yoongi
jimin.
jimin.
jimin!
telefon elinden düşmez senin,
bak şu mesajlara.(iletildi.)
iletildi?
ne?
jimin telefonun mu kapalı?
sikeyim arayacağım.jiminie'm kişisi aranıyor...
aradığınız kişiye şuanda ulaş-
yoongi
sikeyim seni jimin!
neredesin?(iletildi.)
yoongi, endişeden titreyen elleri ile başka bir numarayı tuşladı.
jungkook.
jimin'in en yakın arkadaşı. hatta tek arkadaşı. telefon kısa bir süre sonra açıldı. "jungkook sikeyim jimin yok telefonu kapalı mesajlarım gitmiyor nerede o?" yoongi onun için endişelenmişti. sevdiği minik beden için çok endişelenmişti. karşı taraftan durgun bir ses geldi. "hyung.. o hastanede. bak endişelenme. sadece vücudu iyi değil, kontrol için. sakin ol tamam mı?"yoongi dağılmıştı. kelimenin tam anlamıyla dağılmıştı. hastane ismini öğrenir öğrenmez çıkmıştı evden.
yarım saat içinde hastanede olmuştu. kendi bile bu kadar hızlı gittiğine şaşırmıştı ama bu olanların yanında ufak bir detaydı. oda numarasını öğrendi. 803.
korka korka çıktı yukarı.
odanın kapısını tıklatarak içeri girdi.
aşık olduğu beden yatakta uyuyordu. jungkook'un ortalarda gözükmemesini fırsat bileler küçük koltuğa oturdu ve jimin'i incelemeye başladı.
sahiden de, yüzünde yara izleri vardı keza kollarında da.
"nasıl fark edemedim," dedi kendine. "onun incindiğini nasıl hissedemedim?"
yaklaşık 10 dakika sonra jimin'in gözleri hafif hafif aralandı. gözlerinin ışığa aşılması uzun sürmüştü. tamamen açıldığında ise yanı başında yoongi'yi beklemiyordu. çatallaşan sesi ilk onun adını sayıkladı. "yoongi... neden buradasın?"
yoongi ne yapacağını bilemedi. "ben, seni merak ettim jimin. jungkook hastan-" jimin yoongi'nin lafını böldü."o salak mı söyledi sana burada olduğumu?"
yoongi sadece kafa sallamakla yetindi.
"hah, eskiden canım ufacık yansa hisseden adam şimdi arkadaşımdan öğreniyor ne halde olduğumu. saçmalığa bak!"
"jimin.."
"sus yoongi. ya sen beni deli gibi seviyordun, birden ayrıldın ve ben kahroldum. tanrı aşkına neden ayrıldığını bile bilmiyorum! ben acı çekerken sen ne yapıyordun?"
"acı çekiyordum. senden bin kat acı çektim." dedi yoongi. "jimin yemin ederim yaptıklarımın açıklaması var. dinle beni n'olur."
"anlat o zaman yoongi? neden acı çektiğimizi anlat?"
yoongi dudaklarını yalayıp konuşmaya başladı.
"bak jimin, şunu asla unutma, ben seni çok seviyorum, hep sevdim. ama korktum jimin. çok korktum. ailem, biliyorsun zaten aptalın teki. bir erkekle çıktığımı öğrenseler ne yaparladı sence? zaten işkence ediyorlardı, daha da ederlerdi. ölürdüm. henüz ben kabullenmemişken ailem öğrense ben biterdim. jimin beni geçtim, sana bir şeyler yaparlar diye korktum. tanrı'm sana birşey olsaydı ne yapardım ben?"
jimin'in yanakları ıslanmıştı. yoongi'nin de öyle.
"aptal," dedi jimin. "bana anlatabilirdin. sana yardım edebilirdim, biliyorsun-"
"biliyorum. ben de seni seviyorum."
"mesajların öyle demiyor ama yoongi."
"jimin hiç biri doğru değildi. yazıp yazıp silmelerim o kadar çoktu ki.. yemin ederim sana o tüm sözleri benden soğu diye söyledim."
"yoongi kafam çok karışık. biz, ne yapacağız? gelecekte ne olacak? yoongi biz, bir süre görüşmeyelim. kafamı toplayana kadar."
yoongi kırılmıştı. ama kırdıkları yerine saydı bunu. "tamam ama sonunda ne olursa olsun tekrar benim olacağına eminim. biliyorsun."
jimin gülümsedi. "biliyorum."
yoongi, birkaç dakika daha durduktan sonra çıktı odadan. yüzünde belli belirsiz bir gülümseme vardı. o da emindi ki tekrar birleşeceklerdi.
-
hobb sonraki bölüm final. :D
bu kitabı final yapacağıma inanamıyorum ve ilk defa bir final içime sinecek sanırım. bu kitabı ilk yayınladığımda çok saçma bir final yapmıştım. :d
her neyse, final bölümünde görüşürüz!
🌼
ŞİMDİ OKUDUĞUN
yıprandı kalbimin köşesi, yoonmin
القصة القصيرة[semi-texting] jimin yoongi'ye fena halde kırgındı. ve bu kırgınlığını ona mesaj atarak geçirmeye çalışıyordu. jimin: Sanırım ölüyorum. Ölüyorum ve bu çok acıtıyor. Nasıl geçecek bilmiyorum.