17. Bölüm Düş

51 6 4
                                    

*Medyada Pelin...

Öpücük

 Aras bir bana bir de elimde sımsıkı tuttuğum kağıda bakıyordu. Ve sabırla kağıtta yazanı yerine getirmemi bekliyordu. Ben utançla etrafıma bakınırken kağıtta ne yazdığını anladı ve muzipçe sırıtmaya başladı. Hem bu kavanozu o hazırlamıştı. Hile yapıyordu. Bu yüzden bende tekrar elimdeki kağıda bakıp gülümsedim. 

  ''Gözlerini kapat.'' dedim sakince 

  Önce kaşlarını çatsada itiraz etmeden gözlerini kapattı. Ben de hileli oynasam sorun olmazdı elbette.  İç sesim  ''Biz senden daha zekiyiz Aras Efendi!'' diyerek hunharca gülerken Aras'ın gözlerini kapattığından emin oldum. Küçük masadaki kaleme uzanarak elimdeki kağıdı ters çevirip ''Tokat'' yazdım ve kalemi geri koydum.

  Aras itiraz etmeye başladı. ''Hadi artık.'' 

  Yüzüme gıcık bir gülümseme yerleştirip ''Vazgeçtim, gözlerini aç.'' dedim. O an ki yüz ifadesini tam anlamıyla görmek istiyordum Gözlerini açtı. Bir bana bir de kenarlarından tuttuğum kağıda bakıyordu. Yüzündeki muzip gülmseme geri gelmişti. Birazdan gösterecektim ona gülümsemeyi. Öpecekmiş gibi yavaşça dudağına yaklaştım. Ağır çekimle yaklaşırken elimi de hazırda bulunduruyordum. Ve elimi kaldırıp tam indirecektim ki elimi tuttu ve beni yanağımdan öptü. 

  O anın şokuyla kalmıştım. Kulağıma ''Sen zekiysen, ben senden daha zekiyim.'' diye fısıldadı. Tüylerim ürperdi. Mavi gözlerine dik dik baktığımda gülümsedi. Etkilenmiştim. Kendimi ona bırakıp omzuna kafamı yasladım. Kollarını sardı. Bu an hiç bitmesin istiyordum. Mutluydum, huzurluydum, güvendeydim, daha da önemlisi Aras'ın yanındayken kendimi kendim gibi hissediyordum. Hemde hiç olmadığı kadar...

  ''Şimdi ''Biz neyiz?'' saçmalıklarına başlaman gerekiyor.'' dedi. Gülüyordu. Ona ters bir bakış atıp ''Sen koalasın, ben de ağaç.'' dediğimde dediklerimi sindirmeye çalışıyordu sanırım. Tepki vermeyince gülmeye başladım. Elbette bilmiyordu ki uzun kollarının beni bir koala gibi sardığını... Açıklamayacaktım.

  '' Düşünmeye mi çalışıyorsun zeki? Ama sana kötü bir haberim var. Olmayan bir şeyle bu çok zor, bebeğim.'' 

  ''Bebeğim mi?! Öğğğk. Ben olmayan beynimle burayı terk ediyorum.'' dedi ve gülmeye başladı. Cidden 'bebeğim' demiştim. ''Çocuğun dediği kadar var. Öğk'sün Rüya öğk!'' dedi iç sesim. ''Kapa çeneni!'' dediğimde bunu dışımdan söylediğimi farkettim ve ağzımı kapadım. Aslında bunu iç sesimle iç sesime söylemem gerekiyordu ama iç sesimle iç sesime söyleyemeyeceğim için iç sesime dış sesimle söylemek zorunda kaldım. Bu yüzden de Aras bana garip garip bakıyordu. Bilmiyordu ki ben ve iç sesim kavga ediyorduk.

  Sarılmış orada güneşin doğuşunu izliyorduk. Gözlerim yavaş yavaş kapanıyordu. Açık tutmak için büyük çaba harcıyordum. Aras yaklaşıp ''Her gün benimle güneşin doğuşunu izler misin?'' diye fısıldadı. Nefesini hissediyordum. Üzerimde büyü etkisi yaratsada bu  etkiden kurtularak cevabımı verdim. 

  ''Her gün seninle güneşin doğuşunu izlerim'' Bende fısıldamıştım ama daha çok sesim içime kaçmışta konuşamıyormuşum gibi çıkmıştı. İç sesim bile beni itici buldu. Artık ölsem de gam yemem. 

  Yüzünü buruşturmuştu. Kollarını çekip ''Hayır.'' dedi.  Ne!? Nasıl yani!? Nolur gözlerim dolmasın diye yalvarırken Aras tam karşıma geçmişti. Ben tepkisiz onu izlerken birden kahkaha atmaya başladı. İç sesim 'Gül gibi çocuğu delirttin!' diye bana sitem ederken ben ifadesizliğimi sürdürmeye çalışıyordum. 

EkinoksHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin