Güneş batmaya başlamış, turuncu ve pembe bir renk almışken misafir evine geri döndüler. Hala bir kaç saat aydınlıktı.Tony Steve'in yanında yürüdü; beyaz çakıl taşlarının üzerine iki uzun gölge bırakıyorlardı. Gölgelerinin üzerinden geçmeye çalışıyorlar gibiydiler ama asla ulaşamıyorlardı.
Tony Steve'i düşündü, kirazlar yüzünden tutuklanmakla ilgili olan şakasını, üzgün ama umutlu gülümsemesini, kibar bakışlarını, yardım etmek istemesini. Bu konu hakkında kendi ne düşündüğüne ne çıkarı olduğunu düşündü. Steve ile zaman geçirip, bu arkadaşlığın trajediyle bitip bitmeyeceğini görmek.
Elleri birbirine değdiğinde, Steve'in her şeyi batıracakmış gibi hissedişini düşündü. Onun özür dileyen ve korkmuş yüzünü. Tony fısıldayarak ona güvence vermişti.
Steve'in dili Tony'nin parmağını yaladı.
Gözleri Tony'i iliklerine kadar titretecek bir şekilde koyulaşmıştı.Meşe ağacınına ulaştılar, Steve orda bıraktıkları şeyler aldı ve battaniyeyi silkeleyip katladı. Konuk evine girdiler, ve Tony mutfak masasına oturup yarım bardak suda erittiği aspirini izledi.
"Baş ağırısı," dedi Steve'in endişeli bakışlarına karşılık.
Tanrım, çok yorgundu.
Sırayla duş aldılar, ve Tony akşam yemeği için mavi ipek bir tshirt giydi, yakasına kadar düğmeler vardı. Teninde hissetmeyi dilerdi.
Steve kot ve süveter giydi.
Tony ikisi içinde somon söyledi, çünkü onları bekleyen genç adam Livorno'dan gelen taze bir parti olduğunu söylemişti.
Tony Steve'e şarap isteyip istemediğini sordu, ve Steve "eğer sen istemiyorsan, bende istemiyorum." dedi ve yine suda karar kıldılar, ama Tony daha fazla açıklanmadı ve Steve de sormadı.
Akşam yemeğinden sonra, konuk evine geri döndüler. Steve pantolonunu değiştirip eşofman altı giydi. Tony ise onun yerine banyoya girip orda pijamalarını giydi.
Steve izlemek istediği bir film buldu, ve Tony onun için filmin dilini değiştirdi, ama kendisi filmin isminin 'A Few Good Men' olduğunu fark etmek dışında pek ilgilenmedi. Pepper'dan 3 yeni mail gelmişti; bir tanesi kişiseldi. Hepsine cevap yazdı.
Rhodey'e mesaj attı, ama yarım saat boyunca cevap gelmedi. Aksiyete yeniden aklına girmeye başlıyordu. İyi miydi, her şey yolunda mıydı, bir sorun mu vardı, Tony bir şeyi unutmuş muydu? Ama telefon elinde titredi.
Üzgünüm, havaalanı çok kalabalıktı. Her şey yolunda. Seni seviyorum.
duyduğuma sevindin yazdı ve bende seni.
Tony artık gözlerin açık tutamadığını hissetti--lanet--ve Steve'e uyumaya gideceğini söyledi.
"Tamam," dedi Steve. "Film nerdeyse bitiyor bende gelirim."
Tony ne istersen yapabilirsin demek istedi ama demedi. Onun yerine, "Şef şapkası şeklinde Iron Man kaskı yapacağım." dedi Steve in yüzünde çiçekler açtığını görmek için bekledi.
"Görmek için sabırsızlanıyorum," dedi Steve sırıtarak.
Tony yatağa yerleşti; çarşaflar teninde iyi hissettiriyordu. Fransız penceresi açıktı, ama tel kapı sivri sinekleri ufak tutmak için kapalıydı. Hafif bir esinti odaya girdi, güneşin altında saatler geçirdikten sonra iyi gelmişti. Tony'nin bilerek aralık bıraktığı yatak kapısı, bir dilim ışığın odanın içine girmesini sağlıyordu. Gölgelerin arasından bakıyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/201118707-288-k902596.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
almeno tu nell'universo . stony
FanficTony uzaklaştı. Yani, uzaklaşmak istedi. Ama yapamadı. Çünkü. Steve Rogers arabasının önündeydi. Steve Lanet Rogers, Tony'nin lanet arabasının önündeydi.