1- long live our king

60 4 0
                                    

Ed Sheeran - I See Fire 🎶


-1-
(long live our king)

Sonbahar'ın döktüğü kurumuş yaprakların süslediği yollar, Prens Jungkook için adeta görsel bir şölendi.

Her birine tek tek basarak çıkardığı seslerle kendince eğlenmek istesede, hizmetkârların büyük bir titizlikle yerdeki yaprakları süpürerek bahçeyi bu gece yapılacak tören için hazır hale getirme çalışmaları Jungkooku bu eğlenceden mahrum bırakıyordu.

Yinede ses etmeyerek dikkatli bir şekilde yürümeye devam etti. Hizmetkârlar prensi görür görmez ellerindeki süpürgeyi yere bırakarak önünde saygıyla eğildiler.

Jungkook çalışanlara tebessümle karşılık verip bahçeyi ardında bırakırken, adımları az önceye nazaran biraz daha hızlanmıştı. Biran önce abisini görmek, bu gece yapılacak tören için heyecanlı olup olmadığını öğrenmek istiyordu.

Her ne kadar bugün tüm vaktini abisine ayırmak istese de Jimin'in kızılcık sevdası yüzünden onunla birlikte çarşıya inmek zorunda kalmış, halkın bu önemli günde burada ne aradığını sorgularcasına kendisini garipseyen bakışlarına aldırış etmeden Jimin ile tek tek bütün tezgahları dolaşıp kızılcık aramıştı. Aradığını bulduktan sonra ise aceleyle sarayın yolunu tutmuştu.

Abisinin böyle bir günde kendisini yalnız bıraktığını düşünmesini istemiyordu. En nihayetinde Seokjin'in bulunduğu odanın önüne geldiğinde kapıdaki muhafızların selamına karşılık vermiş, hemen ardından kapıyı onların açmasına müsade etmeden kendi eliyle tokmağa bir kaç kere vurup içeriden bir ses gelmesini beklemeyerek kapıyı açar açmaz kafasını içeriye uzatmıştı.

"Girebilir miyim?"

Seokjin aynanın karşısında üzerine giydiği yakaları altın işlemeli saten gömleği büyük bir ciddiyetle incelediği sırada, kapının ardından gülümseyerek başını uzatan minik kardeşini görmesiyle yüzündeki o sert duruşu anında yumuşatmış, bir elini kapıya doğru uzatıp kardeşini içeriye buyur etmişti.

"Birde soruyor musun? Gel buraya."

Jungkook tüm sevecenliği ile odaya girerken Seokjin'in bir gözü hala aynadaydı. Üzerindeki gömleği oldukça beğenmişti. Yıllardır kıyafetlerini diken Bay Suhan yine harikulade bir iş çıkarmıştı. Sekseni aşkın yaşına rağmen elleri hala dikiş tutuyor, Seokjin ne isterse aynısını tamda bedenine göre yapıyordu.

Bu akşam yapılacak taç giyme töreni için Hoseok her ne kadar Fransa'dan özel olarak bir terzi getirtmek istediyse de Seokjin kostümünü Bay Suhan'ın dikmesi emrini vermişti. Ve üzerindeki beyaz gömlek ne kadar doğru bir karar verdiğini kanıtlar nitelikteydi. Kardeşinin yanına gelip kendisine uzatılan eli tutmasıyla aynadaki bakışlarını sol yanında duran yaşlı adama çevirerek durmasını emretti.

"Ellerinize sağlık, siz çıkabilirsiniz."

Bay Suhan, gömleğin yakasını düzelten ellerini hızla çekerek saygıyla önünde bağlamış, daha sonrasında hem Seokjine hemde jungkooka selam vererek ağır adımlarla odadan ayrılmıştı.

Bay Suhan'ın odadan çıkmasıyla Seokjin tamamen kardeşine doğru dönüp diğer elini de tutmak için uzandığında, Jungkook buna izin vermeyip gülerek elini kaldırmış, avucundaki kızılcıkları abisine göstermişti.

"Sonbaharın müjdesi" Dedi. Elindeki kızılcıktan bir tanesini abisinin ağzına doğru uzatırken bir tanede kendisi yemişti.

"Jimin almak istedi. Canı çok istemiş. Çarşıda saatlerce kızılcık aradık, o yüzden geciktim."

 king's losses, taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin