Jin'in Ağzından
Pencereden tekrar baktığımda koşarak Lalisa'nın yanına ilerledi ve ona en sertinden bir tokat attı. Ben gördüklerim yüzünden girdiğim şoku atlatana kadar birkaç kez daha vurdu. Kızını dövdüğü yetmediği gibi bir de bütün saray ahalisinin önünde dövüyordu. Kraliçe Kanya'nın da bunu zevkle izlediğini görünce dayanamadım ve hızlıca oraya doğru gittim.
Gittiğimde onu saçlarından tutup kaldırmış ve tokat atıyordu. Eli havadayken yakaladım ve Lalisa'yı onun elinden aldım. Kızın yüzü kan çanağına dönmüştü. Ne vicdansız adamlar var böyle dünyada. Lalisa ayakta durmakta bile zorlanıyordu. Kolumu omzuna atarak ona destek olmaya çalıştım. Bir kenara onu oturtup kralın yanına gittim.
K.S: Sen ne yaptığını sanıyorsun ha?
J: Asıl sen naptığını sanıyorsun? Kim benim müstakbel eşime dahası bir kadına el kaldırmaya cesaret edebilir ki? Bir daha onun kılına bile zarar verirseniz, onun canını acıtacak en ufak bir şey yaparsanız sizi doğduğunuza pişman ederim. Zaten onun annesinin katili ile aynı yatağı paylaşarak onun canını hep acıtıyorsunuz.Yoongi'ye atlarımızı hazırlatması için emir verdikten sonra Lalisa'ya döndüm.
J: Önemli bir eşyan varsa şimdi gidip alalım. Benimle birlikte Kore sarayına geliyorsun.
Olumlu anlamda başını salladı, bahsettiği eşyaları almak için yukarı çıkarken Kral Sunan kolumu tutarak önümüzü kesti.
K.S: Hiçbir yere gitmiyor. Hatta sen de gitmiyorsun.
J: Bunu sana soracak değilimKolumu ondan kurtarmış ilerlerken muhafızlar önümü kesti.
K.S: Benim sarayımdaysan elbette bana soracaksın.
Yoongi'ye baktığımda kılıcını çekmiş şekilde hazır beklediğini gördüm.
Başımla onay verip ben de kılıcımı çıkardım. Kralın muhafızları ile dövüşüyorduk ama fazla kalabalıklardı. Hepsi aynı anda üstümüze gelmeye başladıklarında işimizin bittiğini düşündüm. Yine de arkamdan 'Prens Jin hiç mücadele etmeden teslim oldu' denmesini istemediğim için kılıcımı üzerlerine doğru savurmaya başladım.Pravat, Lawan ve Aran da kılıçlarını çekmiş bize yardım etmek için uğraşıyorlardı. Çabamızın boşa olduğunun farkındaydık. En sonunda kılıcım elimden düştü ve Bir muhaffız boynuma kılıcını dayadı. Tamamını saplamak üzereyken bir hançer tarafından boynu kesilmişti. Kim olduğuna baktığımda Lalisa olduğunu gördüm.
(...)
Kabul ediyorum onlarca kişiye 6 kişi saldırmamız aptallıktı. Sonucuna da şu an katlanıyoruz. Zindana tıkılmış şekilde. Hepimiz ayrı hücrelerdeyiz.
Kral Sunan , bir prensi zindana atmanın da bir prenses vurmanın da bedelini en ağır şekilde ödeyecek...
Lalisa'nın Ağzından
Bugüne kadar hep Prens Jin ile evlenmemek için direnmiştim. Şu an bu yaptığından ne kadar pişmanlık duyduğumu daha iyi kavrayabiliyorum. Doğduğum günden itibaren ilk kez annem, abilerim ve ikizim dışında biri tarafından değerli görüldüğümü hissediyordum. Babam yine aynı barbarlıklarını sürdürürken -hoş ona baba bile demek istemiyorum- gelip beni kurtarması çok asıl bir davranıştı. Tam bir prense yaraşırdı. Burdan def olup Kore Sarayı'na gideceğim günü iple çekiyorum artık. Şu an için biraz zor görünse de. Benim yüzünden şu an o da ben de abilerim de zindanda. Ben de... Çıkmamız zor görünüyor.
4. Bölüm Sonu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kore Prensi ve Tayland Prensesi / LisJin
FanfictionÜlkelerinin siyasi meselelerinin yoluna girmesi için , kral babaları tarafından bilmedikleri yollara sürüklenen iki genç , zorla evlendirilen iki genç... • BxG • Wattpad Türkiye'deki ilk LisJin kurgusu •Tarihi kurgudur olayları günümüze göre yarg...