(Başlamak için bir sona ihtiyacım var)
-genç kız yolun ortasında baygın bir şekilde yatıyordu. kimse yoktu, kullanılmayan bir yoldu anlaşılan.-
TAEHYUNG DAN
Uçaktan inmemize 10 dakika felan kalmıştı. bu gibi uzun yolculuklara pek alışkın olduğum söylenemezdi.
midem bulansada kendimi tutmalıydım. yanımdaki kız yani chaeyoung şarkı dinliyordu ve kulaklığından ses azıcıkta olsa duyuluyordu.
lisa'nın en sevdiği şarkıydı bu şarkı.
birden gözlerimi yumarak aklımdakileri yok etmeye çalıştım. onu düşünmeyecektim, benim yeni bir başlangıca ihtiyacım vardı, tıpkı bir sonum olmadığı gibi...
"iyi misin?" chaeyoung kulaklığının birini çıkarmış bana bakıyordu
"evet, neden sordun?"
"gözlerini sımsıkı kapatmışsın ve elinle başını ovalıyorsun da".
"biraz uçak tutuyor, o yüzdendir" diye geçiştirdim.
derken kalbime bir şey oldu. hızlı atmaya başladı. gerçekten çok hızlı atıyordu ve bu hız acıtıyordu.
nefesim daralmaya başlamıştı, kötü hissediyordum. daha önce bu hiç olmamıştı, neden bugün olmuştu, bilmiyorum ama içimi kötü bir his kaplıyordu...
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
taehyung, türkiye'deki evine gelmişti. ve ev gerçekten güzeldi. şuan jungkook ile birlikte oturma odasında oturuyor, konuşuyorlardı.
"gerçekten, gerçekten bir daha kore'ye dönmeyecekmisin"diyen jungkook'a karşılık olarak
"düşünmüyorum" diye cevap verdi
"peki lisa ne olacak? biliyorsun hastalığı var"dedi jungkook.
taehyung birden yudumladığı kahvesi boğazına kaldı. anlaşılan bu durumu daha önce düşünmemişti.
"benim gidişim ona zarar vermez" diye inandırmaya kendini inandırmaya çalıştırdı.
"onun hastalığı sevdiklerinin yanından gidişiyle olmuyor mu? yalnız kalmaktan korkmuyor mu?" diye tekrar konuştu jungkook.
"benim onunla kan bağım yok" kendi bile inanmaıştı dediğine
"taehyung hadi ama" dedi ve nefes aldı "biliyorsun lisa'nın ailesi gerçek ailesi değillerdi.onlarlada kan bağı yok"jungkook, taehyung'un üzerine geliyordu sanki
"hayır jungkook, benim onun hastalanmasına sebep olacak kadar bir bağım yok"diye cevapladı. ama geçmişe gitse lisa ile yaşadıklarını kimse ile yaşammıştı. o onun için özeldi.
"sen bilirsin ben gidiyorum, bu arada evde tek kalmayacaksın jimin ev arkadaşın olacak" diye ayaklandı jungkook.
"jimin kim?" diye yerinden bir hışımla kalktı
"unutmuş olamazsın değil mi! hadi ama taehyung" taehyung kafası karışmış bir şekilde düşünürken
"çocukluk arkadaşımız" dedi jungkook ve kapıyı kapatıp gitti. taehyung jimin'i hatırlamak için elinden geleni yapıyordu ama hatırlamıyordu.
daha sonra o gelene kadar meşgul olmak için bir şeyler yapması gerektiğini anladı ve odasına çıktı.
jisoo'dan
kızlarla bugün bulaşacaktım ve uçak seyhatimin sonuna gelmiş bulunmaktaydım.
baya heyecanlıydım çünkü lisanın yarın doğum günüydü.sonunda onun doğum gününde yanında olacaktım.
her zaman bir aksilik oluyordu ve onun doğum gününde yanında olamıyordum. ama yarın yanında olacaktım. ve bunun için gerçekten heyecanlıydım.
havalimanın da bekleyen taksilerden bir tanesine bindim.
yol boyunca canımın sıkılacağını hissedince kulaklığımı ve telefonumu çıkarıp şarkı dinlemeye başladım.
yaklaşık yarım saat geçtikten sonra lisanın ve jennie'nin evinin o taraflara yaklaştığımızı gördüm.
bu sokakları özlemiştim, bir sürü anılarımız vardı.
bir ara lisa ve jennie ile birlikte evden kaçmıştık, ailemizden habersiz. o gün gerçekten hangi akılı yaşıyorsak.
daha sonra çamur savaşı yaptığımızı hatırlıyorum. o gün sanki çamur savaşı yetmemiş gibi jennie'nin annesinin elbisesini kesip kendi boyumuzda yaptıklarımızı.
çocukluk anılarımı hatırlayınca gülmemek için kendimi zor tuttum. gözlerim yaşarmıştı, çünkü küçükken gerçekten çok eğleniyorduk. şimdi ise hepimiz ayrı yerlerde oluşumuz can sıkıcıydı...
pencereden dışarı bakmaya devam ettim.
burayı hatırlıyordum. taehyung'un eviydi. acaba hala burada mı yaşıyordu?.
lisa ile araları nasıldı merak içindeydim. tabi hepsini gidince öğrenecektim.
pencereden dışarı baktığımda yerde yatan birini gördüm taksiyi durdurmasını rica ettiken sonra hemen yanına koştum. duruşuna bakarsak baygın gibiydi.
saçları yüzünü kapattığı için yüzünü görememiştim. yüzüne bakmak yerine hemen ambulansı aradım. durumu ciddi olabilirdi, yerinden kıpırdatmam gerektiğini düşündüm.
ambulans 15 dakika içerisinde gelince bende oradan ayrıldım. taksi parasını verdikten sonra kalan son yolu kendim, tek başıma yürümeye kararı vermiştim.bavulumla birlikte bu biraz zor olacaktı ama temiz hava almak güzel olabilirdi.
LALİSA MANOBAN
I want to be myself. I can't live on your borders.
(kendim olmak istiyorum senin sınırlarında yaşayamam)
"""""""
KİM TAEHYUNG
we have an end like every story.
(her hikaye gibi bir sonumuz var)
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
♥️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I WİLL LİE TO YOU
FanficSAYFA 99 Beni dinleme çünkü ben sana hep yalan söylüyor olacağım. Ama şunu bilki seni hep seviyor olacağım, ayrı katlarda olsak bile ayrı mevsimleri yaşasak bile seni seviyor olacağım. Beni asla unutma...