Gökyüzünün maviliği yerini daraltıcı, dramatik bir hava oluşturan grimtrak renge bırakmıştı. Park Jimin'in gittiği günden beri hava böyleydi. Park Jimin giderken maviyi de götürmüştü adeta.
Cesedi ertesi gün bulunmuştu. Hiç kimse yakılmasını istememişti. Kimse minik bedene kıyamamıştı. Şimdi cesedi tabutunda, yüzü açık vaziyetteydi.
Törenden önce en yakını Kim Taehyung'a, cesede makyaj yapılmasını isteyip istemediği soruldu. "Hayır." dedi. "O her haliyle güzel, her haliyle en güzeli." Şimdiyse cenaze töreni daha başlamamış, salon boştu. Sadece Taehyung ve Jimin'in tabuttaki, soğuk bedeni vardı.
Taehyung ne kadar uğraşsa da göz yaşlarını tutamadı. Tabutun yakınına gidip iyice süzdü onu. Dolgun, kırmızı dudakları şimdi mora çalıyordu. Beyaz teni artık soluk ve kireç gibiydi. Sarı dağınık saçları onu daha solgun göstermişti. O hâli bile çok güzel geliyordu yakışıklı gence.
Elini soğuk yanaklara götürdü. "Üşümüşsün." dedi burukça gülümseyerek. Gözyaşlarını elinin tersi ile sildi.
O sırada içeri bir başkası girdi. Salona giren kişi yavaşça Taehyung'la Jimin'in yanına geldi. Durdu, titrek bir nefes verdi. Taehyung geleni gördüğünde hızlıca salonu terk etti. Yoksa kendisine engel olamayıp ona saldıracaktı. Jimin'in buna şahit olmasını istemezdi.
Salondan çıkan Taehyung'un ardından tuttuğu göz yaşlarını saldı Jeongguk. Tereddütle ellerini sarı saçlara attı. Okşayarak konuşmaya başladı.
"Ben geldim sevgilim. Ben geldim Chim'im. Haydi, aç gözlerini de evimize gidelim." Cevap gelmeyeceğini çok iyi biliyordu. Yine de bekledi. Dolgun dudaklarını aralayıp eskisi gibi şakımasını istedi.
"Haydi, seni bekliyorum birtanem."
Cevap bir türlü gelmiyordu. Gözleri de aralanmıyordu.
"Özür dilerim Jimin. Çok özür dilerim. Sadece... Sadece istedim. Ben, bilmiyorum. Neden istedim. Ama sana yemin ederim ona âşık olmadım! Hiç olmadım. Sana âşıktım. Hâlâ da sana âşığım. Zaten o gün, o bara gitme sebebim ondan ayrılmaktı. Sen gittikten sonra içeri girip ondan ayrıldım. Sonra her yerde seni aradım. Bulamadım bir türlü seni. Kurtaramadım seni sevgilim. Yaşatamadım seni bebeğim..."
Derin nefes alıp devam etti.
"Her şeyi anlattım sana. Şimdi affet beni. Aç gözlerini, sevimli sevimli bak bana. Meleksi sesinle 'seni seviyorum' de bana. Öp beni yine. Dokun bana. Minik ellerin gezinsin yine suratımda."
Ne derse desin cevap yoktu. Bu ağlamasını daha da şiddetlendirdi. Artık omuzları sarsılıyordu.
"Sen ölmüş olamazsın Jimin. Sana her şeyi yakıştırırım, bilirsin. Ölüm yakışmadı ama sevgilim. Sana sadece ölüm yakışmadı."
Saçlarındaki ellerini bu sefer yüzünde gezdirmeye başladı meleğinin.
"Bakmaya doyamadığım gülüşünü benim yüzümden mi soldurdun? Her şey benim yüzümden mi?"
Gözyaşlarından birisi Jimin'in tam gözünün altına düştü. Sanki o da ağlıyordu sevgilisiyle birlikte.
Jeongguk hemen Jimin'in gözünün altına düşen yaşı sildi.
"Ağlama sevgilim. Sen ağlamayı hak eden son kişi bile değilsin."
Ardından soğuk dudaklara kendi sıcak dudaklarını değdirdi. Uzun bir öpücük bıraktı.
![](https://img.wattpad.com/cover/188546637-288-k260074.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Because Of You | KookMin
Fanfic"Her gece beni kollarında uyuttuktan sonra o adama gidiyor, şafak sökerken bana dönüyordun. En çok canımı yakan neydi biliyor musun? Her bana geri geldiğinde o adam gibi kokuyordun."