dönüş part 2

16 3 0
                                    

Eve gideceginizi sanıp camları kafamı bütünleştirip dışarıya seyre dalmıştım ki. Abimin dediği bir şey dikkatimi dağıttı.

- alışveriş merkezine gidiyoruz.

-NEDEN!?

Kaanla eş zamanla konuşmamız birilerinin- ki bu birileri birazdan beni sinir edecek gibi hissediyorum - hoşuna gitmiş olacak ki kendisi şu anda gülmekten Meşgul ler.

- seni bu kıyafetle istanbul da gezdirecegime inanmıyorsun veya böyle saçma bir şeyi aklından geçirdiysen hemen at.

- ne yani sırf eteğimi boyundan hoşlanmayan diye mi alışverişe gidiyoruz.?! SAÇMA LIK.

Abim ne düşündüğüm umrunda değil bakışını atıp eski yerine dönerken. Her ne kadar böyle şeylere sinir olsada içimde bir yerlerde korunuyor olduğum gerçeği beni rahatlatmişti.

Önemsenmek. Dinlenmek. Aranmak. Korunmak.

Bunlar belkide hayatımda bana pek fazla olmadı ama şimdi sinir olsada yine de aileme minnettardim . Beni önemsediği için. Alışveriş merkezinin önüne gelince yüzümde artık nasıl bir şekil belirtilse abim .

- yapacak bir şey yok benim küçük kardeşim burası New York değil. Burayla yetinmek zorundasın.

Abimin benimle dalga geçer gibi çıkan sesini görmemezlikten gelerek. Kaan in yanına ilerledi. Yürürken karşıdan gelen iki çocuk bana bakınırken istemeden de olsa rahatsız oldum. yanlış anlaşılma olmasın diye düzeltiyorum. benim rahatsız olma sebebim utanmam felan değil aksine abimin kızarmakta olan yüzü.

uf ben şimdi ne giyeceğim..

Aslinda New York da olsam Manhattan caddeleri benim gibi herkesle dolu olduğu için takmadim. Ama istanbul. Burada yeni yeni fark ettiğine göre kimseyle giyim tarzım uyuşmuyordu. Abim hızlı kolundan çekip beni arkasına alırken. Tüm o yol boyunca düşündüğüm aslında korunma duygusunun güzel bir şey olduğu sacmaliğinin yuttum.

Bu kadarı fazla bir şeydi.

Tamam beni korusun kollarını ama çocuk sadece bakarken beni böylesine cekistirmisti fazla abes bir görüntü.

- esat ne yapıyorsun.

Bana sen -gerçekten -çok - safsın - kızım - bakışını attı.

- sus Neris ve sadece üzerine doğru düzgün bir şeyler al.

Derin bir nefes alarak ilk mağazaya girdim. Bahse varım ya yarım saat sonra esat delirir ya da ben.

- YARIM SAAT SONRA -

Elimdeki pantolonlar bakıp iç geçirdim.

Tamam aslında zaten genelde pantolon giderim ama ara sıra elbise giymeyi de severim.

Şortlara mi işte onlar benim favori kiyafetim.

Her neyse zaten anladigim kadarıyla burada benim favori kıyafeti min ne olduguyla abimin uazaktan yakından bir ilgisi yok. Zira o şu anda bulabildiği kadar çok pantolon bulmayı hedefliyor. Ve ben ise zavallı Neris olarak yarım saattir kabine girip çıkıyor , aynı zamanda da esat ve kaan in. Nur yerli taş gibi olmuş olmamiş larını dinliyorum.

- yeter gidiyoruz.zaten kargodan kıyafetlerimi alınca bunlara gerek kalmayacak hadi.

Kaanı ve esatı yerlerinden kaldirip kasaya doğru surukledim.

Kaan a her beş dakikada yaptığım yaptığım gibi kurtar beni kaan bakışını atmayı ihmal etmedim.

O da bana her 5 dakikada bir elden ne gelir bakışını aksine bu sefer tatmin edici bir şeyler yolladi.caktirmadan kaan in ne yapacağını izlemeye başladım.

Kasaya gittiğimizde kaan in yanında çalışanlardan biri olduğunu tahmin ettiğim uzun boylu kız. Çaktırmadan kenardaki sortları ve birkaç etegi de kasadan geçirmeye başladı kaan bana sırıtırken ben de ona genişçe gülümsedim.

Bu raya kadar her şey mükemmel. Takı.

- kime gülüyorsun sen.?!

Abimin kıskançlık krizine yakalanan kadar. yeter lannn.

- Saçmalama abi sadece kaana.

Abim kaana onay bekler gibi bakınca kaan kafasını salladı.

Benim başım bu abiye fena halde belada gibi gözüküyor.

Acaba çaktırmadan havaalanina geri gitsem ve Manhattan daki evime geri dönsem çok belli olur mu ki?

Kendime sacmalama komutu verdikten sonra kıyafet dolu torbalardan birazini elime aldım.

Mazda çıktığınızda kaana sokulup.

-Tişikkirlir kiin.

Diye fisildadim. Onun böyle bir tepki vereceğini nereden bilebilirdim ki.

-lütfen bana az önce o iğrenç espiriyi yapmadığını söyle.

bir anda o kadar sesli güldü ki elimdeki çantaları düşündüm. Tabi işin rezil tarafı çantalar beraber kendimi de düşmesi .

Kendi halime gülesim geldi bir an ama ne yazıkki burkulan bileğim buna pek yardimci olacakmış gibi durmuyor.

Elini uzatan kişiye bakmadan direk elini tutup ayağa kalktım. Kalkarken de kaana söylenmeye başladım.

-kaa-

Derken beni ayağa kaldıran kişinin kaan olmadığını fark ettim.

Çocuğun suratına endişeli  gibi duran ifade vardı.( bu da insanların endişeli olmayıp öylesine takındıları ifade..)

-ıyimisin iz. ?

-evet ... imm Teşekkürler sakarlik işte.

Çocuğun yüzündeki gülümseme iyice genişlerken. Ellerimizin hala birlikte olduğunu fark ettim ve kibarca çekmeye çalıştım. O ise anlamamazlıktan  geldi.

-Ben fatih. Tanıştığım memnun oldum.

-AMA O OLMADI. !

Fatih denen çocuğun yüzünde ki gülümseme dudaklarını ooo seklini almasiyla bozulurken ben de fırsat bu fırsat neris deyip elimi kurtardım. 

- ooo esat da buradaymis.

tanışıyorlarmışdi demek ki.

Ee nolmus yani .şimdi iki saat kendime acaba nerden tanışıyor lar baskısını yapmayacağım. bana ne nereden tanışıyorlarsa.

Neden olduğunu bölmesinde abimle fatihin fazla anlasamadihini sezdim. Kaan tartışma çıkmasından çekingen bir tavırla

- biz de gidiyorduk. Sanada iyi günler fatih.

Fatih bir bana bir de eSATA bakıp.

- yoksa yeni kızın bu mu

Diye sordu.yeni kızı. Abimin. Saçmalık

. - Hayır biz - açıklama yapacağım sırada abim atıldı

- seni ilgilendirmez. Neris gel buraya..

Ve beni kolunun altına alıp çıkışa doğru yurumeye başladı

Giderken sadece fatihin Neris diye adımı fisildadim duydum.

Kesin abim şimdi bana kızacaktı.. Abime hadi yapta bitsin der gibi baktım.

- Hayır sana kızmayacağım çünkü bir suçun yoktu..

-ZONK! ?

abimle kaan bana hem acır hemde anlamaz bir ifadeyle bakınırken teptimi dışarıdan verdiğimi fark ettim.

Dengesiz herif nolcak.

ERiSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin