YİRMİ ALTINCI SEANS-Final.

404 24 65
                                    


Son seansımıza gelemediğim için özür dilerim, ama annemi ziyaret ettim ve toparlanmak için biraz zamana ihtiyacım vardı.

Biliyor musunuz, komik ama onu gördükten sonraki gece gerçekten de dolapta uyumak istedim. Uzun bir süre yastığım elimde dolabın önünde dikildim, fakat o kapıyı açmanın geriye atacağım bir adım olduğunu bildiğimden, tekrar yatağıma gittim ve zihnimde ofisinizi canlandırdım.


Kendime koltuğunuzda dinlendiğimi ve beni kolladığınızı söyledim. Ancak öyle uyuyabildim.
Annemi aynı sorgu odasına getirdiler. Kısacık bir an, göz göze geldik. Karşıma otururken, bakışlarını yavaşça başka yöne çevirdi. Gri renkli bol tulumunun kollarını ve yakasını kaldırmıştı ve teni kül rengine dönüşmüştü. Annemi senelerdir ilk kez makyajsız görüyordum. Ağzının iki kenarı da aşağı sarkmıştı ve sakız pembesi dudak parlatıcısı olmadan dudakları o kadar solgundu ki, tenine karışıyordu.


Ne diyeceğimi düşünürken, kalbim yerinden firlayacak gibiydi. Tüh, anne, şu kaçırılma olayım ne böyle?
Dahası, yanıt vermesini isteyip istemediğimi bilmiyordum. Ama ona bir şey sormama fırsat kalmadan konuştu.

"Chanyeol neler söylüyor?" Boş bulundum.

"Bir mesaj bırakmış, ama henüz..."

"Ona hiçbir şey anlatamazsın."

"Pardon?"

"Ne yapacağımıza karar verene dek bir şey söyleyemezsin."

"Biz mi? Bu işte tek başınasın, anne, Ben buraya sadece bana bunu neden yaptığını dinlemek için geldim."

"Yixing sana her şeyi anlattıklarını söyledi. Yardım etmen gerek, Sehun. Tek şansım..."

"Sana neden yardım edeyim ki? Birisine beni kaçırması ve incitmesi için para ödedin, sonra da..."

"HAYIR! Seni incitmek istemedim... Ama... Her şey ters gitti, her şey. Şimdi..."
Başını ellerinin arasına aldı.

"Şimdi, hayatım tepetaklak olmuş durumda ve sen hapistesin. Aferin, anne." Başını kaldırdı ve çaresizlikle odaya bakındı.

"Bunlar doğru değil, Sehun. Burada olamam, ölürüm." Masadan uzandı ve elimi kavradı.

"Ama polisle konuşursan ve bunu neden yaptığımı onlara..."

"Bunu anlayamıyorum, anne." Elimi geri çektim.

"Başka seçeneğim yoktu... Hep ikinci oluyordun."

"Benim hatam mıydı yani?"

"Chanyeol'ün bana nasıl davrandığını gördün. Bizi nasıl küçümsediğini biliyorsun."

"Senin ona nasıl davrandığını da gördüm. Ama oğlunun kaçırılmasını sağlamadı, değil mi?"
Gözleri doldu.

"Bilemezsin, Sehun. Neler çektiğimi bilemezsin..." Sustu.


"Bunun seninle ve abin ile bir ilgisi var, değil mi?" Sesini çıkarmadı.

"Bana anlatmazsan, Chanyeol dayıma soracağım."


Annem masanın üstüne eğildi.
"BUNU BANA YAPAMAZSIN, bunu hemen bana karşı..."
Kapı açıldı ve bir polis memuru kafasını içeri uzattı.

"Her şey yolunda mı?"

"İyiyiz," dedim. Annem de evet der gibi başını sallayınca, adam kapıyı kapattı.

"Medyanın büyük bir ihtimalle şu anda Chanyeol dayımla konuştuklarının farkındasın değil mi?" Annemin omuzları gerildi.

"Gazeteciler seninle ilgili her ayrıntıyı, çocukken nasıl olduğunu, çocukluğunda seni bu kadar boktan bir anne yapan şeyin ne olduğunu öğrenmek isteyecekler."

Obsesif//SekaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin