MİNE
Yalanlar, ihanetler ve itiraflar. Lisede okuyan bir öğrenci için gayet sıradan sayılabilecek şeylerdi ki normalde ben de bunları sıradan sayabilirdim fakat insanların bu kelimelerin gerçek manasını bilmediğini fark ettim. İnsanlar ne zaman arkadaşlarıyla küsseler bunu bir ihanet, en ufak bir dedikoduyu yalan sayıyor. Hoş, aslında tamamen haksız değiller ama yine de benim yaşadıklarımın gerçekten ihanet olduğundan tamamen eminim. Bunları sadece kendi penceremden bakarak da söylemiyorum.
Bugün hayatımın en kötü günlerinden biri olabilir. Kardeşim olarak bildiğim bir insan okulun itiraf sayfasında tüm sırlarımı ifşa etmişti, üstüne üstlük psikolojik bir problemimle dalga geçmişti. Anksiyete zaten zorlu bir hastalıktı ve artık bunu herkes daha da zorlu bir hale getiriyordu. İnsanlar bana sanki dünyanın en büyük virüsünü taşıyormuşum gibi davranıyorlar.
Normalde her zaman dersleri dinleyen, not alan, hocaların gözünde biraz inek biriydim ama bugün derslerin d sini dinlemedim. Hocalarım da durumun farkında olduklarından bana hiçbir şey demediler hatta yardım bile ettiler.
Öğle arasına girmek üzereydik. Normalde çok sevdiğim ve nasıl bittiğini anlamadığım almanca dersinin son dakikalarıydı. Öğle arasına bir an önce girmek için can atıyorum çünkü kendimi müziğin rahat ve tatlı kollarının arasına atabilir ve en azından kırk beş dakika bile olsa dünyadan biraz soyutlanabilirdim. Müzik benim sığınma yerimdi. Ne zaman sıkılsam ya da üzülsem hemen müziğe koşardım.
Öğle arasının başladığını ima eden zil çaldığında derin düşüncelere dalmış olduğum için irkildim fakat hemen toparlayarak telefonlarımızı koyduğumuz kutudan telefonumu aldım ve hemen kulaklığımı çözmeye başladım. Kulaklıkların nasıl bu denli karıştığını bir türlü anlayamıyorum. Ne kadar düzenli koymaya çalışırsam çalışıyım yine de sanki karışmazsa kıyamet kopacak, dünyayı sular seller basacakmışcasına karışıyordu. Birazcık uğraşın ardından sonunda çözüp müziğime kavuştum.
Karnım zil çalıyordu. İnsanların çoğunda üzgünlük baş gösterdiğinde iştahsızlık başlardı ama bende tam tersi işliyordu. Sanki on yıldır yemek yememişcesine acıkıyordum. Müziği son ses açarak kantine yöneldim.
Merdivenlerden inerken insanlar parmakla beni gösterip fısıldaşıyorlardı. Bakışlarımı hemen yere indirdim çünkü bakmaya devam etsem ağlayabilirdim. Hemen her şeye ağlayan biri değilimdir fakat bunlar fazla geliyordu. Yani tüm okulun senin hakkında konuşması... Gözlerim dolmaya başlamıştı işte. İnsanların önünde ağlamayı hiç mi hiç sevmem çünkü güçsüz bir insan imajı çizdiğini düşünüyorum. Bu yüzden kimsenin farketmemesi için hızlı adımlarla tuvalete gittim.
Aynaya baktığımda kıvırcık kahverengi saçlarım birbirine girmişti. Yeşil gözlerim artık gözyaşlarını taşıyamamış, bir pınar misali akmaya başlamıştı gözyaşlarım. Yanaklarım al al olmuştu. Ağlarken tatlı görünmediğimin farkındaydım. Ama şu an bunu takacak son insan olabilirim.
Elimi ve yüzümü yıkayıp yüzüme sahte bir gülümseme yerleştirdim. Eğer insanlar, benim yaşanan olayları bu denli taktığımı görürlerse bana olan tutumları değişmeyecek yani olay unutulmayacak ve tüm bir yıl boyunca üzerime geleceklerdir.
Bu yüzden her bir adım attığımda yüzümde umursamaz bir kızın takınacağı tipten bir mimik bulunuyordu ama içimde tabiki kimsenin anlayamayacağı düzeyde fırtınalar kopuyordu. Sessiz kalıyordum ama bu bir çığlıktı aslında. Sadece herkesin duyamayacağı türden.
Kantine vardım ve her zamanki gibi tost ve ayran aldım. Mümkün olduğunca kimsenin beni göremeyeceği bir banka oturdum ve müziğim rahatlatıcı sesiyle beraber yemeğimi yemeye başladım.
Teneffüs sesinin çalmasıyla beraber yavaş yavaş insanlar dağılmaya başlamışlardı. Normalde olsa zil çalar çalmaz sanki bir yarış içerisindeymişcesine kapıya ilk ben koşardım fakat bugün insanların teker teker gitmelerini bekledim.
Etrafıma baktığımda artık neredeyse hiç kimse kalmamıştı. İçeri girmeye karar verdim. Tam kapıdan girecekken biri beni ağaçlığın oraya doğru çekti. Arkam dönük olduğu için ilk başta kim olduğunu görememiştim fakat sonra baktığımda Nil'den başka birinin olmadığı farkettim
~Kim varmış buralarda. Aa Mine, yoksa deli Mine mi demeliyim. Ya da biricik platoniği Arda'nın soyadıyla mı seslenmeliyim?
~Çekilir misin, derse geç kalacağım!
~Ay pardon derslerine geç kalma. Dersin kimya ise ekstra geç kalmaman lazım malum dersi çok iyi dinleyip sınavına da son derece dürüstlükle(!) giriyorsun.
~Nil cidden seninle uğraşamam. Ayrıca sen sevgilinin yanına gitsene. Ay özür dilerim unutmuşum, sevgilin seni aldatmıştı :/
~Se- sen bunu nereden olayları yapmadan önce en yakın arkadaşındım.
~Ama sana bunu söylemediğine yemin edebilirim. Cidden nereden öğrendin?
Yüzüme gıcık bir gülümseme yerleştirip hiçbir şey söylemeden oradan ayrıldım. Bu tarz bir hareket hayatta yapmazdım. Hatta birinin hatasına hatayla yaklaşan insanlardan nefret ederim ama ne yalan söyleyeyim bu hoşuma gitti.
Öğle arasından sonraki dersler anlamadığım kadar hızlı geçti. Son dersin bittiğini işaret eden zil çaldığında rahatladım. Apar topar çantamı toplayıp servise koştum. Cama kafamı dayayıp kulağımda müzikle birlikte dışarıyı seyretmeye başladım. Şık giyimli bir adam muhtemelen yeni aldığı gazeteyi okuyarak yürüyordu ve halinden oldukça memnum olduğunu anlamak için insan sarrafı olmaya gerek yoktu. Ama düşününce belki onun da problemleri vardı. Belki karısıyla problem yaşıyordu, belki önemli bir hastalığı vardı.
İnsanları bize kendilerini gösterdikleri kadar tanıyabilirdik. Bize göstermedikleri ise maskenin altında kalan toz tutacak kısımlarıydı.
Eve gelince hemen kendimi duşa attım ve suyun altında dakikalarca ağladım ama çıktığımda rahatlamıştım. Annemlerim eve geldiğini gördüm ve hiçbir şey olmamış, her şey her zaman ki gibiymiş gibi davrandım. Ailece annemin yaptığı leziz yemeği yedik ve ben yorgun olduğumu söyleyip erkenden masadan kalkıp yatağa gittim.
Uyumaya ihtiyacım vardı. Uyanınca sıkıntılarımın azalacağını umdum. Sonuçta en kötü gün geride kalmıştı. Artık her şey daha iyi olacaktı değil mi?
*Selammm. Bu bölüm kısa oldu farkındayım. İlk 4 ya da 5 bölümde karakterleri tanıyacağız daha çok. Olay akışı bundan sonra başlayacak. Oy vermeyi ve yorum yazmayı unutmayın. Sizi seviyorum💕
Medya:Mine
Orjinali
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Maskeler
أدب نسائيİnsanların yüzünde her zaman sahte bir maske vardır. Peki bu maske düşerse ne olur? Bir lisede ansızın olan bir cinayet o anda yakınlarda bulunan herkesi şüpheli durumuna düşürür. Herkesin yüzünde sırlardan oluşan bir maske vardır. Önemli olan bu m...