Medyada ki kızımızın ( Ha Neul) giydiği sabahlık. 사랑해
Selam arkadaşlar.bu bölüm yine biraz kısa ama 3. Bölüme göre uzun. Artık lütfen beni takip etmeye başlayın, vote atın emek veriyorum yani benim ilk hikayem defalarca söyledim . Bunu söylememin sebebi eğer beğendiyseniz tavsiye edin. Bende sınırlarımı zorlayarak sizler için iyi işler çıkarayım. sizi çok seviyorum.
Her günkü gibi yine bir kapı çalma sesiyle o güzel mi güzel uykumdan uyandırılmıştım. Neyse ki evdeki hizmetlimizin tatili bitip eve döndüğü için bir oh çekmiştim. Merdivenlerden koşarak geldiğini duyduğumda hemen yatağımdan kalkıp sabahlığımı giydiğimden sonra saçlarımı hızlıca at kuyruğu yapıp kapım tıklatılmadan odamdan dışarı çıktım.
"Ah uyandın mı güzel kızım, seni rahatsız etmek istemezdim ama sabah sabah kapıyı çalan Jungkook. Biliyorum onun adını bile duymak istemiyorsun ama şuanda o çok içmiş bir vaziyette ve seni çağırmam için yalvardı. Bir bak istersen."
"Peki Min Seo teyze." Bu kadını her gördüğümde içim ferahlıyordu. Annem yerine annem olmasını çok isterdim. Kanatsız melek misaliydi.
Ama konumuz bu değildi hemen aşağıya inmem gerekiyordu haddini bilmez şey iki gündür üst üste buraya geliyordu. Yüzsüzün tekiydi.
Aşağı inmem ile ayakta durmakta zorlanan Jungkook ile göz göze gelmek daha da sinirlenmeme neden olmuştu. "Bir de sarhoş sarhoş evime gelmişsin ne oldu" o sarhoş haliyle bana gözlerini kocaman açmış ve sevimli bakmaya çalışıyordu.
Niçin böyle yapıyordu? Yüz hatları çok seksiydi. Ama bu ondan nefret etmemi engelleyemeyecek kadar küçük bir sebepti.
"Konuşmayacak mısın?" Bağırarak sorduğum soru ile dalmış olacak ki kendini toplamaya çalıştı. Bu onu çok komik göstermişti gözüme. Gülmemek için dudaklarımı bastırdım. Aklıma yine o nefret gelince eski halime bürünmüştüm.
"Konuşmayacaksan buyur kapı burası" dediğimde anında yalvarırcasına "hayır bir dakika lütfen beni dinlemelisin." Dedi. Eh bir zahmet konuşmuştu, dakikalardır konuşmasını beklediğim için sinirlenmiştim." Ne diyeceksen de ve çabuk git. Bide sarhoş olan seni hiç çekemem. "
Yine daldı bu çocuk. Fazlasıyla sinirimi bozuyordu. Ama artık yeter ne söyleyecekse söylesin gitsin artık.
"Ehh uzatm..." derken sözümü bölen şeyin dudaklarıma yapışan jungkook olduğunu farkettim. Kendimi ne kadar ayırmaya çalışsam da onu itmeye gücüm olmadığını anladığım da pes etmeye karar verdim. Ama ona karşılık vermemeye de direniyordum. Biz kapının önünde bu anı yaşarken karşıdan gelen woo yu farkettim.
Hayır ya şimdi b*ku yedim. Şuanda gözlerini kocaman açmış bize bakıyordu. Çok geçmeden arkasını dönüp yürümeye başladı. Bende jungkook un biraz gevşediğini fark edince onun kollarından kurtuldum.
Woo nun arkasından koşmaya başlamıştım. Kolunu kavradığımda onu kendime doğru çevirdim ve ona sarıldım. Bunu, beni dinlemesi için yapmıştım. Benim konuşmama fırsat vermeden o " Sen dün olanları unuttun sanırım beni kullandın. 'o benim sevgilim' dedin ve bunu sırf o adama cevabın olsun diye söylediğini demiştin. Ama şimdi o adamla dakikalar boyu süren öpüşmenize şahit oluyorum. Ben ne kadar aptalmışım." Demişti.
Bir yandan haklıydı ama daha ona olan kızgınlığım da geçmemişti. durumu yatıştırmak ve nedenini açıklamak için buna şimdilik katlanacaktım.
Woo kendine sinsi sinsi gülen Jungkook u gördüğünde tam arkasını dönüp gidecekti ki "bir dakika beni dinlemelisin, ben seni kullandığım için özür dilediğimi hatırlıyorum. ayrıca o beni zorla öptü. Lütfen buna inan. " diyerek onu yatıştırmaya çalıştım.
"Bilmiyorum Ha Neul ama şimdi gitmem lazım. Sende beni anla."
Ah canım arkadaşım neden böyle oluyordu neden beni seviyordun.
Ama ona açıklama yapmakta hiç hoşuma gitmiyordu sanki sevgilimmiş gibi davranıyordu.
Lanet olsun neden saçma sapan bir hayatın içindeydim. Sanki dünya sadece benim için dönüyormuş gibi tüm can acıtıcı olaylar beni buluyordu.
"Peki" dedikten sonra yine sarıldım. Arkadaş olarak kalmak benim tek istediğim şeydi.
Arkama döndüğüm de Jungkook u göremedim. Gittiği için güzel bir iç çekerek rahatladım. Fakat bu rahatlama o kadar da uzun sürmemişti. İçeriye girdiğim an katil olunca başıma nelerin geleceğini düşündüm ama bu bir çözüm değildi. Sonuçta bakmam gereken bir kardeşim vardı.
"Uyuz geçmiş bir de evimin güzel koltuklarına yatıp kötü görüntü veriyor." Dedim.
Onu ne kadar kaldırmaya çalışsam da bu pekte mümkün değildi. Artık ne kadar içtiyse ölü gibi hiç kımıldamadan yatıyordu.
Biran yüzünü incelemeye başlamıştım gözüm dudaklarına kaydığında beni öpen dudakların ne kadar çekici olduğunu farkettim. Ama dayanamayıp dudağına bir tane vurdum.
Kalbimin hızlı atışı dikkatimi çekmişti. Bunun nedenini ona olan nefretim olarak açıklamıştım kendime.
Sabahın erken saatleri olduğu için bende onu izlerken uyuyakalmışım
Benim uyanmamı sağlayan şey ufak bir tıkırtıydı. Ne olduğunu anlamadan gözlerimi araladığımda karşımda hala uyuyan Jungkook u gördüm. Şimdi ben onu izlerken uyuya mı kalmıştım?
Tam kendimi toparlayıp ayağa kalkacağım sırada beni bir anda kendine çekti. Nasıl olduğunu anlamadan kendimi üstünde buldum.
"Ya bıraksana beni. Ne yaptığını sanıyorsun? Hiç konuşmadan bana bakarak gülmesi sinirden çıldırmama neden olmuştu "yaa bırak"
"Sen beni izlerken mi uyuyakaldın?" Yüzünde ki o sinsi gülümseme gerçekten çok iticiydi.
"Ne saçmalıyorsun, sana iyilik de yaramıyor. Sadece seni uyandırmaya çalışırken uyuyakalmışım. Fesat bir insansın. Ayrıca artık uyandığına göre gidebilirsin."
"Peki yalancı." O ne demekti şimdi öyle. "Ne diyorsun be gerizekalı ne yalancısı?"
"Sen ne demek istediğimi anladın"
hayır hiçbir şey anlamamıştım.ama ne diyeceğimi bilmiyorum. Hala üstünde olduğumu anlayınca irkildim. Tamam ben buradan konuyu dağıtırdım.
"Artık bırakacak mısın?"
"Şimdilik" dedikten sonra göz kırmıştı. Tepkisizce ona baktığımı farkettiğimde kendime gelip sinirli bir hal aldım ve "artık defol" dedim.
O tam şuan da gitmiş bulunuyordu ve ben artık rahat bir iç çekerek Jungkook un kalktığı koltuğa oturdum.
Neydi şimdi bu? Bir gün gelip woo beni öpüyor, birgün gelip Jungkook beni öpüyor. Birisini sadece arkadaşım olarak görürken diğerinden de nefret ediyorum. Bu işte bir terslik var.
Hemen şuraya bir vote bırakabilirsiniz 사랑해😘😘

ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE COLD WAR {냉전}
Ficção AdolescenteBazen hayatın bittiği noktaya gelirsin. Ama hiçbir zaman pes etme! HER ZORLUKTA BİR ÇIKIŞ YOLU VARDIR. Hayatın nereye getireceğini de asla bilemezsin...