Last

207 33 33
                                    

"Harry! Geldin." diye bağırdı Liam. Çocukların hepsi beni görünce buzun üstünde kayarak yanıma geldi.

"Hoşgeldin dostum. Patenlerini hazırlamıştık bile." dedi Zayn ve yanında duran iki çift ayakkabıyı gösterdi. Anna'nın patenleride oradaydı. Görmezden gelerek çocuklara bir gülümseme yolladım, evet bunu başarabilmiştim. Beni soğuk biri olarak değil de gülerken hatırlasınlar istiyordum. Çünkü bugün sondu.

"Louis seni aptal kolumu bırak." diyerek söylenen Liam kayarak ondan kaçtı. Niall ve Zayn de uzaklaştıklarında derin bir nefes alıp patenleri giydim. Zihnime akın eden anılarıma birer gülümseme yolladım ve ellerimden tutup beni çekiştiren Anna'ya hayranlıkla baktım. Beni güldürecek kadar kahkaha atıyordu ve onunla kaymam için neredeyse yalvarıyordu.

"Harry."

O'nun sesiydi. Aklımda yine onun sesi dönüyordu ve bu fazlasıyla gerçekti. Yanağımda hissettiğim bir tenin sıcaklığıyla buzda birkaç dakika durdum. Deliriyordum, sonunda oluyordu.

"Bebeğim hadi." diye tekrar seslendi. Anna benimle konuşuyordu. Anna benimle nasıl konuşabilirdi? Bu imkansız. Dizlerimin tutmadığını farkedince yavaşça oturdum ve sırtımı dayadım. Çocuklara bakmak istemiştim ama etrafta kimse yoktu. Beni bırakıp gitmişlerdi. Beni hiçbir zaman bırakmayacaklarına söz vermişlerdi, söz vermişlerdi.

Üstünde oturduğum buza rağmen sıcak hissediyordum. Bu iyi birşey değil mi? Hissetmek.

Anna, meleğim beni almaya mı geldin?

Etrafa birkere daha bakındım. Burada bitiyor muydu yani? Haplar bu kadar çabuk mu etki ediyordu? Ben çocuklarla vedalaşabileceğimi düşünmüştüm. Onlara teşekkür etmeliydim. Yanımda oldukları için ve her seferinde beni uçurumun kenarından tutup çektikleri için.

"Harry."

"Annabeth?" diye seslendim bu sefer. Biliyorum beni almaya geldi.

Artık ayrılık bitti meleğim. Söz verdiğim gibi geldim, senin için. Çünkü yıldızlardan nefret ediyorum. Ben bir yıldız istemiyorum, seninle birlikte bir yıldız olmak istiyorum.


"Harry hadi ama uykucu!" diye bağıran Anna'nın sesiyle sarsılıp gözlerimi açtım. Hızlıca başımı koyduğum sıcak kucağından doğrulduğumda kollarımı bedenine doladım.

"Burdasın. Tanrı aşkına Anna yanımdasın!"

"Gitmemi mi isterdiniz Bay Styles?" dedi kıkırdarken. Yüzüne ulaşabildiğimde özlemle dudaklarını öptüm.

"Hey bir sorun mu var? Uyuyakaldın bende uyandırmak istemedim ama film bitti ve sıkıldım."

"Siktiğimin rüyası nasıl yedi saniye olabilir ki?" diye homurdanıp yanağına ufak bir öpücük kondurdum.

"Neden bahsediyorsun sen bakalım?" dedi ve kaşlarını çattı.

"Hiç meleğim. Hiç." diye geçiştirdim.

Buradaydı, kollarım arasında o mükemmel böğürtlen kokusuyla kollarımdaydı. Lanet filmler, bilinçaltıma işlemeden duramıyor.

Eğer O'nu kaybedersem ne yapardım bilmiyorum...

Ah elbette biliyorum, sonunun nasıl biteceğini hepimiz biliyoruz. Belkide bu işarettir ha? Anna'nın ellerimden kayıp gitmemesi için, ona daha sıkı sarılmam için bir işaret.

"Ah tam bir aptalsın. Christmas Carol'u kendim izlediğime inanamıyorum! Beraber izlemek için almıştık."

"Emin ol o filmi çöpe atacağım bebeğim. Yılbaşı ruhuymuş, hah! " dediğimde gözlerini devirip omuz silkti. Sanki bir yıldır ayrıymışcasına hissettiren bu aptal his yüzünden kollarımı daha sıkı sarıp özlemimi gidermek adına dudaklarına yöneldim. Narin ve sıcak ellerini yüzüme yerleştirdiğinde kapı hızlıca açıldı. Dudaklarımı ayırıp arkama döndüm.

"Hey kendinize bir ev bulun! Burası bekarlar için." diye sızlanan Niall'ı görünce gülümsedim. Arkasından Liam, Zayn ve Louis girince dayanamayıp yanlarına gittim ve grup kucaklaşması için kollarımı açtım. Soru sormadılar, hepsi her zaman yaptıkları ve yapacakları gibi sarıldılar. Ortamıza giren Annabeth kollarını belime doladı.

"Neler oldu?" diye sordu Liam.

"Ah Harry ve duygusallıkları işte. Gösterişçi." diyen Anna'nın başına bir öpücük bıraktım.

"Hadi buz pateni yapmaya gidelim." dedi Zayn.

"Ah harika olur, ama önceki siz beş aptal şuraya oturun bakalım bana vereceğiniz bir hesap var." dedi ve biz koltuğa dizelenip otururken karşımıza dikilip ellerini beline yerleştirdi.

"Bu kimin ve bunun benim odamda ne işi var? Oranın benim odam olduğunu sanıyordum!" deyip elindeki iç çamaşırı gösterdi. Çocuklar kahkaha atarken ben öylece hayranlıkla onu izledim.
Kesinlikle bu kız benden uzakta olmamalıydı. Her zaman yanımda, kollarımda olmalıydı. Bana bunu anlamama izin verdiğin için teşekkür ederim Tanrım. Şimdi onu asla bırakmayacağım. Onun gitmesine izin vermeyeceğim çünkü bir daha o rüyadan uyanamayabilirim.
Çünkü O'nu ilk ben sevdim. Seni ilk ben sevdim Annabeth ve yerin hep benim kollarım olacak...
İkimiz sadece ikimiz.
Ah belki şu dört aptal da yanımızda olabilir.
Mutlu olmayı hak ediyoruz değil mi?

⚫⚫⚫

The End

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 19, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Loved You FirstHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin