses kesildi. Dönüp baktığımızda 2 kişinin kaçtığını gördük. 3 asker peşinden gitti. Onları ırmağı geçerken öldürdüler. Ve cesetlerin 20 olup olmadığını öğrenmek için saymaya başladık. 20 kişi olduğu tasdik edilince bizde Irmak kenarına kamp kurmaya başladık.____________________
1 haftadır birlik geçmeyişi beni kuşkulandırıyordu. Acaba başka yoldan mı geçiyorlardı. Adelaida ne yapıyordu, yaşıyor muydu acaba Stalingrad da olduğunu duymuştum ama Stalingrad da çok kayıp verdik. Ve veriyoruz. Ben bunları düşünürken bir asker yanıma yaklaşıp "Yahudi Almanlardan, Stalingradın çevre köylerinden gelen Ruslardan oluşan bir köylü kafilesi Irmağı geçti ve bize yaklaşıyor. Ne yapmalıyız? Durduralım mı?"
- Hayır. Onlara nereye gittiklerini sor. Ah birde ne yapacaklarını.
- Tamam efendim.
Aklıma çılgın bir fikir geldi. Onlarla burada bir kamp kurabiliriz. Onlar bizim yemeğimizi karşılar bizde onları koruruz. Bunları düşündükçe heyecanlanıyordum. Ve yanıma 4 asker alıp kafileyi karşılamaya gittim. Kafile çok yorgun ve korkmuş halde gözüküyordu. Onlara "Eğer bizim yemek ihtiyacımızı karşılarsanız sizi koruyabiliriz. Hatta birlikte yaşayabiliriz.". Tam bunu söylerken aklıma Albay Tushnov geldi. Buna kızabilirdi. Onun yanına gidip durumu anlatmak çok iyi olurdu. Ama önce şu kafileyi düzene sokmalıydık. Etraftan odun toplamaya başladılar. Bu kadar köylüye silah eğitimi verirsek Almanların ormandaki korkulu rüyası olabilirdik. Yaklaşık 150 kişiydiler. Herkesi toplayıp bu kanpta herkesin bir görevi olduğunu, kadınların yemek ve diğer ihtiyaçları karşılamak, erkeklerin ise silah eğitimi ve savunmak olduğunu söyledim. Kampta askerler dışında 70 e yakın erkek vardı. 1 hafta içerisinde silah kullanmayı öğrenebilirlerdi. İçlerinden 25 i silah kullanmayı biliyordu. Onlara Almanlardan aldığımız silahlardan verdik. Ama 5 kişiye silah yoktu. Onlar kampta kalacaktı. Görev boyunca gözlemlediğim ve iyi olduğuna kanaat getirdiğim bir askeri yanıma çağırdım.
Çadırıma girdi ve selam durdu.
- Asker ismin ne?
- Dusjh Globelsk
- Hmm, bundan sonra kafiledeki askerler senin emrinde. Onlarla Alman haklamak için nehri geçin. Yolu gözetleyin 2 günde bir haberci gönderin. Eğer gelmezse öldüğünüzü düşüneceğim. Hadi hazırlıklara başlayın.
- Emredersiniz! dedi ve çıktı.1 Ay Sonra
1 aydır öldürdüğümüz Alman sayısı 100 ü geçti. Elime bir bir bildiri ulaştı. Almanlar Stalingrad dan çekileceklermiş. Bu çok güzel bir jurnaldi. Bu sayede Terfi alabilecektim. Bana ne oluyor böyle? Neden terfi meraklısı oldum? Savaş bitince eve döneceğim. Bu jurnali Tuahnov a iletmek için 2 askere verdim ve gönderdim. Askerler döndüğünde bizim hep birlikte Stalingrad a gitmemiz gerektiğini söyledi. Kafileden sonra çok fazlaca kafileler daha gelmişti kampımıza ağaçtan barakalar, yatacak yerler yapmıştık. Toplamda 750-800 kişiydik ve 350 kişi silahlıydı. 50 kişinin burada kalıp kadınları koruması gerektiğini söyledim ve görevlendirdim. Diğer 300 gönüllü ve 14 asker (Dusjh gönüllülerin başında) Stalingrada doğru ilerledik.
Bana denildiği gibi Tushnovun yolu üzerinde bekledim. Tushnov ve 1150 askeri geliyordu. Tushnov iyice yaklaşınca bizde yola çıktık. 315 kişiyi görünce sevindi. Ve bizde onlara katıldık. Stalingrad da çok az Alman kalmıştı. Etrafları kesilmiş kapana kısılmalarına rağmen pes etmiyorlardı. Stalingrad ya bugün ya yarın alınacaktı. Çünkü Almanlar 2 3 mahalle içindelerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
WORLD WAR II - THE SOVİET UNİON STORY (Adelaida Kovalev and Vladimir Grosslny)
Historical FictionParmaklıkların ardından bağıran bir adam: -"Yaşasın Führer! Moskovayı ele geçirdik" nağaraları atıyordu.Ve o an irkildim ve uyandım.Neyse ki bir kabusmuş.Ve banyoya çıkarken bir arabanın yaklaştığını farkettim.Hemen aşşağıya indim.Kapıyı açtım.Uzun...