Eve geldiğimden beri aptal gibi sırıtıyordum. Sebebi çok açıktı aslında sadece bunca zamandır bastırdığım duygularım gün yüzüne çıkıyordu ve tahmin ettiğimin aksine çok güzel hissediyordum. Belki son 1 haftadır doğru düzgün ders çalışmamış olabilirdim ama mutluydum ve bunun kariyerimden daha önemli olduğunun sonunda farkına varmıştım. Lisa'yı gördüğüm ilk an hissettiğim şeylerden emin olamamıştım çünkü yılların 'düz'ü Jennie Kim, bir kadına kalbini kaptırıyordu. Ayrıca ailemin ne düşüneceğinden de emin değildim. Köklü bir aileden geliyorduk ve böyle şeyler pek kabul görülmüyordu. Yine de önce Jisoo'ya söylemiştim, olası bir durumda beni koruyup kollayacak birine ihtiyacım olabilirdi.
Sırt çantamın içine örtüyü de koyduktan sonra fermuarını kapatıp memnuniyetle gülümsedim. Lisa'yı yanlışlıkla keşfettiğim bir yere götürecektim. Yalnız kalmak istediğimde giderdim oraya. Belki kargaşa içerisinde yaşamıyordum ya da çok büyük problemlerim yoktu. Yine de yalnız kalmak istediğim zamanlar oluyordu. Ceketimi giymek için dolabımı açtığımda bitki çayı aklıma geldiği için gülümsemem kocaman olmuştu. "Yeni nesil partiler böyle oluyor demek ki." Arkamdan gelen sesle sıçrayıp elimi kalbime koydum. "Üzgünüm, korkutmak istememiştim." Jisoo omzuma sarılıp kıkırdayınca kafamı sallayıp güldüm. "Geldiğini görmedim."
"Evet, sırıtmakla meşguldün." Gözlerimi devirdiğimde ellerini çırpıp yüzümü işaret etti. "Şu haline bak. Ne oldu sana böyle?" Kıkırdaması kahkahaya dönerken elini ittirip ceketimi giydim. "Bir şey olduğu yok. Lisa ile seni götürdüğüm yere gideceğiz." Bir elini kalbine koyup diğeriyle sahte gözyaşını sildi. "Beni aldattığına inanamıyorum." Kahkaha attığımda çantamı alıp aşağıya doğru yürümeye başladı. "Bizimkiler nerede? Kaç gündür görmüyorum." Jisoo omuz silkip merdivenleri inmeye devam etti. "Beni rahatsız etmedikleri sürece çok umurumda değil." Kapıya doğru geldiğimizde Jisoo birden durup ona çarpmama sebep oldu. "Senin yerine partiye gitsem, sorun olur mu?" Çantamı sırtıma taktığımda ellerini çenesinin altına birleştirip sevimli suratıyla bakmaya başladı. "Ne zaman düzenli bir ilişkin olacak senin?" Gözlerimi devirdiğimde alkışlayıp zıplamaya başladı. "Önce Irene'i arayacağım sonra da Lucas'ı." Yukarıya doğru tekrar koşmaya başladığında kahkaha atıp ayakkabılarımı giymeye başladım. "Hey, telefonunu açık tut ve beni habersiz bırakma."
***
Lisa'nın kapısını çalıp beklemeye başladım. Israrla numarasını almıyordum, o da beni aramıyor veya mesaj atmıyordu. Eleanor kapıyı açıp içtenlikle gülümsedi. "Jennie! Hoş geldin tatlım, içeri gel lütfen." Girmem için kenara kaydığında Lisa annesinin sırtına dokunup gülümsedi. "Gitmezsek geç kalacağız, değil mi Jennie?" Kaşlarını kaldırıp gözlerini kocaman açtığında sırıtıp kafamı salladım. Eleanor gözlerini kısıp ikimize baktığında sevimlice gülümseyip omuz silktim. "Görüşürüz anne, telefonum açık olacak, geç kalmam." Hızlıca arabama doğru yürüyünce kıkırdayıp peşinden yürümeye başladım. Annesinin bir şeyler mırıldandığını duymuştum ama umursamadım. Eleanor'un söylediklerinden daha önemli şeyler bekliyordu.
"İçeri davet etmediğim için üzgünüm ama annem çok konuşur, buna hazır olduğunu düşünmüyorum."
"Halbuki ne kadar meşhur olduğumu öğrenmek isterdim."
Tepeye geldiğimizde ceketimi giyip arabadan indim. Şehrin kirli havasında rağmen burası oldukça temizdi ve gerçekten buraya geldiğimde deli gibi rahat hissediyordum. Güneş batmak üzereydi ve kızıllığı ufuk çizgisinde fırçayla dağıtılmış gibi özensiz ama bir o kadar da kusursuzdu. Aslında böyle anları sevmezdim, içimde gereksiz bir burukluk oluştururdu. Derin bir nefes alıp arabadan sandalyeleri çıkarttım. Lisa şaşkınlıkla ne yaptığıma bakarken sandalyenin birini ona uzattım. "Buraya çok sık geliyor olmalısın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mutual | Jenlisa.
Fanfiction"Kötü kızlar, iyi kızların fark edilmesi için vardır Jennie." Kendinden emin bir şekilde, göz kontağımızı kesmeden karşımda durduğunda yutkundum. Gerildiğimi anladığı an yan şekilde sırıtıp kulağıma doğru eğildi. "Doğru söyle. Fark edilmek hoşuna gi...