Uyanış

74 11 21
                                    


Karanlığın içinde göz alıcı parlak bir ışık, rüzgara adımı fısıldıyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Karanlığın içinde göz alıcı parlak bir ışık, rüzgara adımı fısıldıyordu. Aynı anda bir başka ses ise daha hiçbir şeyin bitmediğini söylemişti. Bense ışığa ve sese aldanarak ne yapacağımı bilemez bir halde koşmaya başladım. Ta ki uzaktan gördüğüm parlak ışık tüm bedenimi kaplayana dek. Göz alıcı ışık karşısında gözlerimi kısarken aslında gözlerimi aralamaya başladığımın farkında bile değildim. Bu durum, rüyadan uyanmak gibiydi. Uyuduğumu bile bilmiyordum. 

Tek yaptığım yarı uykulu zihnimi kendine getirmeye çalışmaktı. Duyularımın tam olarak çalıştığından emin bile değildim, çünkü zar zor nefes alıyordum. Kulaklarıma dolan seslerse rahatsız edici uğultular dan ibaretti.

Uğultular giderek netlik kazandığında, tüm vücudumda hissettiğim acıyla çığlık attım. Ama kendi sesimi duyamıyordum. Etrafta çığlık atan, yardım dileyen o kadar çok ses vardı ki kendi cılız sesim diğerleri tarafından yutuluyor ve aralarında kayboluyordu. 

Çaresizce hareket etmeye çalıştım ve aynı anda olanları anlamaya çalışıyordum. 

Neredeydim? 

Neler oluyordu? 

Bu hale nasıl gelmiştim? 

Hiç birinin cevabını bilmiyordum. Hareket etmeye çalıştıkça acım dahada artıyor ve katlanılmaz hale geliyordu. En çokta başımdaki zonklama canımı yakıyordu. Elimi başıma götürmek için kolumu hareket ettirmeye çalıştım. Ama sanki kolumun yerine bir betonu hareket ettirmeye çalışıyor gibiydim. 

Bir kaç dakika geçtikten sonra, sonunda elimi başımın üzerine götürmeyi başardım. Elimi yavaşça saçlarımın arasında dolaştırırken acının neyden kaynaklandığını anlamaya çalışıyordum. Çok kısa bir sürede elimin dokunduğu yerde, oluşan dayanılmaz sızıyla elimi refleksle başımdan uzaklaştırdım. Canım çok yanmıştı sanki kafama dokunmamış, bir kurşun sıkmıştım. 

Başıma dokunduğum elimi görüş hizama getirdiğim de, hiç de şaşırmadığım bir manzarayla karşılaştım. Bulanık görüyor olsam da ellerime bulaşan kızıl rengin kan olduğunu anlıyordum. Doğrulmaya çalışmam boşunaydı, çünkü kolumu oynatırken bile çok uğraşmışken vücudumu oynatabilmek kesinlikle imkansız görünüyordu. 

Yine de pes etmemek için başımı sağa yada sola çevirmeyi düşündüm. Etrafımda olup, bitenleri duyduğum seslerden çıkarmaya çalışıyordum. Duyduğum yakarışlar ve çığlıklar aklıma hiçte iyi şeyler getirmiyordu. 

Bir savaşın ortasında mıydım?

Burada ne yapıyordum?

Zihnimde beliren yeni düşünceyle, zoraki aldığım nefesi bile alamamaya başladım. Beni bu hale getiren kişi belki de çok yakınımdaydı. Ölmediğimi gördüğü an işini bitirmek için buraya gelecekti. Bense çaresizce ruhumu bedenimden koparmasına izin verecektim. Bu halde nasıl direnirdim?

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 06, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Lost Soul (Kayıp Ruh)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin