"1"

8 1 0
                                    

"Sen olduğunda geceyi sevdim, sen olduğunda gündüzü sevdim, sen olduğunda en çok kendimi sevdim..."

Dışarıda anlatılmaz bir ayaz var. Şu an kendimde değilim. Zaten ne zaman oldum ki? Ne zaman ben ben oldum ki? Kendimi müziğin ezgisine bırakıp gittiğimde ne zaman ben ben olmaya karar vermiştim ki? Adımlarımın yankılandığı bu sokak, bedenime bıraktığı ruhsal acı bazen öyle bir derinden geliyordu ki benliğimin altında kaldığımda iki elimi de havaya kaldırıp sanki kendime karşı bir suçluluğu, bir pişmanlığı ortaya çıkarıyordu.

Onunla birlikte yürüyorduk. Ne zaman kalbim sözde atmaya başlasa ortaya çıkıp bana kimsenin yapmadığı belki dünyanın en kısa ama en anlamlı şeyini yapıyordu. Sadece güzel ve içten bir gülüş sunuyordu.

Onu her zaman göremesem de onu seviyordum. Zaten anlamı buydu ya. Her zaman yanımda olsaydı sıkılacağımı biliyordu. Bakışlarımı ondan çekip önüme baktım. Tekrar ona döndüğümde gitmişti. Biliyordum. Her zaman bana bunu yapardı.

O da herkes gibi giderdi. Her ne kadar da sevse o da giderdi işte. Geldiğinde bana hayatın, yaşamın en anlamlı güzelliklerini anlatırdı. Bir ara ona inanmayı denedim. Ama o gittikten sonra diğer yanımda başkası beliriyordu. Diğerinin aksine simsiyah giyinmişti. Karanlıktı. Tıpkı gece gibi.

Bana hayatın en acı, en çekilmez tarafını anlatıp kararımdan vazgeçiriyordu. Düşüncelerimle boğduğum en karanlık anılarımı bana hatırlatıp her seferinde acı çektiriyordu. Tam sinirlenip ona döneceğim sırada da kaybolup sanki duman olup uçuyordu.

Şimdi de aynı şeyleri yapmışlardı.

O sırada gözümden intihar eden gözyaşlar teker teker özgürlüğüne kavuşuyordu.

İnsanlar bana alayla bakardı. Beni küçümserlerdi. Neden? Ben akıl hastası mıyım? Sözde psikolojik sorunlarımın olduğunu, bir doktorla konuşmam gerektiğini söylerlerdi. Ama pek umrumda değil.

Ailem beni sürekli doktorlarla konuşturur, sonra da beni önemsemiş ebeveyn rolüyle iyi olup olmadığımı sorarlardı.

Artık bıktım. Bunu kimse anlamasa da bıktım. Sinirlendiğimde gözüm dönüyormuş. İnsanlara zarar verip eşyaları kırıyormuşum. Bunun yüzünden kaç kere okuldan atıldığımı hatırlamıyorum.

Sorun kimsede değil hep bende. Hep hep hep bende. Herkes normal. Sadece ben anormalim. Tamam. Bunu duymaktan bıktım. Özellikle bunu sevdiğim insanlardan duyunca ayrı bir kalbim acıyor ama olsun, alıştım.

***
"-Sen nereye kaçtın yine? Artık sana burdan çıkmamanı söylemiştim. İnsanlara zarar veriyorsun seni deli!! Bu sefer en kötü ceza alacağını hatırlatırım. Anla kimse seni sevmiyor! Kimse, bunu o küçük beynine sok seni aşağılık!"

Evet, akıl hastanesinden kaçmak hoşuma gidiyor. Her seferinde en ağır cezaları alıyorum. Sonuçta deliyim değil mi? Beni öldürseler de hiç bir şey olmazdı. Sonuçta kimim ki ben? Delinin, aklını yitirmiş salağın teki öyle değil mi?

Hastanenin hemşiresi yine o büyük ağzıyla bana tükürerek bağırmıştı.

Acaba bugün ne tür bir ceza alacaksın Sun?

Suya kafamı sokup nefessiz kalana kadar orda bırakılmak mı? Bıçakla acı çektirerek küçük küçük kesikler atılması mı? Sopayla bir saat boyunca dövülmek mi? Hangisi acaba? Sonuçta biz akıl yoksunu insanlarız değil mi? Ne yaptığımızı bilmediğimizi bildiğiniz halde bizimle oyun oynayıp !farkında! olarak kahkaha atmak mı?

Bu üzücü. Tabii ki size göre.

Acı, aç olduğunu bilmek mi yoksa o açlıkta nasıl yaşayacağını düşünmek mi? Acı bir yol gibidir. Susuzluğun verdiği telaşla değil hayatın boyunca onunla nasıl yaşayacağını ya da öleceğini düşünmek gibidir...

"Sonumu ben seninle kazandım, sonumda bile sen vardın, başımda olmasan da. Nefesimin son bulduğu yerde sadece senin nefesinle boğulmak istiyorum. Beni nefesinin yettiği kadar nefesimle birleştirir misin?"

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 29, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

'DARK BLUE'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin