Chaeyoung büyük bir gülümsemeyle okuduğu kitaptaki cümlenin altını çizerken Lucas suratını buruşturdu. "Kim ders arasında kitap okur ki? Hem de yemek yerken?" Chaeyoung gözlerini devirip cevap vermeye hazırlanıyordu ki beni dürtüp ona bakmam için uğraştı. "Lisa sana bakıyor." Duymazlıktan gelip yemeğimi yemeye devam ettim. "Jennie, sana diyorum." Dirseğimi masaya koyup çenemi elime yasladım. "Bakabilir Chaeyoung, anlımda 'bana bakmayın' falan mı yazıyor?" Chaeyoung derin bir nefes alıp sessizce konuşmaya başladı. "Bırak şu bad girl tavırlarını. Üçümüz de ondan deli gibi hoşlandığını biliyoruz." Bad girl derken tırnak işareti yapıp gözlerini devirmişti. Lucas kafasını sallayıp ağzını peçeteyle sildi. "Gerçekten Jen, harika bir çift olabilirsiniz."
"Ne yapmamı istiyorsunuz ki?"
"Git konuş onunla."
"Hayır."
"Neden?"
"Çünkü o fazla popüler ve hakkında iyi şeyler duymadım."
"Sen de fazla popülersin ve eminim o da senin hakkında iyi şeyler duymamıştır." Chaeyoung kahkaha atıp Lucas ile yumruk tokuşturdu. Gözlerimi devirip yemeğimle oynamaya başladım. Evet, Lisa'ya karşı bir süredir bir şeyler hissediyordum ama buna aşk falan denmezdi. Fazlasıyla çekici olduğu için basit bir hoşlantı olarak adlandırıyordum duygularımı ama arkadaşlarım asla kabul etmiyorlardı. Belki onu gördüğümde heyecanlanıyor, dudaklarından öpmek ve o sevimli kahkülleriyle oynamak falan istiyordum ama aşık değildim, olmamalıydım. Odaklanmam gereken bir kariyerim vardı. Aşkı ikinci, hatta sonuncu sıraya bile koyabilirdim.
"Hey Jennie, gidip konuşman gerektiğini falan söylüyorduk ya, gerek kalmadı." Chaeyoung gülümseyerek konuşurken daldığım için ne dediğini anlamamıştım. "Ne?"
"Lisa diyorum, buraya geliyor."
Kafamı kaldırıp karşıya baktığımda Lisa'nın ufak bir tebessümle masamıza geldiğini gördüm. Heyecan tüm vücudumu ele geçirmeye başlamıştı ve kafe küçük olduğu için birkaç adımda yanımıza varmıştı. "Merhaba." Kısa bir şekilde Chaeyoung ve Lucas'a gülümseyip tekrar bana baktı. "Merhaba?" Dudaklarını yalayıp bileğini ovalamaya başladı. "Bana bir iyilik yapar mısın?" Arkadaşlarım heyecanla bizi dinlerken gülmemek benim için fazlasıyla zordu. Kaşlarımı kaldırıp devam etmesini bekledim. "Agh, matematik çalışmam gerekli ve Jackson berbat bir öğretmen." Sıkıntıyla inleyip devam etti. "Mühendislik okuduğunu biliyorum ve uhm... Yardımcı olabilir misin diye soracaktım."
"Sen hukuk okumuyor musun?" Bölümünü bilmeme şaşırmıştı ama kıkırdayıp kafasını salladı. Kıkırdayışını duyunca kalbimin eridiğine yemin edebilirdim. "Aslında ilk sene zorunlu olarak gördük." Omuz silkip gülümsemeye devam etti. "Sayılarla aram cidden hiç iyi değil." Büyük gözleri ışıl ışıl parlarken hayır demek fazlasıyla zordu. Dudaklarını yalayınca istemsizce bakışlarım dudaklarına kaymıştı. Boğazını temizleyince kafamı sallayıp gülümsedim. "Bu gün başka dersim yok. Yani bu gün başlayabiliriz. Sanırım?" Hızlıca ellerini çırpıp gülümsemesini büyülttü. "20 dakika sonra son dersime gireceğim. Kütüphanede buluşabiliriz istersen." Kafamı sallayıp hafifçe kıkırdadım. "Pekala, görüşürüz o halde." Sevimlice el sallayıp uzaklaşmaya başladı ve ben bayılmadığım için kendimle gurur duyuyordum.
"Az önce çocuk gibi sevinen Lalisa Manoban mıydı yoksa bu gözlükler beni kör mü yaptı?" Lucas şaşkınlıkla gözlüklerini çıkartıp incelemeye başladı. Sadece gülümsemekle yetinip Lisa'nın oturduğu masaya baktım. Gülümseyerek Joy ve Jackson'a bir şeyler anlatıyordu. Onu mutlu görmek hoşuma gitmişti çünkü ne zaman Lisa'ya baksam ya sert bakışlarıyla insanları süzüyordu ya da genel olarak mutsuzdu. Chaeyoung saatine bakıp ayağa kalktı. "Dersim başlamak üzere, gitmeliyim." Çantasını ve defterlerini aldıktan sonra gülümseyerek bana döndü. Neyin geleceğini tahmin edebiliyordum. "Kendini ağırdan sat, birden kollarına atlama." Lucas kahkaha atınca gözlerimi devirip gitmesi için kıçına vurdum. Gülümseyip Lucas'ı öptü ve yürümeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mutual | Jenlisa.
Fanfiction"Kötü kızlar, iyi kızların fark edilmesi için vardır Jennie." Kendinden emin bir şekilde, göz kontağımızı kesmeden karşımda durduğunda yutkundum. Gerildiğimi anladığı an yan şekilde sırıtıp kulağıma doğru eğildi. "Doğru söyle. Fark edilmek hoşuna gi...