9. BÖLÜM ''ACIMAK''

43 4 0
                                    

Eve geldiğimde Aysel Hanım hemen odama çıkıp dinlenmemi tavsiye etti. Memnuniyetle tavsiyesine uydum. Yaklaşık iki saattir odamda tek başımaydım ve aralıksız iki saattir ağlıyordum. Bir ara aile albümündeki fotoğrafları yırtıp atmayı denedim ama bu bana daha iyi hissettirmeyecekti. Kapı tıklatıldığında Aral elinde tepsiyle içeri girdi.

"Şuan bu durumda olmaktan memnun değilim. O yüzden bu çorbayı hemen içmezsen başından aşağı dökerim."

Aral ve onun tehditleriyle uğraşacak durumda değildim. Elindeki tepsiyi alıp kucağıma koydum ve bir kaşık çorba aldım. Yanağımdan bir makas alıp, "Uslu bir küçük kardeşim var demek. Sıkıcı." dediğinde gözlerimi ona diktim.

"Konuşmuyorsun öyle mi? Susma hakkına sahipsin tabii ki ama bu sadece işimizi zorlaştırır." Kulağım onda olmasına rağmen dinlemiyormuş gibi yapıp çorbamı bitirmeye çalışıyordum. "Bu arada annem dans okuluyla konuşup senin için bir kaç gün izin aldı. Yırttın yine anlayacağın." dediğinde tepsiyi ona uzattım ve sırtımı ona dönük bir şekilde uzandım. "Rica ederim." deyip odadan çıktı. Battaniyeyi burnuma kadar çekip iyice sarındım. Kendime ne kadar ağlamayı kesip uyumamı emrettiysemde başarılı olamadım. Bir kaç saat uyumaya çalıştıktan sonra başarılı olmuşum ki uyandığımda sabah olmuştu. Telefonumu yanımda ki masadan alıp baktığımda Sahra'dan 17 cevapsız çağrı vardı. Telefonu geri bıraktıktan yaklaşık 20 dakika sonra kapım açıldı. Sahra yatağın kenarına oturdu.

"Toprak, bana döner misin?" Kollarımdan tutup kendine çekmeye çalıştıkça ona karşı direniyordum. Bir kaç denemeden sonra pes etmişti. Bir kaç dakika hiç bir şey yapmadan durdu. İçime atmaya çalıştığım hıçkırıklarımı daha fazla tutamayıp yataktan kalkıp Sahra'ya sarıldım.

"Benim ailem yok. Benim beraber alışveriş yapacağım bir annem yok. Yıldızlara bakarak hayal kurduracak bir babam yok." Elleriyle sırtımı sıvazladı.

"Geçecek canım. İnan bana, geçecek." Sahra'yı itip ondan uzaklaştım. Ellerimi başıma koyup geri geri yürümeye başladım. Bedenim benden bağımsız çalışıyordu. Söylediklerimi, yaptıklarımı idrak edemiyordum.

Bağırıyordum. Sesim, kendi kulağımı acıtıyordu.

"Geçmeyecek. Anladın mı? Geçmiyor."

Çok geçmeden odaya Aysel Hanım ve Aral girdi. Arkalarında Aslı, Gülşah Hanım, Azra ve Bora. Hepsi büyüttüğü gözleriyle bana bakıyordu. Sahra ne yapacağını bilemez halde sadece bakıyordu. Aysel Hanım bana yaklaşırken, "Toprak'cığım belki de biraz uyumalısın ha? Ne dersin, uyuyalım mı seninle biraz?" dedi. Hepsi bana acıyarak bakıyordu. Elime ne geçtiyse fırlatmaya başladım.

"Uyuyunca da geçmeyecek, uyandığımda da. Ağladığımda da geçmeyecek. Susup oturduğumda da geçmeyecek. Artık dans ettiğimde bile geçmeyecek."

Geri geri yürüyüp sırtımı duvara yasladım. Ayaklarımda güç bulamayıp yere oturdum. Aral yanımdaydı.

"Geçsin lütfen. Lütfen. Ben... dayanamıyorum. Aral ben mahvoluyorum."

Hiç bir şey demeden başımı göğsüne yasladı. Bir süre sonra kafamı kaldırdığımda Sahra hâlâ aynı şekilde derin derin nefesler alarak duruyordu. Aysel Hanım yatağa oturmuş ağlıyor, Gülşah Hanım da yanında ona bir şeyler söylüyordu. Aslı bana su getirmişti. Aral suyu ağzıma getirdiğinde kafamı olumsuz anlamda iki yana salladım. Anlayışla karşılayıp suyu Aslı'ya geri verdi. Azra kollarını göğsünde kavuşturmuş kapıda dikiliyordu. Bora yoktu. Bu rezilliğe daha fazla dayanamamış olmalıydı. Ağzımdan çıkmasını engelleyemediğim kelimeleri söylerken Aral saçımı okşuyordu.

Bạn đã đọc hết các phần đã được đăng tải.

⏰ Cập nhật Lần cuối: Nov 14, 2014 ⏰

Thêm truyện này vào Thư viện của bạn để nhận thông báo chương mới!

UMUTNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ