Yüzüme fırlatılan soğuk suyla gözlerimi sıkıca kapatıp öksürdüm.Bu nasıl bir uyandırma şekliydi böyle? Etrafıma baktım,Okyanus' un önündeydim.Beni uyandıran cani gözlerime yine aynı nefretle bakıyordu.Oysa herşeyin bir kabus olmasını dilemiştim.
"Sonunda uyandın seni küçük or-orkide"Normalde çekinmeden "orospu" diyebilirdi.Orkide demesindeki imayı anlamamıştım.
"Orkide mi?Orospu'ya ne oldu?"istemsizce gözlerimi devirdim ve ağzımdan çıkan "hah" kelimesine engel olamadım.
"Orospu dememi tercih ediyorsun herhalde?"
Tam konuşacakken arkasından gelen sesle sese doğru döndü ve tabi bende öyle:
"Jungkook-ah kızı hallet.Biz işimizi bitirip geleceğiz."Uzun boylu ve oldukça yakışıklı olan adamın söyledikleriyle adının Jungkook olduğunu anladığım şahıs kafa sallayıp "pekala hyung"dedi.Takıldığım noktaysa halletmekten kasıtları neydi?Jungkook bileğimi tutarak beni büyük bir b0evin önüne kadar sürükledi.Bileğimi ondan kurtarıp söylendim"Özürlü değilim, yürüyebiliyorum tanrıya şükür" Bay Cani beni hiç duymamış gibi gözlerini devirdi ve tekrar bileğimden tutup beni binanın içine soktu.
İçerisi, dışarısına göre çok daha geniş ve ferahtı.Bina iki katlıydı ve birinci katında sağ ve sol olmak üzere iki oda vardı.Jungkook önden sağdaki odaya girdi ve bende onu takip ettim.
Eliyle bir koltuğu gösterdi ve oturmamı söyledi.Odada birtek ikimiz vardık.Diğerleri büyük ihtimalle cesedi ortadan kaldırıyorlardı.Karşıma oturdu ve ellerini saçlarıma götürdü:
"Zavallı kız..Çok acımış olmalı.Ama alış bunlara hayat senin için artık çok daha zor olucak ve şunu unutmaki sen de artık masum değilsin"Ellerini saçlarımdan çekti ve odadaki çekmeceden bir silah çıkardı.Silahın içine mermileri doldurup bana uzattı.Anlamaz gözlerle ona baktım.Tabi ki de bir silah kullanmayacaktım.Üstelik benim ruhsatım bile yoktu yakalanırsa kötü olurdu.
"Silah ne için? Ne yapacaksınız bana burda? Ne tür bir çetesiniz?Adamı neden öldürdünüz? Ben de ölecekmiyim?"
Ardarda sorduğum sorularla ne kadar da çok dolduğumu anladım.O ise sadece silahı elime vermiş ve :"Bizimde kadın bir elemana ihtiyacımız vardı.Ajanlık yapacaksın.Dediklerimi yaptığın sürece ölmezsin.Beni takip et ve burnunu sil.Ağlayan kızlardan nefret ederim"
Yine o tiksindirici bakışlarından birini attıktan sonra merdivenlerden yukarı çıkmaya başladı.Arkasından el hareketi çekmemek için kendimi zor tuttum.
Merdivenlerden yukarı çıktığımda karşıma çok geniş bir koridor çıktı.Koridorun sonunda bir kapı vardı ve o kapının etrafında diğer kapılar..
Jungkook'un girdiği odaya ardından bende girdim.Oda bembeyaz duvarlarla süslenmişti ve oldukça hoştu.Yatak, odanın tam ortasında ve yatağın yanındada aynalı bir dolap vardı.
"Gün içinde ben izin vermediğim sürece bu odadan çıkmıyorsun.Herşeyede burnunu sokma."Kapıdan çıkarken mırıldandı"Zaten herşeye burnunu soktuğun için başına bunlar geldi"Çok harika bir hayatım vardı.Aynı gün içinde hem aldatılmış hem bir cinayete şahitlik etmiş hem de katiller tarafından zorla alıkonulmuştum.Bütün bunlar yetmiyormuş gibi bir de onlara yardım edecektim.
Yatağa oturdum ve gözlerimi kapatmaya çalıştım.Ne yapacağımı bilmiyordum.Yarım saat sonra tam gözlerimi kapatacakken çalan zil sesiyle uykum bölündü.Bu kadar sesli bir zil normal miydi? Üstelik bir cesedi nasıl bu kadar hızlı ortadan kaldırdılar?
Sanırım artık kafayı yemeye başlıyordum.Bu işin sonunda tek korkum bu evden şizofren olupta çıkmaktı.Ayrıca adamlar bu işte profesyöneldi hızlıca halletmeleri normal.
Düşüncelerim birbiriyle çelişmeye başlayınca yastığı elime alıp kendimi boğmaya çalıştım.Aynı zamanda yatakta tepindiğim için yorganla beraber yere düşmüştüm.Kalkmaya çalıştığımda ise kapıda bir çift ayak gördüm..Tanrım, rezil oldun So Ra aferin sana.Baştan havalı bir imaj yapman gerekiyordu ama sen rezil oldun
Kafamı biraz daha kaldırıp gelenin kim olduğuna baktım ve bana alaycı gözlerle bakan Cani'yi gördüm.Bunu benim başıma hasta bakıcısı olarak falan mı gönderdiler acaba? Her daim başımda beklemesi benim için kötü bir durumdu.Hızlıca kendimi toparlayıp ayağa kalktım.Kollarımı önümde birbirine kenetleyip kaşlarımı çattım.
"Kapı denen bir şey var değil mi? Hani tıklanıyor böyle? Tanıdık geldi mi?" Dediklerimden sonra kaşlarını çatan Jungkook yaklaşmaya başladı bende o sırada olduğum yerde kaldım.Gözlerimi refleksle kapattım ve açtığımda burnumun dibinde biten bir Jungkook beklemiyordum.Kokusu çok etkileyiciydi.Katil olmasaydı gideri vardı.Ah salak kafam neler düşünüyorsun böyle.Gözlerim şaşkınlıkla onun gözlerinde gezinirken kalbim anlamlandıramadığım bir şekilde sol yanımda fink atıyordu.
Kukağıma yaklaşıp fısıldadı;
"Biliyor musun vampir değilim ama kanı severim.Seni ısırmam an meselesi.O yüzden terbiyeli ol kendini ısırtma" Geri çekildi ve daha yeni farkettiğim elindeki kutuyu yatağa fırlattı.
"Telefonun... artık bunu kullanacaksın" Bana telefon mu almışlardı? Vay be bu adamların iyi bir yönü varmış demek ki.Ama yinede benim telefonum vardı ve böyle bir hediyeyi kabul edemezdim.
"Teşekkür ederim ama benim zaten bir telefonum..."cümlemi tamamlama izin vermeden "Yok" dedi ve pantalonunun arka cebinden telefonumu çıkarttı."Hey! Onun sende ne işi var??Çantamı mı karıştırdınız yoksa?"Şaşkınlıkla elimle ağzımı kapattım."Belkide ben uyurken başka şeyler de yaptınız! Aman tanrım!"
"Ordan bakınca ne gibi duruyorum.Sen artık bir esirsin kafanı çalıştır ve esir gibi davran.Tabiki de bu telefonu kullanamazsın seni arayanlar olursa onlara ne diyeceksin?"
Aslında düşününce söyledikleri mantıklıydı.Sanrırım gerçekten kafayı yemiştim.
Telefon kutusunu elime alarak teşekkür ettim.Hiçbir tepki vermeden odadan çıktı ve bende arkasından göz devirdim.Telefonumu açıp rehbere girdim.Tabiki bomboştu.Bildiğim tek numara "onun" numarasıydı.Ailem yurtdışındaydı ve ben sırf onun için Kore'de kalmıştım.Aklıma sürekli yaşadığımız anılar geliyordu.Her şey onun yüzündendi.Eğer beni aldatmasaydı bunların hiçbiri olmaycaktı.Keşke kaçıp gitmeseydim keşke karşısına dikilip hesap sorsaydım.Gözümden yaşlar akmaya başlayınca son zamanlarda ne kadarda ağlak bir kız olduğumu fark ettim.Gözyaşlarımı elimle silip başka şeyler düşünmeye çalıştım.Her neyse..O beni haketmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Innocent|Jk
AdventureEliyle bir koltuğu gösterdi ve oturmamı söyledi.Odada birtek ikimiz vardık.Diğerleri büyük ihtimalle cesedi ortadan kaldırıyorlardı.Karşıma oturdu ve ellerini saçlarıma götürdü: "Zavallı kız..Çok acımış olmalı.Ama alış bunlara hayat senin için artık...