Medya: Halsey - Gasoline
Yoongi
Yüksek sesli bir kahkaha attı. Ardından elindeki deri kemeri dört defa sırtıma geçirdi. Saatlerdir sırtımda açılan kesiklerle çığlık atıyordum ve boğazım mahvolmuştu.
Kemerin şaklama sesi yüksek sesli inlemelerim arasına karışıyordu. Dengemi kaybedip dizlerim üzerine düştüm. Namjoon bunu umursamayıp sırtımda yeni yaralar açmaya devam etti. Kemer her sırtımla buluştuğunda açılan kesikleri ve o kesiklerden akan sıcak sıvıyı hissedebiliyordum. Sırtım alev alev yanıyordu.
Burnumdan akan kan göz yaşlarıma karışıyor, kırmızı sıvı çeneme ulaşıp yere damlıyordu."Daha ne kadar susacaksın?"
Namjoon bağırdı. Hızlı adımlarla yanıma gelip ensemdeki saçları parmaklarıyla kavradı ve sertçe arkaya doğru çekti. Önüme eğdiğim başım hızla arkaya düşerken dizlerim üzerinde doğruldum. Hareket ettikçe halat, sıkıca bağlanmış bileklerimi kesiyordu. Acıyla tısladım ve gözlerimi kapattım.
"Aç gözlerini."
Namjoon tükürücesine konuştuğunda gözlerimi sımsıkı yumdum. Her bir zerrem, çektiğim acıdan dolayı titriyordu.
"İkiletme beni Min Yoongi!"
Bağırışı boş odada yankılanırken nefesim kesilmişti. Çenemde hissettiğim acıyla gözlerimi açtım.
Namjoon, bir eliyle sıkıca çenemi tutarken diğer elini ise saçlarıma dolamış, sertçe çekiştirmeye devam ediyordu.
Çenemi sertçe yukarı kaldırdı ve yüzünü yüzüme yaklaştırdı."Tek yapman gereken konuşmak, kahrolasıca!"
Kükreyişiyle adeta duvarlar titremişti. İçinden çıkan canavara ilk kez bu kadar yakından şahit olurken, göz bebeklerim titremişti. Nereden geldiğini anlamadığím cesaretle kuru dudaklarım dilimle ıslattıktan sonra çatlayan sesimle fısıldadım.
"Konuşmazsam ne yaparsın?"
Acıyla bağırmak dışında ilk kez ağzımı açmıştım. Birkaç saniye gözlerimin içine baktı. Gittikçe koyulaşan irislerinde barındırdığı deliliği, sadist tarafını, acı ve şehveti, hazzı, akıttığı zehrli kanı ve tüm hücrelerini ele geçirmiş şeytanı görebiliyordum.
Sağ gözü seğirmeye başladığında sikik ağzımı açıp konuştuğum için kendimi lanetlerken, Namjoon kulağıma yaklaştı ve dudaklarını kulağıma değdirerek fısıldadı."Seni öldürmek istemiyorum Yoongi."
Tüm bedenim duyduğum şeyle kaskatı kesilirken yüzümü olabildiğince ifadesiz tutmaya zorladım ve dalga geçercesine gülümseyerek konuştum.
"Aslında beni öldürmeye karar versen de bunu pek de sorun etmem. Biraz hırpalar, sonra da bir yol kenarına atarsın diye düşünüyordum. Seokjin'i, birini öldürecek kadar hastalıklı mı seviyorsun? Seokjin sakladığın şeyleri er geç öğrenecek, Kim Namjoon. Öğrendiği zaman senin yanında, evinde, koynunda bir dakika daha durur mu sanıyorsun gerçekten?"
Dediğim şeylerle kasılan çenesi, bana yaptığım şeyin doğruluğunu sorgulatmıştı. Aniden eline doladığı saçımı ve çenemi bırakıp bedenime yapışmış ıslak gömleğin yakalarına yapıştı ve beni ayağa kaldırdı.
"Kalacak. Sonsuza kadar yanımda kalacak. Bana bir söz verdi Yoongi."
Sert çıkan sesi sonlara doğru kısılırken bağlı bileklerimi esmer tenli adamın boynundan geçirip ensesindeki saçlarla oynamaya başladım.