ARDEN SÜVARİLERİ

İKİNCİ BÖLÜM

ELVA

General sujin sura'dan ayrıldıktan sonra yaşadığı tüm hayatını nieora şehrinin elva surlarında elva bilgelerine hizmet ederek geçirmişti. Sujin doğduğunda çiftçi bir ailenin çocuğuydu. Şimdi ise hayatta yaşayan hiç bir akrabası olmayan tek dayanağı babasının arkadaşı olan elva bilgelerinden favorlinin en güvendiği komutandı. Nieoranın elva surlarının ona ihtiyacı vardı onunda elvaya.

Sujin suradan ayrılmadan iki gece önce vargasla suranın sahilinde konuşurken ''ben ne olursam olayım nere gidersem gideyim sura sana emanet demişti'' lakin sujin suradan ayrıldığı günün akşamında varggasta arkasına bakmadan surayı terketmişti. Tüm sevdiklerini kaybeden tek dostunuda suradan ayrılışını izleyen vargas. Suradan ayrıldığında batı çamlık dağlarının sırtına vardığında lanet okuduğu tanrılara yemin ederken.''benden herşeyimi aldınız .ben kaybettim ve kimseninde kazanmasına izin vermeyeceğim. Bahşettiğiniz kaderi size ölümle geri vereceğim ''diye yemin ederken gözünden birdamla yaş akmıştı.

Rüyasında yaptığı yemini ve doğduğu yer surayı gören vargas histerik bir şekilde sifahanedeki yatağında doğruldu. Rüyanın oluşturduğu duygu karmaşasından kendini kurtarmak için uyandığını farkeden şifacının yanıbaşına getirdiği birkupa suyu doyasıya yudumladı. Şifacıya fısıldar gibi teşekkürlerini iletti. Fakat şifacı karşılık vermeden hemen karşı tarafta gözleri açık ve bilinçsizce yatan hastanın yanına gitti.

Vargas kolunu ve omuzunu hafifçe oynattı yaralarının durumunu anlamak için. Şifacılar yaralarna ne sürdüyse ağrısı ve acısı bir sinek ısırığı kadardı. Yinede yaraları ağırdı ve kendisine sıkıntı vermemek için şifacının yanı başına bıraktığı sargı ıle kolunu boynuna astı. Temiz yünlü ve sıcak tutan giysiler vargası biraz olsun rahatlatımıştı. İki gündür yaşadığı şeyler onu yormuştu. Dikkatini dağıtmak için etrafına bakındı. Şifahane dışarıdan bir kutu şeklindeydi. Ama iç tavanı bir kubbe halindeydi ve içerisi tamamen yuvarlaktı.sekiz tane boydan boya kanatlı melek süslemeli sutunları vardı ve . Duvarlarda ağır ağır dans eden meşaleler vardı. Penceresi yoktu ama meşalelerdeki ateşin hareketine ne hava akımına baılrsa iç kubbenin sutunlarla buluştuğu yerde dar uzun boşluklar vardı . vargastan başka dör hasta adam vardı içeride .kendisine yardımcı olan şifacının dışında üç şifacı daha vardı. Onlardan ikisi diğer hastalara yardımcı olurken bir diğeri onlara yün bezle sarılı tedavi malzemeleri taşıyordu.

Vargas şifahaneden çıkarken kendisine bakan şifacılara teşekkür edercesine başını öne doğru eğip selam vererek dışarı çıktı. Sujin ortalıkta yoktu ama surrun iç kısmı bir hayli hareketliydi. Surun nekadar uzun olduğunu görünce biraz şaşırdı. Gözlerini kısıp surun boyutunu kestirmeye çalıştı ama imkansızdı tahminince bir milden çok daha uzundu sisten daha fazlasını kestiremedi.

Surlarda karşılılı rahatlıkla üç adamın birlikte çıkabileceği merdivenler var. Surların bu bölgesinde tepesindede kestirebildiği kadarıyla on adam nöbet tutuyordu . her sur bölgesi yaklaşık elli adım kadardı. Her bölgenin merdiven başında üstü korunaklı muhtemelen herhangi bir duruma karşı hazırlıklı olmak için zırh kask kılıç yay ve ok olan acil toparlanma alanı vardı.şifahanenin tam karşısında büyükçe iki yapı var. Biri diğerininden daha küçük ve birazdaha gösterişli görünüyordu. Ve duvarlarına asker figürleri işslenmişti. Bu iki binanın oldukça arkasında devasa bir yapı vardı. Vargas biraz daha net görebilmek için taş avluda biraz yürüdü. Yapıyı net bir şekide görebildi . Bu binaların diş duvarlarıda cüppeli ve kukuletalı avuçlarını kavuşturmuş bir şekilde dört insan figürü vardı . üç tanesi avuçlarını kendi kalp hızasında tutarken birini avucuna su birinde toprak birindede hava imgelenmişti dördüncüsü ise avuçlarını kendinden uzak bir şekide tutmuş ve içerisinde ateş imgelenmişti. Binanın giriş kapısıda bir okadar muhteşemdi. Sarmal bir halde vahşi hayvan imgeleri vardı ve kapının üzerine müthiş bir kanatlı bir hayvan heykeli vardı. Daha önce böyle bir hayvan görmemişti kartal gagalı dev bir kuyrugu vardı.