Multimedya; Ahsen Sönmez
Başlamadan önce buraya tarih bırakabilirsiniz.
...
Hiç vazgeçmek zorunda kaldın mı?
Hiç bir insanı unutmak , bir insandan vazgeçmek , bir insanı hayatından sonsuza dek çıkarmak zorunda kaldın mı mesela?
Hani ölmüș gibi elini uzatsan elini tutamayacağını bilmek , heran kapıdan içeri gülümseyerek girecegini bekleyip ama aslında hiç gelmeyecegini bilmek gibi...
Ne zor değil mi ölmediğini bilmek,ama ölmüș gibi ulaşılmaz olması. Sen hala onu severken acısını bu kadar yașamak özlemek , etini kemiğini yakarcasına özlemek çok kötü değil mi? Bu kadar özleyip onu görememek , dokunamamak , işitememek ne kadar tuhaf değil mi?
Umutsuz bir arayıștır o , kalabalık caddelerden geçen binlerce yüze bakmak birkez daha onu görebilmek , belki biraz önce onun bu kaldırımdan geçtiğini düşünmek , şuan arkamda yürüyen insanların içinde bir yerlerde yada şuan gözleri bedenimde gezdiğini düşünmek ne kadar zor?
Ne kadar eritir insanı fark etmeden. Biliyorum sende biliyorsun bunları. Mesela bir sinama koltuğunda iki kişi oturdun mu hiç? Yada konserde yanlız başına zevk aldın mı?
Güzel bir kafe keşfettiğinde , güzel bir film seyrettiğinde , güzel bir şarkı dinlediğinde güzellikleri oranında hiç boşluk hissettin mi o kırık bedeninde?
Gözünün içine baka baka kalbini söküp atan bir insanın yüzüne sevgi dolu gülümsemeyle baktığın zamanlar oldu mu mesela?..Olmuştu , hepsini kalbimin en derinlerinde acı bir şekilde hissetmiştim. Hayatımın altını üstüne getiren adama hala aşıktım. Kalbime bıraktığı yara iyileşmiyor. Sadece susmayı öğreniyordu. Hayatımın en kötü döneminde denk gelmiştim ona doğrusunu bilip yanlışlara ilerlediğim bir dönemdi.
Nereye gittiğimi bilmeden amaçsızca yürümeye devam ediyordum.Sahi ne zamandır yürüyordum?
Artık ayak topuklarım ağırmaya başlamıştı ama ruhum buna sanki cevap vermek istemiyordu yarı ölü gibiydim bazı durumlarda. Kendimi bir banka atıp etrafı izlemeye başladım herkes mutlu görünüyordu Peki ben nasıl gözüküyordum? Bu soruyu yanıtlayamayacak kadar aklım karışıktı Yanımdan geçen Çocuk annesini kolunu hunharca Sarsarken karşıdaki baloncu amcayı gösteriyordu. onların bu hali Yüzümde Tebessüm oluşmasını sağladı.Çocuk kendi Çocukluğumu aklıma getirmişti. Hiç bir zaman bana bir çikolata alan bir babam olmazdı veya elimden tutup parka götüren bir annem annem ve babam yaşıyordu Ama buna rağmen ben de ölü gibiydi...
Son 2 yıldır berbat bir hayat yaşıyorum babam yüzünden üniversiteye gidememiş geçen sene sevgilim tarafından terk edilmiş. Asıl sorun yanıma gelip söylemeyi bile tenezzül etmemiş sadece kısa bir mesajla her şeyi bitirmişti. Onlar sanıyor ki geri döndükleri zaman her şey güzel olacak Yok öyle bir dünya kim için ,ne için vazgeçtiyseniz ona gidin bu dünyada.
Ellerimin arasında telefonum titreyince Kafamdaki düşüncelerden uzaklaştım ve gözlerim Ellerime kaydı soğuktan kıpkırmızı olmuşlardı ama pek takılmadan mesajı açtım abimden gelmişti." Ahsen neredesin Sen babamı delirtmek mi istiyorsun? Neredeysen hemen eve gel"
mesajı okuduktan sonra kısa çaplı bir kahkaha attım. Bu neydi şimdi Onların elinde oyuncak olmuştum beni düşünen var mıydı? bunu sorman bile hataydı zorla yerimden kalkarak eve doğru adımlamaya başladım.Eski evimin önünde durduğumda içim burkuldu çok dökük bir evdi doğduğumdan beri bu evdeydim bütün ilklerim bu evde yaşamıştım ilk adımın , ilk kelimem , ilk hüznüm , ilk mutluluğum , ilk aşkım küçük eski dünyamda ne kadar çok ilkim olmuştum istemsizce geçmişi hatırlıyordum.
Geçmiş acıtıyorsa ne kadar geçmiş olabilir benim geçmişim geçmemişti hepsi kalbimde bir yara olarak duruyordu. Dolan gözlerimi elimin tersiyle silip kapıya yaklaştım daha zili bile olmayan Evin kapısına hafifçe vurdum kapı anında açılmıştı Annemin gözlerini endişeyle bakıyordu içeri ilk adımımı atmamla babam salonun kapısından bana bağırmaya başlamıştı bile "Nerdeydin sen."
Cevap vermedim sinirden dişlerimi birbirine bastırmış kızgınlığımdan ellerimi yumruk şeklinde getirmiş Onu dinliyordum. Aslında Sadece kendini düşünen bir babam vardı. Babamın hakaretlerine daha fazla dayanamayıp kendimi odaya attım. Kapıyı kapatıp yavaşça yere çöktüm
Kafam karışıktı Hayatında ilk defa kendimi birine adamış, birisine ait hissetmiş, özel olduğum sanmıştım buradan kurtulup onunla yaşamayı Hayal etmiştim Dolan gözlerimi tavana dikmiş bir süre kapının önünde oturduktan sonra yavaşça Yerden kalktım montumu üstümden çıkarıp camın önündeki yatağa bıraktım yorgun bedenimi
Yatağımda uzanırken sokak lambalarının ışıkları bedenime kadar uzanıyordu camdan dışarı baktığımda kar taneleri sokakta dans etmeye başlamıştı bir süre sonra ben yatağımda onları izlerken Kar Taneleri Rüzgara kendini ortak edip rüzgarın gücü ile ortalığı sanki bir kasırgaya çevirmişti onların bu oyununa gözlerimi yumup kendi karanlığıma daldım...1.bölümün sonuna geldik.
İlk bölüm olduğu için bölümü kısa tutmak istedim . Diğer bölümler daha uzun olacak
2. Bölüm için en az 50 oy beni takip etmeyi unutmayın
Desteğiniz için teşekkür ederim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
"Gece Kadar Karanlık"
أدب نسائي" Zamanların en iyisiydi , zamanların en kötüsüydü , hem akıl çağıydı , hem aptallık , hem inanç devriydi , hemde kuşku , aydınlık mevsimiydi , karanlık mevsimydi , hem umut baharı , hemde umutsuzluk kışıydı , hem her şeyimiz vardı , hem hiç bir şey...