Hayatın verdiği yorgunluk, ruhumun verdiği enerjiye baskın geldiği zaman gözlerimi kapatıp kendimi gecenin siyah perdesine teslim ettiğimde, evimin karanlığında acaba nasıl korkunç varlıklar dolaşıyordur? Kara figürleri ile yatağımın başına dikilmiş tarif edilemez yaratıklar, acaba hangi bilinmeyen amaçlarıyla uykumu bana zehir edecek kabuslar görmeme neden oluyordur? Günlük hayatımda onları hiç fark edemeyeceğim, kendilerini benden saklamakta hiçbir güçlük çekmeyecek yabancı varlıkların gerçek olma ihtimali o kadar olasılık dışı mıdır? Çiçekler üzerindeki sınırlı sayıdaki renkleri gören gözlerimin, köpeklerin ilkel ve sıradan havlamalarını işiten kulaklarımın algılayamadığı çok daha korkunç şeylerin dışarıda bir yerde dolaşmadığına ne kadar emin olabiliyorum? Dünyanın benim duyu organlarımın alabileceği kadarı ile sınırlı olduğunu bana düşündürten, beni bu sonuca çıkartan mekanizma ne kadar doğru? Belki de burada asıl irdelemem gereken nokta nasıl bir sonuca ulaştığım değil, nasıl bir sonuca ulaşmak istediğimdir. Belki de az önceki soruları sormak istemiyor, gelecek cevabın istediğim cevap olmamasından tüm varlığımla korkuyorumdur. Ne de olsa bu konuların üzerine gidip, zihnimin üzerinde durmak istemediği kavramları düşünmek yerine, kendimce basit ama huzur verici bir cevap uydurmak daha kolay. Son zamanlarda olanları düşününce kendimi bu soruları sorarken buluyorum. Haftalardır kafamı işgal eden bu düşünceler, yakın bir dostumun gelip benden yardım istemesiyle başlamış olsa da, başına gelen o berbat ve dehşet verici, mide bulandırıcı olaylar ile iyice yoğunlaştı.
Gecenin geç saatlerinde eve döndüğümde, yakın bir dostum kapının önünde oturmuş beni bekliyordu. O soğuk zeminde kapıya yaslanıp saatlerce beklediğini söylediğinde ona bunu yaptıracak neler yaşamış olabileceğini sordum. Anlatacaklarının uzun olduğunu ve herşeyi içeride, güvenli, sıcak bir ortamda söylemek istediğini söyledi. O, söze girerken ben de masaya ikramları koyuyordum fakat gergin olduğu için midesinin çok karışık olduğunu ve yiyecek bir şey istemediğini söyledi, ama sıcak bir içecek iyi gelebilirdi. Hızlıca çay hazırladım ve bir yandan çaylarımızı yudumlayıp ruhumuzu ısıtırken, bir yandan da o, yaşadıklarını anlattı.
"Bütün bunların tam olarak ne zaman başladığını bilmiyorum, her şey çok bulanık. Son zamanlarda unutkan bir insana dönüştüm, sen de biliyorsun. Eşyalarımı koyduğum yerleri, insanların isimlerini, yüzlerini pek hatırlayamıyorum. Tartışma çıktığı zaman öne sürdüğüm savlar yanlış bilgilere dayanıyor, halbuki güvenilir kaynaklardan okuduğuma eminim. Bazen evden dışarı çıkıyorum ve neden dışarı çıktığımı hatırlayamıyorum. Nedensiz, irrasyonel güdüler yüzünden kendimi rastgele yerlerde buluyor, anlamsız kararlar aldığımı öğreniyorum. Sanki aynı anda iki çok benzer hayat yaşıyor gibiyim, ama bu iki hayat birbirinin içine girmiş, sanki evrende bir konumda kalabilmek için birbirlerini yiyorlar ve bunun kurbanı da ben oluyorum. Gittikçe sağlıksızlaşan bu durum karşısında profesyonel yardım almak istediğim için doktorlara, terapistlere gittim. Hiçbir fizyolojik sıkıntım yok, terapiler de bir süre işe yaradı ama gel gör ki durum bir süre sonra yine yaşanmaya başladı. Bir noktada sözde uzman kişilerden aldığım yardımlar işe yaramıyordu, görünür bir sorunumun olmadığını söylüyorlardı. Psikiyatristin verdiği ilaçlar da aslında bir süre beni rahatlattı, ama eninde sonunda tutarsızlıklar, sorunlar yine kendini göstermeye başladı. Bu çelişkiler çok net bir şekilde hayatımı yaşamama engel oluyordu. Ben de artık başka çözümler aramaya başladım.
Araştırmalarımı internetten devam ettirdiğimde benzer şeyler yaşayan bir grubun varlığını keşfettim. Bu gruba katılıp, durumum hakkımda bilgi almam oldukça zor oldu, grubun üyeleri çoğunlukla paranoyaktı. Konuşabildiğim birkaç kişiden aldığım bilgilere göre onlar da aynı şeyleri yaşıyorlardı, fakat bazıları kendilerini dünyaya tamamen kapatmışlardı. Grup ile iletişimde kaldığım süre boyunca da başıma gelen olaylar aynı şekilde devam etti, ama en azından benimle beraber bunları yaşayan, bu olayların varlığını inkar etmeyen başkaları da vardı. Yalnız olmadığımı bilmek rahatlatıcı bir duyguydu. Yine de durum iyiye gitmedi, gruptaki üyelerle olan iletişimim bir bir kesildi, sanki gerçekten de dünya üzerinden yok oldular. Son kalan üyelerle olan iletişimimiz ise çok tuhaflaştı. Benden şüphe duymaya, amaçlarımı, arzularımı sorgulamaya başladılar. Sokakta onları takip ettiğimi, onların hayatlarına müdahale etmek üzere görevlendirilen bir casus olduğumu düşünüyorlardı. Ne kadar anlatsamda bunların sadece sanrılardan ibaret olduğunu açıklayamadım, akıl sağlıklarının gayet yerinde olduğunu, ne gördüklerini bildiklerini söylediler, halbuki benim yüzümü bir kez bile görmemişlerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saklı Varlıklar
TerrorTuhaf şeyler yaşamış bir dostuna yardım eden birisinin öyküsü.