65.Bölüm

12.1K 1.1K 624
                                    

(Danbi)

Hafta sonunu en güzel şekilde geçirmenin çeşitli yolları vardı ve en güzeli sevdiklerinle birlikte olmaktı. Tam da bu sebeple sonbaharın etkisi ile sararan yaprakların süslediği doğa harikası bir yerde kamp yapmaya karar vermiş olmamız kendimize tanıdığımız bir ayrıcalık sayılırdı.

İki tarafı yapraklarla çevrelenmiş dar yolda Taehyung ile el ele olmanın sağladığı huzur ile birlikte ağır adımlarla ilerliyordum.

"Buraya sık sık gelmeliyiz."

Taehyung'a içtenlikle gülümsedim ama çok çabuk hasta olan birisi olarak havaların soğuması ile birlikte kamp yapabilecek direnci kendimde bulabileceğimi sanmıyordum.

"Çok isterim. Tabii hava sıcaklığı bu düzeyde kalabilecekse."

"Dert ettiğin şey bu ise seni ısıtacak bir güce sahibim."

Gülümseyişim derinleşti çünkü Taehyung'un kollarında ısınma fikri oldukça mantıklı bir o kadar da güzeldi.

"Öyleyse geri kalan zamanımızı burada geçirelim."

Taehyung beni durdurup göğsüne doğru çekti ve ellerini belime yerleştirirken eğilip alnıma bir buse kondurdu.

"Kollarıma sığınmak için üşümene gerek olmadığını biliyorsundur umarım."

Kollarımı tıpkı onun yaptığı gibi bedenini sarmak için sıkılaştırdım ve parmak uçarımda yükselerek dudaklarına uzandım.

Onu öptüğüm her anın, sonsuz döngüye girmesini istiyordum. Çoğu zaman zihnimde onu yeniden ve yeniden öpüyordum.

Birlikte geçirdiğimiz her anı ölesiye seviyordum. Tıpkı Taehyung'u sevdiğim gibi.

.....

Biz etrafı keşfe çıkmışken diğerleri çoktan kamp ateşini yakmışlardı.

Bizim için ayrılan renkli minderlere geçtiğimizde abim seri bir şekilde kahve kupalarını bize doğru uzattı. Seok Jin ise yanında duran iki adet poları.

"Jung Ho mızmızlanıyor mudur acaba?"

Doğal olarak Ji Eun ve Jungkook minik bebeklerini Bayan Kim'e bırakıp bizimle birlikte gelmişlerdi. Şimdi ise aklı Jung Ho'da kalmıştı. Erken bebek sahibi olmak istemememin en büyük sebeplerinden biri buydu işte. Daha Taehyung ile birlikte gidecek çok yerimizin olduğu ve birlikte yaşayacak uzun bir ömrümüzün olduğu gerçeği erken bebek sahibi olma isteğinin önüne geçiyordu. Bir yandan da Taehyung'un bunu çok istiyor olması aklımı karıştırıyordu.

"Sanmam, annem iyi bakıyordur ona merak etme sen."

Jungkook, Ji Eun'u göğsüne doğru çekip kollarını bedenine sardı ve saçlarına minik bir öpücük kondurdu.

"Çok güzel değiller mi?" diye kısık bir sesle soran Seok Jin, ablama derin bakışlarını sunuyordu. Muhtemelen ablamdan da aynı sıcaklığı bekliyordu ama ablam bu konuda belli ki biraz temkinli ilerliyordu. Sadece başını sallayarak onay veren ablam kahvesini içemeye devam edince Seok Jin anlamın boşta kalan elini tuttu ve anında abim sahte bir şekilde öksürdü. Tanrı aşkına böyle despot bir abi olmanın faydası neydi? Hepsi bunu huy edinmişti.

"Ne o abi?" diye sorduğumda bakışları Seok Jin ve anlamın üzerindeydi.

"Bazı çiftler çok çabuk yakınlaşmayı akıllarından geçirmesinler."

Prince of Seoul ❧ VHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin