king's losses, taekook

2- unexpected visit

Midlake - Core Of Nature 🎶

-2-
(unexpected visit)

Düşüncelere dalmış bir vaziyette önündeki tuvale rastgele fırça darbeleri atmaya başladı Jungkook. Beyninde Seokjin ve Hoseok hyung'un dün gece yaptıkları konuşma yankılanıyordu.

Seokjin krallığını ilan edeli neredeyse bir hafta olmuştu. Ve bu süre içerisinde günleri epey yoğun geçiyor, babasının yarım kalan işlerini tamamlamakla uğraşıyordu.

Bu yüzden kendisine zaman ayıramıyor oluşunu sorun etmiyordu Jungkook. Aksine bu durumu anlayışla karşılıyor, abisini rahatsız etmemek için pek fazla göz önünde olmuyordu.

Günlerini çoğunlukla ya odasında ya da Jimin ile birlikte kayın ağacı tepesinde meyve yiyerek geçiriyordu. Abisi krallığını ilan ettiği günden beri çarşıya da inmemişti. Halk hala yeni kralın heyecanını yaşıyordu. Bu yüzden Kralın kardeşi olarak kalabalıktan biraz uzak durmak istedi.

Ve ne yazıkki bu sakin yaşantısı onu sürekli düşünmeye itiyordu. Şimdi ki düşünme konusu ise Hoseok hyung'nun Seokjin'i San Doong ormanını işgal etmekten vazgeçirme çabasıydı.

Bir şey sormak için Hoseok'un odasına gireceği sırada duyduğu sesle abisinin orada olduğunu anlamış, ikilinin arasında hararetli bir konuşma geçtiğini farketmişti.

Ve o an tüm merakına yenik düşerek hiç yapmaması gereken bir şey yapmış, kapının dışından ikilinin konuşmasını dinlemeye başlamıştı.

Konu San Doong Ormanıydı..

Ancak muhafızların adım seslerini ve duvara yansıyan gölgelerini görünce kapıdan uzaklaşarak kolonlardan birinin arkasına saklanmak zorunda kalmıştı.

Konuşma sırasında kapıyı çalarak odaya giren muhafızlardan birinin Güneyde bulunan köyde çıkan yangını haber vermesiyle konu biranda dağılmış, Seokjin hızlı bir şekilde talimat vererek askerlerini o köye göndermişti.

Böylelikle San Doong ormanı ile ilgili merak edilen her şey havada asılı kalmıştı. Dün geceden sonra bu konu hakkında bir daha konuşup konuşmadıklarını bilmiyordu.

Ancak tıpkı babası gibi Hoseok hyung'un da neden o ormandan uzak durmalarını söylediğini bir türlü anlayamıyordu.

Düşüncelerinden Jimin'in parmakladığı mavi boyayı burnuna sürmesiyle uzaklaştı. Kaşlarını çatarak burnundaki boyayı hızla temizlerken Jimin'in kıkırtısı tüm odayı dolduruyordu.

"Noldu şimdi sen böyle yapınca.." diye söylendi somurtarak.

"Sana defalarca seslendim." dedi Jimin omzunu silkeleyerek. "Odaya geldiğimi bile görmedin."

"Dalmışım." diyerek geçiştirdi kuzenini.

Kafasındaki düşüncelerden kurtulmak için elindeki fırçayı rastgele tuvale sürmeye devam ediyordu. Jimin kuzeninin yaptığı resme anlamsızca bakarken kolunu Jungkookun omzuna koyarak ondan destek alıp ne yaptığını çözmeye çalışır gibi incelemeye başladı tuvali.

"Ne bu?" diye sordu alayla gülümserken "Jungkookun aklındaki düşünceler temalı bir resim mi yapıyorsun? Tıpkı kafandaki düşünceler gibi çünkü.. karmakarışık..."