İki genç, homurdana homurdana yürüyordu. Ve ikisi de aynı şeyi düşünüyordu,
Neden onunla?
Elbette, Olph KAYNAŞMALARI için onları beraber gönderiyordu. Sonuçta, 16 yaşındaki bir kızı, 2 yıl boyunca koruyacaklardı ve 2 yıl içinde, her türlü KAYNAŞMAK zorundalardı.
Bir kızla uğraşmaları zaten yeterliyken, 'ergen' bir kız olması onları çok daha fazla yoracaktı.
Sonunda eve varan iki genç, zile bastılar. Kapı açılmayınca tekrar bastılar. Yine ve yine bastılar fakat açılmadı. Beş dakika sonra kadar, tam gidecekken, kapı açıldı.
Siyah, kahküllü, uzun saçlı, mavi gözlü, fazla uzun olmayan -hatta kısa bile- uykudan yeni uyanmış, gözünü ovalayan bir kız açmıştı.
Altında sadece kısa, lacivert bir şort vardı. Üstünde ise, şortu örtecek kadar uzun kırmızı bir sweatshirt.
İlk gözlerine inanamadılar. Sonuçta, böyle birini beklemiyorlardı. Daha çok, Ne diyosun, gel de gününğ gösteriyim, haha! veya, Biliyor muydun, şu şöyle, bu böyle, öyle olmuş, böyle olmuş. havasında bir kız bekliyorlardı. Bu kadar tatlı, mıncırılası, minik bir şey değil.
Aralarındaki en kibar -ki bırak kibar olmayı, kibarlığın anlamını bilmeyen- olanı seçtiler ve konuşmaya başladı,
-Şey, biz sizin kişisel korumalarınız olmak için seçilmiş kişileriz. Lütfen, bizi kabul edin."
Kız, öyle bir baktı ki, sanki,
Üzgünüm, seni anlamadım, lütfen açıklar mısın?
diyordu. Ama çok tatlı bir bakıştı. Yavru bir kedinin yalvarması gibi.
-Demek istediği, biz Silorayenler, siz insanları korumak için seçiliriz. Ve ikimiz, sizi korumak için seçildik."
-Anladım, teşekkürler. Lütfen, içeri gelin."
-Te-teşekkürler."
İçeri girdiler. İçerisinin tamamen gri, siyah ve mor ile kaplanmış olduğunu fark ettiler.
-Rahat edin. Sanırım bundan sonra hep burada kalacaksınız. Size yatak hazırlamalıyım. İlk kendimi tanıtayım, ben, Elnia Koloriva Silvatour."
-Ben de, Kors İkelli."
-Seliav Kosta. Tanıştığımıza memnun olduk."
-Ben de. Şimdii, yataklarınızı hazırlayayım. Birazdan gece olur."
İki genç, çok şaşkındı. Bu kızın bu kadar yetişkin düşüncelere sahip olması onları bayağı bir germişti. Nerede, nasıl, niçin konuşacaklarını bilmiyorlardı. Daha da kötüsü, KIZIN ZİHNİNİ OKUYAMIYORLARDI!
Silorayenler, zihin okuma becerisine sahipti. Ne Helmisil, ne de Koralei ırkı bu yeteneği kullanmalarını engelleyemiyorlardı. Ama bu, Silorayenler'in savaşçıl ruhlarının diğer iki ırkın birleşimine dayanabilmelerini sağlamıyordu.
Ve bu kız, kesinlikle normal değildi.
Elnia'dan,
Elbette bu iki yabancı, beni tedirgün ediyordu. Onlara inanmamalıydım, fakat büyükannem, böyle bir şey olacağını ve asla ama asla onları kovmamam gerektiğini söylemişti.
Gerginliğim, soğukkanlılığımı bozmaya yetmiyordu. Bu iyi birşeydi.
Büyük bir ihtimal, şu anda neden benim zihnimi okuyamadıklarını merak ediyorlardı.
Onlar, bu dünyada, insanların, hayvanların ve bitkilerin dışında canlı olnadıklarını sanıyorlardı. Ama cidden, neden böyle bir düşünceye kapılmışlardı ki?
Ben, Elnia Koloriva Silvatour, bir Okriptia'yım. O ne diye sorarsanız, ruh, cehennem muhafızı, melek ve şeytan karışımı bişey. Kısacası melezim.
Okriptia'lar, her yüzyılda bir ortaya çıkarlar. 18 yaşına geldiklerinde, 100 yıl boyunca 18 yaşındaki halleriyle kalırlar.
İlk Okriptia, bir cehennem muhafızı ile ruhun çocuğu ile bir melek ile şeytanın kızının çocuğuymuş. Garip ha?
O, iki melezin kızı olarak, özel güçlere sahip oldu tabii.
Bu güçler:
-Zihin okuma
-Zihin kontrolü
-Telekinezi
-Yer kontrol
-Acı hissetmeme
-Acı verme
-Hayvanlarla konuşma
-Hayvana dönüşebilmegibi şeyler.
Tabii ben zihin okuma şeysini yapmıyorum, orası ayrı konu. Çünkü ne yapıyım milletin düşüncesini.
Kors ve Seliav'ın yaraklarını hazırlayınca mutfağa geçip su içtim.
Camdaki kişiyi görünce çığlık atıp kapıya koştum...