Hayatımın tam olarak bir karmaşadan ibaret olduğu su götürmez bir gerçek gibiydi bana göre, ne zaman daha kötüsü olamaz desem daha fazla kötüsü oluyordu ve bu yüzden yakın zamanda bir şeylerin daha kötüsü olamaz tarzı düşünceleri çıkarmıştım aklımdan. Her şey zaten sürekli olarak bok yoluna giderken kendi cümlelerimle belirtmesem de olurdu.Gözlerimi açıp bakışlarımı dışarı bakmak için cama çevirmiştim ama gördüğüm şey Jungkook'un gözlerini kapatarak uyuyan yansımasıydı. Ringdeki haline göre oldukça masum duruyordu. Gözlerini açtığında telaşla bakışlarımı önüme çevirdim. Araba durdu ve bende Taehyung'a iyi akşamlar dileyerek arabadan indim. Şimdi ki gençlerin çok fazla dalga geçtiği gerçekten iyi mi geceler sözünü geçen gece oturup ciddi ciddi düşündüğümde gecelerin cidden hiçte iyi olmadığına kanıt getirmiştim kendimce, çünkü beynim bir kaos ortamıydı ve sessiz gecelerde o kaos bulutunda ki düşünceler ve gerçekler beni öldürüyordu resmen.Hayatın benimle ne alıp veremediği vardı bilmiyordum ama benim dertlerden kaçmak için bildiğim hiç bir çözüm yolu yoktu. Sadece uyuyordum, uyuyunca bazı gerçekler yok olur sanıyordum ama hayır gerçekler put gibi karşımda dikilmeye devam ediyorlardı. Bana kafayı yedirmek istiyorlardı. Kıyafetlerimi alıp banyoya ilerledim kısa bir duş alıp yarın öğrene kadar uyuyacaktım, bu ödülü çoktan hak etmiştim.
Sıcak suyla kısa bir duş alıp iyice uykumu güçlendirdikten sonra üstümü değişip odama geçtim. Kendimi yatağa yüz üstü bırakırken nefessiz kalıp bu yorgunlukla sonsuza kadar uyumak istiyordum. Ama tabi ki hayat bana istediğimi hiç bir zaman vermemişti ve şimdide vermeyecekti. Sadece on dakika uyumuştum ki kapı resmen tekmeleyerek çalınmıştı. Cidden sadece sakin bir gece ve güzel bir uyku istemiştim çok mu yani?
Kapıyı açtığımda önde Taehyung'ı ve arkada Jungkook'u gördüğüm gibi direk kapıyı yüzlerine kapatmak için hamle yapmıştım ama Taehyung elini ve ayağını kapını arasına koyarak kapatmamı engellemişti "Chaeyoung-ah bir dinler misin ama ya!"
"Of Taehyung git ya" kapıyı daha fazla tutamadığım da geri çekilerek bıraktım ve Taehyung'ta yere yapıştı. "Kolum kırıldı galiba" sinirli bakışlarımı yüzüne diktiğimde sevimli bir gülümseme sundu.
"Kafan kopsun Taehyung! Ne var gece gece, daha yarım saat olmadı yanından ayrılalı!" diyerek bağırdığımda bana anlamsızca bakıyordu.
"Chae biz seni bırakalı iki saat oldu neredeyse." durdum, cidden o kadar uyumuş muydum yani? Yinede yorgun hissediyordum.
"Neyse ne! Gecenin bu vakti ne işi var?" Elimden geldiğince kapıda dikilmiş bana bakan Jungkook'a bakmamaya çalışıyor ve gözlerimi hala kapı dibinde yatan Taehyung'tan çekmiyordum.
"Taehyung yerde yatmayı bıraksa ve bizde içeride mi konuşsak artık?" diyen Jungkook ile kendimi zorlamayı bırakmış ve bakışlarımı ona dikmiştim. "İyi, girin içeri" diyerek kapıyı açtım ve girmelerine müsade ettim. Taehyung yerden doğrulup sevimli olduğunu düşündüğü gülüşünü sergileyerek içer doğru koşturdu. Onu pataklarsam ancak rahatlardım.
Peşlerinden bende oturma odadına ilerleyip tekli koltuğa oturdum, onlarda çaprazımdaki üçlü koltukta oturuyorlardı. "Son kez soruyorum, gece gece niye kapıma dikildiniz?"
"Şimdi Chaeyoung-ah heyecanlanma sakın, sadece peşimizde üç beş adam var ve akıllarına gelip bizi bulamayacakları tek yer burası" şaşkınlıkla Taehyung'a bakarken dediklerini sindirmeye çalışıyordum. Elimle kapıyı gösterdim "siktir git Taehyung! Sana beni bu boktan işlerine karıştırmanı istemiyorum dedim hemde bin kere."
"Ama Chae-"
"Aması falan yok Tae! Başıma bela almak istemiyorum, sana dedim!" Sinirle saçımı çekiştirdim. Bir kere yapmıştım o hatayı, sadece bir kere bulaşmıştım!
"Chaeyoung, sadece bir gece bak yemin ederim bir şey olmayacak." Eğdiğim kafamı kaldırarak alev alev yanan gözlerimi Taehyung'a diktim "Jimin'de aynısını demişti Tae, hatırlıyor musun?" Bir an ne diyeceğini bilemez şekilde bana baktı, gözlerindeki kırılan ifadeyi gördüm. İşte bu ifadeydi benim ona kıyamama neden olan şey.
"Eşyaların yerini biliyorsun burda yatarsın, Jungkook benimle gel sana yukarda misafir odasını hazırlayayım" yerimden kalktım ve kapıya doğru ilerledim. Oturma odasından çıkarken Taehyung'ın 'özür dilerim Rosé' dediğini duysamda hiç duymamış gibi davranıp çıktım ve merdivenlere doğru ilerledim.
"Koridorun sonundaki oda, sen geç ben geliyorum" Jungkook bir şey demeden odaya doğru ilerlerken bende kendi odama çarşaf, yastık gibi şeyleri almak için ilerledim.
Derin nefes aladım, geçmişi düşünmek iyi gelmemişti. Jimin'i düşünmek iyi gelmemişti ve gözlerimin dolması hiç iyi değildi. Kendimi sakinleştirip dizginledikten sonra gerekli şeyleri alıp misafir odasına ilerledim ve Jungkook'un yatağını kurmasına yardım ettim.
"Teşekkür ederim" dediğinde kafamı salladım. "Önemli değil." Arkamı dönüp gidecekken bileğime sarılan parmaklar beni durdurdu.
"Bahsettiğin kişi, Park Jimin miydi?" Sorusuna karşın şaşırsamda başımı olumlu anlamda salladım."Evet, oydu."
"Onu nerden tanıyorsun?" Bedenimi ona döndürdüm "Sen nerden tanıyorsun?" Alaycı bir yüz ifadesi takınarak güldü "Sence? Ben bir boksörüm ve onu tanımam normal."
"Benim onu tanımam normal değil mi?" Diye sorarak bir adım yaklaştım ve aramızdaki mesafeyi azalttım.
"Masum duruyorsun ve bu boktan işelere karışmak istemediğinde belli. Ama bu bok çukurundaki herkesi tanıyorsun, nasıl oluyor?" Derin bir nefes alarak yutkundum. Kahverengi gözlerinin tam içine baktım tek bir duygu yoktu vardıysada ben görmüyordum. Peki ya o? O benim gözlerimdeki kırıklığı görebiliyor muydu?
"Bazen sen istemezsin ama hayat seni oyuna sokar." Bakışlarımı ondan çektim. "Ben istemeden oyuna girdim ve en ağır yaralarla çıktım." Bir damla yaş süzüldü göz pınarlarımdan "Bedenen sağ kaldım ama kalpte en büyük yaraları ben aldım."
Sonra beklemediğim bir şey oldu Jeon Junkook baş parmağı ile gözümden akan yaşı sildi, şaşkınlıkla ona baktığımda gülümsedi.
"Umarım benim istemeyerek girdiğim bu oyunada hayat seni sokmaz, çünkü ikimizde sağ çıkamayız." Anlamsızca ona baktım.
"İyi geceler Chaeyoung." Ve bir şey diyemeden odadan ayrıldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Idyllic❦rosékook✓
Fanfiction"Biliyor musun Kookie?" Hitap şeklime ikimizde gülümsedik. "Bir kelime var, Idyllıc; bu kelime insanın kendini cennete gibi huzurlu hissettiği yere denirmiş. Ben kendimi senin yanında cenneteymiş gibi huzurlu hissediyorum" benim gülümsemem onun yüzü...