Kollarında can vermek talihlilikmi sayılır yoksa kara baht mı ey deniz?
Sen değildin istediğim. Yâr bildiğim, yüreğime ilmek ilmek adını dokunduğum sen değildin. Kıyında dolaşmak nasıl daha mesut ederdi bir bilsen. Hele akşam üzeri ise ve bir hayalle birlikteysen, ellerinde hayalinin elleri. Can dediklerin yanındaysa, can içre can demişsen birde onlara. Hayata dair beklentilerinin tümünü onların sırtına yüklemişsen hele. Ahh ne denir böylesi bir hayata. Ne arzular, ne istekler, ne de umutlar kalır geriye, paylasacak kimse kalmadiktan sonra. Yusuf Sonuna gelmek istememis ama sonuna kendisi getirmişti hayat senaryosunun. Direnmek,mücadele etmek doğasında var sanıyordu ama hakikatin bu olmadığını anlaması için sevdiklerini kaybetmesi gerekiyordu demek. Kaybettigi Annesi, babasi, küçük kardeşi Umut... Asumanı saymıyordu. Zira Asuman şimdi mutluydu.Aşık olduğu kadının başkasıyla gecmiste yasadigi asktan habersiz kendisine deli gibi aşık bir kocası vardı. Annesi ile babasını kaybedenleri her gördüğünde cok üzülürdü. Bunun mukadder olduğunu düşünür aynı kaderi kendisininde yaşayacağını düşünüp buna alışmaya calismak en doğrusu derdi. Ya küçük kardeşi Umut o böyle miydi ? Maalesef böylesi bir kader çizgisi içerisinde onu kaybetmeyle ilgili ne bir düşünsel bir hazırlığı nede manevi bir hazırlığı vardı.onsuz olmayı düşünmemisti hiç. Zira umut uzun yıllar sonra aileye dahil olmuş ve aile hayatlarını tatlandıran eskimeyen bir aşkın yeni bir meyvesi olmustu.p Kendisine can yoldasi olacağını düşünürdü hep. Akıllı bir çocuktu umut. Asla şımarıklık yapmazdı. Çoğu olay karşısında kendisinden beklenmeyecek olgunluğu gosterir sahiplenme duygusundan cok, paylaşma duygusunu yaşardı. Anne ve babası umut'un bu halini gördüklerinde ağabeyine asla yük olmayacağını tam aksine onun eksik yanlarını tamamlayacagina inanırlar di. Ah umut ah ne olurdu o gün hic yapmadığın seyi yine yapmamış olsaydın.
-Kreşte kal, seni almaya bir kac saat sonra gelecegiz".
dediğinde dinleseydin anneni. Şimdi belkide hayatin bu agir yükünü senin sayende bende omuzlamış olurdum.
Umut; umudumdun, gittin bana kendimi bile unutturdun. Bu gidislerin bu ayrılıkların sırrı kader aynasında gizli. Bakmasını bilen gözler için onda görülmeyen şeyleri görmeye yol vardır muhakkak.Ama insan unutuyor işte ne kaderi ne hayrı ne de şerri daima aklinda ve kalbinde tutamıyor. Kader, Necip Fazıl'ın dediği gibi "Kader suya buz ile yazılmış yazı, gel de sıyır sıyırabiliyorsan beyazdan beyazı". Ne mümkün ayırmak sudan suyu. Su işte ! her hali suya dönecek, mümkünü yok.
Dünyada insanı temizleyecek şey su,olgunlastiracak şeyse ateş.
Hastaysan ateş, yiyeceksen ateş, hicransada ateş.
Cemre'nin ağzından. ..
-Nasıl masum bir yüzü var baba bakarmısın. Nasıl yapar böyle bişey. Yada başkası yaptı bunu ona?
-Bilmiyorum kızım, hele bir uyansın anlarız neler olduğunu. Bu arada benim çıkmam gerek.Sen burada mı kalacaksın?
-Ben kalmayi düşünüyorum. En azından doktoruyla bir daha görüşünceye kadar.
-Tamam kızım. Hadi görüşürüz.
- Güle güle babacım.
Cemre yalnız başına hiç tanımadığı birisi icin hastahanede beklemeye başladı. Hayatın da hersey rutindi ama icinden bir ses bundan sonra birseylerin değişeceğini söylüyordu. Acaba şuan yogun bakımda yatan cocuk olabilirmiydi nedeni? Kim bilir!
Okulu astığı yetmiyormuş gibi müzik hocasını da ekmişti.en azından arayıp bir
Mazeret bildirebilirdi ama yapmadı. Şuan penceresindem baktığı hayati tehlikesi olan biri vardı ve kurtulursa hayatını kendisine borçlu olacaktı. Uzun düz saçları., ela gözleri, uzun kirpikleri , en az 1 haftadir kesmedigi kirli sakalıyla öylece yatıyordu. Uyansın diye dualar etmeye ne zaman başladığını bile hatırlamıyordu Cemre.
-uyan lutfen hadi genç adam. Yapabilirsin, basarabilirsin.tututabilirsin hayata.
- neler oluyor kiminle konuşuyorsunuz hanımefendi?
-Özür dilerim hocam. Su yogun bakimda yatan hasta ile ilgili kendi kendime konuşuyordum
-yakınlık dereceniz nedir?
-maalesef kendisini tanımıyorum
-nasıl yani
-onu buraya biz getirdik ama getirdiğimiz de baygındı. Suyun altında bayağı kalmış olmalı
-anladım siz onu tekneye çıkaran ailesiniz.
-Evet hocam. Durumu nasıl?
-şimdilik iyi ama bekleyip göreceğiz. Söylediğiniz gibi suyun altinda ne kadar kaldığına ve beyninin hasar durumuna bağlı ne olacağı. Biz gerekenleri yaptık. Bundan sonrası ici beklememiz gerek.iyi olacağını ümit ediyorum.
-Beynin de hasar olma durumun da muhtemel sonuçlar nedir?
-Bunu kestirmek güç. Hafiza kaybından tutun kısmi felce kadar bircok problem meydana gelebilir.
-Öylemi. Daha cok genç bunların üstesinden gelemez mi?
-Dediğim gibi bekleyip göreceğiz.
-Teşekkür ederim hocam
-Rica ederim.bu arada sizde çok yorgun görünüyorsunuz. Biraz dinlemenizin sizin icinde iyi olacağı kannatindeyim. Herhangi bir gelisme olursa size bilgi aktarmalari konusunda arkadaşlara numaranızı ve bilgilerinizi bırakmanız durumunda haberdar edileceksiniz şüpheniz olmasın
-cok tesekkur ederim iyiyim ben. Kalmak istiyorum şimdilik
-pekala siz bilirsiniz. Benim servise çıkmam gerek. Dedigim gibi gelişmelerden haberdar edikeceksini
-cok tesekkurler. Kolay gelsin
-sağolun iyi günler.
-sizede.
Aman Allahım hafiza kaybı olmasi durumunda ne bir yakını ne de ailesinden birisini hatirlamazsa Şayet büyük problem olacak. Çünkü üzerinden kim olduğuna dair herhangi bir kimlik de çıkmadı. Polis dede aradigina dair herhangi bir kayıp başvurusu yok. Ne yapar hafızasını kaybetmiş bir genç. Hele birde felç durumları yada bakıma muhtaçlık gibi ekstra birsey olursa hepten mahbolacak zavallicik.