Marinette Agreste
Lila olayının üzerinden 1 hafta geçmişdi. Pazar günüydü. Luna abla, Adrien ve ben salonda oturmuş telefonlarımız ile ilgileniyorduk. Birden kapı çaldı
"Ben bakarım"
Gidip kapıyı açdım. Karşımda, hem güzelliği ile hemde giyinimi ile 2. Elisabeth'i andıran bi teyze vardı.
"buyurun"
"Sen Marinette Agreste'sin değil mi?"
"evet benim"
"oğlumun söylediği kadar güzelmişsin. Ben Arkadia Agreste."
Göz bebeklerim büyümüşdü
"ehh kusura bakmayın, benim hatam gelin lütfen"
Koluna girdim ve onu içeri getirdim
"büyükanne!"
Luna hemen sarıldı.
"benim minik kuşum nasılmış? Var mı kalbini çalan bi yaman adam?"
"2.Elisabeth her zaman ki formunda bakıyorum"
"Sen söylemeye devam et. Oğlumla vedalaşmaya geldim ben. Ben gideceğim ama o kalacak. Ne o öyle anneden önce ölmek"
"hiç kimse gitmiyor büyükanne"
Adrien da sarıldı ve oturttuk büyükanneyi
" o zaman test başlasın"
"ehhh büyükanne ben bi karımla konuşacağım"
"büyükanne boşver testi, bak sana ne soracağım..."
O sırada Adrien beni odamıza getirmişdi
"n'oldu?"
"az sonra lgs den bile zor bir sınava gireceksin"
Lgs gelmişti yine aklıma. Abi bu sınavları kim buluyo ya?
"o ne demek?"
"bak büyükannem seçici biridir. Gelin adaylarına test yapmaya da bayılır ama her sorusu bi tuhafdır"
"büyükbabamdan daha zor bir sınav tanımıyorum hallederim"
Odadan çıkıp salona geri döndüm
"haa test diyorduk"
Çantasından kağıt ve kalem çıkardı. Burnunun ucuna da gözlük takdı. Hızlıca
"isim?"
"Marinette"
"soyisim?"
"Agreste"
"güzel soyadını benimsemiş."
Kağıda bir şeyler yazdı.
"biz Agresteler mutlaka bir müzik aleti çalarız. Müzik aleti çalmayı biliyor musun?"
"keman çalmayı biliyorum"
"güzeeel. Asil bir müzik aletidir keman. Ruhun sesidir. Herkez çalamaz, herkez sesini anlamaz. Kemanın yanında mı?"
"evet"
"çalar mısın?"
"tabi"
Gidip kemanımı aldım. Ve çalmaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Betona Renk Vermek - Adrienette {Düzenleniyor}
Fanfiction❦ Tamamlandı ❦ ↬Hayran Kurgu. Sarı saçları Güneş'i andırırken, o karanlık olabilir miydi? Yeşil gözleri, her yağmurdan sonra mis gibi toprak kokan bir orman kadar derin ve güzelken; o sanki o ormanlar yanıp kül olmuş gibi bakabilir miydi? Bir ruh;...