Jonas kendini tamam hissettiğinde kadının sanki onun korumasıymış gibi yanında dolaşmasını takmadan kapıdan çıkarak koridorda yürümeye başladı. Yürürken aynı zamanda etrafı inceliyordu. Koridor mavi lambalarla ve loş bir ışıkla aydınlanmış pencereler olabildiğince örtülmüştü. Koridorun karşısında bir adam Jonası bekliyordu. Jonasın görebildiği kadarıyla adamın iri bir cüssesi vardı. Adama yaklaştıkça yüz ifadesi belli olmaya başladı. Yüzünde bir kararsızlık vardı ve şüphesiz ki dertli bir konu düşünüyordu çünkü yüzünü buruşturmuş üzgün üzgün havaya bakıyordu. Kadın adamın yanına gelince adam "Günaydın Dr. Gracer." dedi. "Bu da bizim yeni üyemiz olmalı o zaman ha? Peki yanındaki adam nerede?"
-"O hala uy-"
"Mr. Brown'dan mı bahsediyorsunuz?" diyerek Jonas konuşmanın ortasına atlayıverdi.
Dr. Gracer biraz sinirlenmiş gözüküyordu ancak yanındaki adam hiç birşey olmamış gibi konuşmaya devam ediyordu (ki bu da Jonas'ı sinir etti.). Onların konuşmasını dinledi. Dr. Gracer bu adamla onu bırakıp koridorun diğer tarafına yöneldi. Adam Jonas'a doğru bakarak "Selam yeni çocuk. Olanları Dr. Gracer umarım anlatmıştır." dedi Jonas'ta "Evet anlattı ancak hala cevaplanmayan sorularım var." dedi. Jonas ile adam bir süre konuştular. Konuşmaları bittiğinde adam ona yürümesini işaret etti. Jonas'ın kanı iyice kaynamıştı adama. Adama ismini sordu. Adam "İsmim Gregor Flemender." dedi. Jonas bir yer doğru yürümeye başladıklarını fark etti. Onlar yürüdükçe koridora artık kızıl bir ışıkla ve seslerle dolmaya başladı. Karşıda bir oda göründü. Odanın kapısı demirdendi ve etrafı demir levhalarla sabitlenmişti. Odaya yaklaştıkça sesler artıyor sanki bir boks turnuvasındaymış gibi yumruk ve acı sesleri geliyordu. Tam o sırada Mr. Flemender "Burası dövüş odası senin gibi ne olduğunu bilmeyen gençlere kendilerini korumaları için eğitim veriyoruz." dedi. Odanın kapısına varmışlardı. Kapı göçüklerle doluydu ancak hala kullanışlıydı. Mr. Flemender kapıyı açtı ve Jonas ile birlikte içeri girdiler. Mr. Flemender onu bir dövüş sanatları hocasına yönlendirdi. Adam onları görünce yüzüne güzel bir tebessüm yerleştirerek "Merhaba Gregor bu yanındaki çocuğu şu kızın karşısına götürebilirsin." dedi. Jonas tam pek dövüş bilmediğini söyleyecekti ki Gregor Flemender onu kızın yanına götürdü. Kız onu gördüğünde hiç tepki vermedi ve onu görmezden geldi. Mr. Flemender Jonas'ı kızın karşısına geçirip yanından ayrıldı. Kızın saçları bukleler halinde vücuduna dökülüyordu. Aralarında bir süre sessizlik oldu taa ki Jonas "Selam ben Jonas." diye kıza elini uzatana dek. Kız ilk başta görmezden geldi ama Jonas elini indirmeyince kızda "Bende Ruby." dedi. Bir süre sonra dövüş sanatları hocası geldi ve ortalık sessizliğe gömüldü. Dövüş hocası "Artık alıştırma bitti. Gerçek dövüşün zamanı. Düdüğü çaldığımda karşınızdakilerle dövüşmeye başlayacaksınız." dedi. Birkaç dakikalık sessizliği düdüğün sesi bir bıçak gibi yarıp geçti ve dövüş başladı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gün Işığı
Science FictionBilinmedik bir nedenden ötürü güneş ışınları artık ölümcül ve birkez güneş ışığına deyersen ölürsün...