2📻

185 23 12
                                    

Sabah motorunun aynasında sabunu ile olduğu tıraş yüzünden motorunun rüzgarında yanakları yanıyor, tıraş losyonu kampa çıkarken almanız gereken on şey listesinde yer almıyordu, yirmi şey listesinde de yeri yoktu. Ama yanakları gerçekten acıyordu. Evde tıraş olabilirdi fakat yeni başlangıca sağlam adımlar diye tutturmuş olan özverisi yüzünden şimdi acı çekiyordu. Evine bir an evvel varmak için sabırsızlanırken beklediği her kırmızı ışık saatler sürüyordu sanki. Baekhyun'un hâlâ telefonlarına bakmıyor oluşu onu ayrıca huzursuz ediyordu. Terhisini ona defalarca gün ve saat olarak bildirdiğinden adı gibi emindi. Ama adam ne terhisine gelmiş ne de ısrarlı aramalarına yanıt vermişti. Sosyal hesapları da artık olmadığından ona ulaşamıyordu. Nerede olduğundan Minseok ve Tao'nun da haberi yoktu ya da yokmuş gibi davranıyorlardı. Her şey KyungSoo için dayanılmaz şüpheli bir hal almıştı. Yine de anahtarını nerede bulacağından emindi, neyseki..

Evinin olduğu sokağa girdiğinde motoru, gergin ve çarpık çurpuk atan kalbinden daha çok gürültü çıkarıyordu kulaklarında. Markette durarak birkaç ihtiyacını şimdiden alıp dışarı çıkmak zorunda kalmamak için acil listesini hızlıca zihninde aldı verdi. Sonunda iki koca poşeti motorunun şurasına burasına asmak zorunda kaldı. Evinin birkaç metre ötede olmasına şükrediyordu.

Ve kalan birkaç metreyi de tükettiğinde motorunu garaja soktu. Minhwa Bey'in yakışıklı fordu hala yerindeydi, araba hâlâ çok kıyaktı yaşına rağmen. O yaşa geldiğinde bu araba kadar havalı olabilmeyi umuyor hatta kıskanıyordu içten içe.

Ona bir selam vermeyi ihmal etmeyerek evine yol aldı. Merdivenleri hızla çıktı. Askerden sonra bu beş katı çıkmak çok hafif bir idman gibiydi. Vücudunun kazandığı çeviklikle hem gururlandı hem övündü. Birkaç kıvrımı bile vardı. Bu tişörtün altında neler saklıydı heyy aman..

Kendi kendine gülerken kapının tokmağında asılı duran Kadifeyi yokladı. Küçük penguen peluşun cepleri boştu. KyungSoo'nun aklı da bir an boşaldı. Bir ihtimal dedi ve zile bastı, kaç kez, kapıyı çaldı. Duaları küfürlerine karışıyor ve Baekhyun'a yapacaklarından kendi bile korkuyordu fakat askerliğini henüz yapmışken hapse girmekten.

Yılın bu aylarında karşı komşusu Park ailesi yazlıklarına göçüp gitmiş olurdu. Alt komşu ile zaten husumetlerdi, iki yılda bir şeylerin değişmiş olması ihtimali Baekhyun'un telefonunu açmasından daha yüksek değildi.

Çilingir çağırmayı akıl edebildi kamp çantasına yaslanmış otururken. Durduk yere çıkan masrafı bir şekilde Baekhyun'dan çıkarmanın da planlarını yapıyordu. Çilingir numarası soruştururken Mürekkep'in sesi yankılandı apartmanda. KyungSoo yerinden sıçradı ve trabzanlardan aşağıya baktı. Köpeciğinin sesi hayli neşeli geliyordu ve özlemden midir kurtuluşuna ihtimalinden mi gözleri dolu dolu oldu.

"Seni yedim Baek!" diye kapı önünde volta atarken merdivende yükselen uzun boy kesinlikle Baekhyun'a ait değildi. Bir LA şapkasının altında kalan yüzü şapır şapur yalayan köpeği sürtük gibi göründü gözüne, yüzü de öyle buruştu.

Mürekkep onu görür görmez yabancının kucağından atladığı gibi bacaklarına dolandı. KyungSoo şaşkınlığına rağmen özlem ve şefkatle kara boncuk köpeciğini kucaklayıp omuzlarına aldı. Köpek ağlar gibi uğuldadı ve KyungSoo "ben de seni özledim oğlum ama artık hasret bitti." dedi.

Yabancı onları izlerken kapıyı da araladığında KyungSoo'nun sen hayırdır bakışları yabancının davetini geçemedi.

"Evine hoş geldin KyungSoo."

Adamın yumuşak sesi KyungSoo'yu yumuşatmaya yetmedi, kibarlığı da küstahçaydı. Kimin evine kimi buyur ediyordu ki!

"Çok acil bir açıklamaya ihtiyacım var! Hem de çok acil!"

Işıklar gözlerinden düşse bileHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin