sevdiğin

343 58 24
                                    


ona gizemli demiştim ya, belki de kat be kat fazlası bir adamdı kafamda oluşturduğum profilden. min yoongi, sakız gülüşlü, kısık gözlü ve ağır başlı bir adamdı. o geceden sonra ona kitap okumam için sürekli geceleri kış bahçeme gelirdi. sabahları babamın camından beni izlerdi. izlediğini bilerek utanır ve kıs kıs gülerdim ona. büyüttüğüm laleler yavaş yavaş soğanlarını topraklara saplarken bahçeye yayılan mis koku beni mest etti ve onun bana bakmasını umursamadan gülümseyerek ellerimi açtım ve kendi etrafımda döndüm.


her şey belki de bu görüntüden sonra başlamıştı. o gece gelecek diye gizli gizli mutfakta hazırladığım papatya çaylarını masaya, gaz lambasının yanına bıraktım. güzel bir görüntü oluşturmuştum. üstüme giyindiğim beyaz gömlek omuzlarıma kadar açılır ve köprücük kemiklerimi belli ederken dudaklarımı gülümseyerek ıslatmış ve kitabımı alarak kalçalarımı masaya yaslamış ve beklemiştim. gelmişti de. yüreğime milyarlarca bıçak darbesi saplamıştı geldiğinde.


bu sefer çok büyüktü yüzündeki yaraları. faça attırdığı kaşının kenarı patlamış ve elmacık kemiklerinden çenesine kan yol almıştı. boğazlı siyah kazağı, siyah pantolonu ve deri ceketi çamur içindeydi. siyah saçları birbirine karışmıştı. elmacık kemiğinin üstünde koskocaman bir morluk vardı. dudağının kenarındaki kan hâlâ kurumamıştı. elimi enseme atarak düşünmüştüm. kendini sandalyeme atmıştı ve yaptığım çayı susarak, sızlanarak içmişti. hemen acil yardım çantasını almış ve bir çırpıda yüzünü kanlarından arındırıp küçük yara bantları takmıştım. ne olduğunu sormuştum büyük sessizliği bozarak. bu kitaplar dışındaki ilk başka konu muhabbetimizdi.


bana babamın mallarını satarken parayı ödemeyen birini döverek benzettiğini söylemişti. arkadaşları geldiğinde kavga fitillenmiş ve birkaç yumruktan nasibini almıştı. endişelendiğimi görmüştü. ecel terleri döküyordum ve kalbimin içinde bir adam cayır cayır yanıyordu onu böyle izlerken. nasıl bembeyaz tenine damlayan kan bu kadar ona yakışabilirdi ki? ah, o min yoongi'nin kanıydı. min yoongi'ye ait olan her şey çok güzel olurdu. 


gözlerimin içi titrerken ona babamdan uzaklaşmasını söyledim. babama alışkın olduğunu söyledi bana. ellerini çene kemiklerime yasladı ve beni ayağa kaldırarak masaya yasladı. nutkum tutulmuştu siyah gözlerinin içine bakarken. unuttum, bildiğim tüm kelimelerden harflere kadar her şeyi tek bir bakışla unuttum. sadece ona deli gibi aşık olduğumu anladım. bir kez daha bu siyah küçük, asi gözler için diri diri yanacağımı anladım. ince bileklerimi tuttu ve omuzları üstüne bırakarak ince belime sarıldı. nutkum tutuldu, dilim oynamadı. dudaklarıma eğildi ve dudağının kenarı ile gülümsedi. 'şiddetle başlayan bir hazsın benim için; ne demiş shakespeare'in sözü gibi. şiddetle başlayan hazlar şiddetle son bulurlar.'


dudakları üstüne kıkırdadım. 'ölümleri olur zaferleri; öpüşürken yok olan ateşle barut gibi.' diyerek dudaklarımı ıslattım. çok beklememişti, dudaklarımı kendine esir etmişki tıpkı kalbim gibi. durduramadım. o ateşken bana barut olmak düşerdi, o alev alev yakarken bana yanmak, kavrulmak, küle dönmek düşerdi. onun için tıpkı zamanla kuruyan şu sarı lalelerim gibi oldum. onun için babamın ardından iş çevirdim. bir erkeğe, ipsiz sapsız birine kendimi bıraktım. beni alevler içinde bırakmasını umut ederek sevdim onu.


aklımın almayacağı, kafamın ermeyeceği kadar çok sevdim. iliklerime, kemiklerime kadar sevdalandım. paramparça oldum, dağıldım, tekrar toparlandım. kendimi buldum dudakları arasındaki nefeste. kuruyan dudaklarımı, dağılan benliğimi o toparladı ateşler saçan dudakları ile. geri çekilip beni masaya oturttu ve karşıma, sallanan sandalyeme oturarak ileri geri sallandı. beni izledi dudaklarındaki tatlı pembelik ile. utanarak ona romeo ve juliet okudum. uykum geldiğinde beni kucağına yatırdı ve okyanus kokan boynunda mayıştırdı. bana ninniler söyledi tatlı soluğu. köprücük kemiklerimi öptü, masanın üstündeki papatyaları dizdi.


ben min yoongi'yi her şeyden çok sevdim. 


*


merhabalar, kitap nasıl gidiyor? 


yeni yoonseoklar için takipte kalın. -sem.

beni sevdiğin sürece ♠ yoonseokHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin