Özel Bölüm 《2》

5.9K 361 122
                                    

Jimin, şaşkınlık ile kocaman olmuş gözleri ve aralanan ağızı ile başını kaldırmıştı.

' Gerçekten, karşımda mıydı? Kanlı canlı bir şekilde karşımda..! ' , iç sesi Jimin'in kafasını allak bullak ederken, şaşkınlıkla gözlerini kırpıştırdı.

O, gerçekten karşında mıydı?  Yoksa, Jimin'in zihni ona oyun mu oynuyordu? Jimin, karmakarışık olan düşünceleri ile başını iki yana salladı.

O, gerçekten Jungkook muydu? Yoksa, bir tür hâyali mi?

Yanına yaklaşan, aslında gerçek olan fakat, Jimin'e göre hâyal olan Jungkook'u fark edememişti.

" Pardon, burası boş mu? "

Jimin, korku dolu olan gözlerini, başında dikilmiş Jungkook'a çevirdi.

" Gerçekten, o ... "

Jimin'in fısıltılı bir biçimde söylediği şeyi, Jungkook çok rahat bir biçimde işitmişti.

" Boş mu, diye sormuştum. "

Dedi, Jungkook sitemkâr bir şekilde. Jimin ise; artık onun hâyal değil de, gerçek olduğuna kanaat getirmişti.

" E-evet, boş... " demişti, Jimin zorlukla. Jungkook'un öksürdüğünü duyunca bakışlarını ona odakladı. Jimin'in yanını gösteriyordu.

Jimin, anlamaz bir şekilde bakışlarını yanına çevirdi. Onun oturacağı yerde, Jimin'in çantası vardı...

" Ah! Pardon... " diyebilmişti sadece.

Üzerinden, bir yıl geçmişti görüşemeyeli. Eskiden çok hatta baya yakın arkadaşlardı(?). Fakat, şimdi ise sanki Jungkook, Jimin'i tanımıyormuş gibi davranıyordu.

Bu, Jimin'in dikkatini hemen çekmişti. Ders zili çalana kadar Jungkook'a bakmıştı. Lâkin Jungkook, bir kere olsun bakışlarını Jimin'den tarafa çevirmemişti. Zil çaldığı an Jungkook ayaklanıp, Jimin'in önünde oturan TaeHyung ile birlikte sınıftan çıkmıştılar. Jimin, boş bakışları ile arkalarından bakakalmıştı.

' Gerçekten, beni hatırlamadı mı? '  Jimin, o kadar kötü olmuştu ki bu yaptığı yüzünden, neredeyse utanmadan oracıkta ağlayacaktı...

Jimin, yenilgi ve utancın verdiği hırsla ayaklanmıştı. Gözlerine  kadar gelmiş olan yaşlarını zorla geri yollamıştı...

Sınıftan çıkıp, Jungkook'u bulma ihtimali ve isteği üzerine koridorları talan etmişti. Erkekler tuvaletine girdiği gibi çıkması bir olmuştu.

Çünkü, orada iki erkek sevişiyordu...

Hemen oradan çıkıp, kafeteryaya adımladı. Nefes nefese, telaşla gözlerini gezdirdi etrafta.

" Buralarda olmalı! Lanet olsun, nerede! "

Jimin lanet ederek, tekrar kafeteryada gezdirdi minik gözlerini...

Tenha bir köşede oturan TaeHyung ve Jungkook'u fark edince, yere çivilenmiş olan ayakları hareket edememişti. Çünkü o,Jimin'e bakıyordu.

Biraz önce içindeki bütün cesaret zerrelerinden akıp gitmişti. Az önceki Jimin ve şuan ki Jimin, birbirlerine çok tezattı.

Ürkek bakışları o hariç her tarafta geziniyordu. Ne zamandır kafeteryanın ortasında dikildiğini bilmiyordu. Fakat, bütün herkesin bakışlarının ona odaklanması ile  Jimin adeta daha fazla çivilendi yere...

Kolundaki baskı ve sarsılması  ile kendine gelebilmişti - Tabii bu ne kadar mümkünse- Jimin....

" Gel benimle! "

Özlediği ses, paslanmış kulaklarından geçince Jimin'in içi titremişti. Ne zamandır bu sesi özlemişti sahiden? Kolundaki baskı ve acıdan dolayı suratı buruşmuştu.

Merdivenlerde neredeyse düşecek iken zor toparlanmıştı. Jungkook, tenezzül edip bakmamıştı bile! Deponun kapısı ağır ve bir o kadarda kötü bir ses çıkararak açılmıştı.

Jungkook, kolundan onu itekleyip yere düşmesine sebep olmuştu. Jimin, acıyan kolunu umursamamaya çalışarak bu yaptığına bir anlam vermeye çalışıyordu.

Neydi amacı?

Ona neden böyle davranıyordu?

Gerçekten o, olduğunu biliyordu. Başkası olmasına imkân yoktu!

" Jungkook... "

Yutkunarak ve kekeleyerek konuşması, Jimin'in içten içe ürperdiğini belli ediyordu. Bunu fark eden Jungkook, başını yukarıya kaldırıp kahkaha attı.

Jimin anlamaz bakışları ile ona bakıyordu. Tanrı aşkına! Bir sene içerisinde ne olmuştu?!

' Jungkook mu? '  Sinirle ellerini saçlarının arasına daldırmıştı, Jungkook.

Jimin şuan ne Jungkook' a, ne de yaptığı hareketlere bir anlam verebiliyordu. Aklı boştu. Bir şey düşünemiyordu. Çünkü karşısında ki kişi Jungkook olamazdı. Jungkook, Jimin'i asla kıracak bir şey yapmazdı. Fakat, karşısındaki onu resmen yere savurmuştu.

Jimin gözlerine baktı. Bir umut ile. Ne olduğunu sorarcasına baktı.

Fakat tepki alamadı....

Bu ne kadar Jimin'i üzse dâhi, şuan Jungkook da onunla aynı haldeydi.

Birbirlerini özlemişlerdi. Bunu ikiside biliyordu. Seslerini, bakışlarını, gülüşlerini her şeylerini özlemişlerdi.

Ne Jungkook gururunu kırıp özlediği minik adama sarılabiliyordu. Ne de Jimin, korkusunu yenip her gece rüyalarına giren koca adama sarılabiliyordu...

_

Ve 2. Özel bölüm!!!

Selam bebeklerim!

Uzun bir aradan sonra buralardayım.

Umarım beğenirsiniz. Kısa oldu ama olsun.

Seviliyorsunuz!!!

《Hey!》Jikook [Tamamlandı] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin