Yeni bölümle karşınızdayım. Gelen yorumlar beni çok mutlu ediyor gerçekten ve daha çok yorum okumak istiyorum. Biraz hüzünlü bir bölüm olacak bu fic için kızmayın bana.
Keyifli okumalar. ❤️Balmorhea - Remembrance
***
V
Bomboş ve kurak bir arazinin varlığıyla beraber yol alıyordum. Kaç dakikadır yürüdüğümü bilmiyor, susuzluğum gittikçe artıyordu. Kendimi kontrol etmekte gittikçe zorlanıyordum. Hava güneşliydi ama birazdan kararacakmış gibiydi. Bir kaç adım sonra yağmur yağacak ve ses tellerim kaybolacak gibi hissediyordum.
Bitkin ve yorgundum. Boğazımda gerçek bir kan tadı bütün midemi alt üst ediyor, eklemlerim hareket kabiliyetini yitiriyordu. Sevdiğim kokuyu hissetmiştim sonunda. O kadar yürümüştüm ki bu koku için bacaklarım yürümekten titriyordu.
Arkama baktığımda uçsuz bir yol görüyordum. Asfalt sıcaktan ayakkabıma yapışıyor, saç tellerimden ter akıyordu ama bu koku canlanmama, kanımın harekete geçmesine izin vermişti sonunda.
Kalbim hiç atmamışçasına atıyordu bu kokuyla ve sesi kulaklarıma doluyordu. O kadar sessiz bir yerdi ki burası kimse konuşmuyor hatta karıncalar bile yürümüyordu. Yolun ucunda transparan beyaz gömleğiyle ve dizleri düşmekten yırtılmış pantolonuyla Jeongguk beni bekliyordu.
Hala yürüyordum ama yüzüm yoktu. Bana nefret ve kinle birlikte bakıyor, sanki dudaklarını öptüğümde titreyen o değilmiş gibi duruyordu karşımda. Taştan farksızdı ve ben ne kadar koşarsam koşayım ona gidemiyordum.
Son adımımla birlikte, hava kararmıştı. Bulutlar birden güneşin önünü kesmiş, güneş hızlıca batmıştı göremediğim dağların arkasına. Dolunay çıkmış ve kurtlar ulumaya başlamıştı ama Jeongguk hala dikiliyordu karşımda. Bütün iştihamıyla bekliyordu beni.
Yağmur yavaştan ıslatmaya başlamıştı üstümdeki saten gömleği ama ben sıcağın kayboluşuyla birlikte daha hızlı adım atmaya başlamıştım. Yaklaşıyor gibiydim ama daha çok uzaklaşmış gibi hissediyordum. En sonunda gömleğim ve pantolonum tamamen ıslandığında, Jeongguk'un karşısındaydım. Artık saç tellerimden ter değil yağmur damlaları damlıyordu. Arınmış gibi hissediyordum ama kırmızı yağan yağmur kanı hatırlatıyordu bana.
Bütün gücümle sarılmıştım Jeongguk'a ama o hareket etmiyordu. Sanki beni görmüyor gibi başka yere bakıyor, karşısında değilmişim gibi davranıyordu. Kırmızı yağan yağmurdan bütün gömleği kıpkırmızı olmu, vücuduna yapışmıştı.
"Sevgilim," demiştim bedenimi geriye çekerek. "Bana bak sevgilim, bana bak." diye mırıldanmıştım ve duymuş gibi başıyla beraber gözlerini de bana çevirmişti.
Gökyüzünün bütün yıldızlarına ev sahipliği yapan gözlerindeki bütün ışıklar sönmüştü. Korktuğum gibi kaybetmiştim onları. Ellerim hala omuz başlarını tutarken, kırmızı yağmur bir boya gibi sarıyordu bedenlerimizi.
"Katil!"
Dudaklarından dökülen ilk kelime bu olmuştu. Kalbimi birinin sıkıp, büktüğünü hissetmiştim.
"Ben katil değilim, değilim! Ben katil değilim. Jeongguk! Ben katil değilim!"
"Taehyung uyan!"
"Ben katil değilim." diye mırıldanmıştım ve gözlerimi açabilmiştim.
"Kabus görüyordun Taehyung." demişti Jimin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
V | taekook
FantasyFazla sarhoş olan Jeongguk, uyandığında kendisini evinde bulur ama oraya nasıl geldiği büyük bir gizemdir.