1

11 1 0
                                    

Akşam saatlerinde Jonas ile Mr. Brown birer fener gibi parıldayan yıldızların altından hızla geçen arabaların sesleri ve dalgalı denizin sesleri arasında bir köprüde yürüyorlardı. "Mr. Brown neden bensiz başlamadınız?" dedi Jonas. Bu düşünce adeta beyninin heryerini kaplamıştı. "Sende grubumuzun bir parçasısın ve grubun bir parçası olmadan bir işe başlanmaz." dedi Mr. Brown sırıtarak ancak Jonasın aklına bu seferde başka bir soru takılmıştı, sormak istiyordu ancak soramıyordu. Kendini nedense çekingen hissederek "Labaratuardaki şey çok önemli ve çok tehlikeli eğer bensiz başlasaydınız şu anda dünyanın buluşunu yapmış olabilirdiniz.
" Evet olabilirdik ama bu işe senin büyük katkın var. O yüzden sen olmadan bu işe başlayamazdım. "dedi Mr. Brown. Tam o sırada gökyüzünde çok büyük bir aydınlanma oldu. Sanki yeryüzüne biri kocaman bir fener tutmuş gibiydi, heryer ışıkla doluydu. Birkaç saniye sonra kulakları sağır edecek hatta patlatabilecek bir gürültü duyuldu. Bazı insanlar yere dizüstü çöküp kulaklarını kapadılar ancak Jonas ve Mr. Brown bu sesten hiç etkilenmedi. İkiside şaşkın şaşkın etrafa baktılar. Onlar dışında herkes kulaklarını kapamış bazılarının kulaklarından kan gelmişti... Bu sesden birkaç dakika sonra kocaman bir toprak dalgası köprüye hücum etti. Çoğu kişi koşmaya başladı ancak ses geldiğinde kulakları kanayanlar hep yerde kalmıştı. Mr. Brown dikkatini toplayarak toprak dalgasına baktı ve Jonasın elinden tutup çılgın bir deniz misali çalkalanan köprüde koşmaya başladı. İkiside vargücüyle koşuyor ancak arkalarında dağ gibi yükselen topraktan dalga her an onlara biraz daha yaklaşıyordu. Yetişemeyeceklerini anladıklarında daha pek geç değildi ama yine de dalga onlara olan mesafenin yarısını gitmişti. Jonas koşmaya devam eden Mr. Brown'un kolunu kavrayıp köprüden denize atladı...

Gün IşığıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin