Gözyaşlarımı silerek burnumu çektim ve Taehyung'a beklentiyle baktım ama umutsuz bir şekilde bana kafa salladığında kafamı geri atarak derin bir nefes verdim. "Eve gittiğimde kapıyı yaşlı bir kadın açtı, yirmi beş yılıdır o dairede oturduğunu ve Jungkook adında birini tanımadığını söyledi, komşularda Jungkook adında birini tanımıyor ve fotoğrafını gösterdim yinede tanıyan çıkmadı. Ayrıca Minah hastaneden alınmış Lalisa söyledi, başka bir hastaneye aktarılmış ama bilgileri gizleniyormuş. Öğrenmeye çalışacağını söyledi."
"Taehyung tüm bunlar çok saçma" diye mırıldandım, cidden çok saçmaydı. Jungkook'a bir haftadır hiçbir şekilde ulaşamıyordum. Telefonu kapalıydı,Minah ortalıkta yoktu ve ev adresine gittiğinde başkası çıkıyordu.Gittiği mekanlara, adresini verdiği evlerin yakınlarındaki yerlere her yere bakmış ve aramıştık ama sanki kuş olup uçmuştu, sanki yerin bin kat altına saklanmıştı ve biz onu asla bulamıyorduk. Ciddi anlamda kafayı yemek üzereydim ve sağlıklı bir kafa yapısına sahip olarak kalmak için kendimi zorluyordum, "ben de hiçbir bok anlamadım" diyerek yanıma gelerek oturdu. Bir elini omzuma koyarak beni kendine çekti ve sarıldı, son zamanlar ikimiz içinde bok gibi geçiyordu ve düzeltmek için ikimizinde elinden bir şey gelmiyordu tam olarak bir saçmalıktı işte.
Kapının çalmasıyla üfleyerek yerimden kalktım ve kapıyı açtım ama Jennie ve Jimin karşımda dikiliyordu kapıyı geri yüzlerine kapatacakken Jimin'in ayağını araya koymasıyla daha sert bastırdım "Lan manyak bir dur" sinirle kapıyı açtım "ne var? Ne diye kapıma geldiniz yine?" diyerek kollarımı önüme bağlayarak sert bakışlarımı onlara dikti.
"İnsan bir içeri davet eder" diyerek güldü Jimin.
"Arsız mısınız? Nasıl hala gelebiliyorsunuz kapıma anlamıyorum ve kapatıyorum" kapıyı bu sefer tam kapatacaktım ki Jimin'in dediği şeyle kapıyı geri araladım "Jungkook'la ilgili."Kapıyı açtım ve ona baktım.
"İçeri girmemize izin ver bizde sana her şeyi anlatalım" kapıyı aralayarak geçmelerine izin verdim. Onlar girdikten sonra bende peşlerinden ilerledim. Taehyung onları görünce şaşırmıştı bakışları beni bulduğunda omuz silktim ve yanına oturdum. "Niye burdalar?" diye sordu kulağıma doğru"
"Jungkook ile ilgili bir şeyler biliyorlarmış, yoksa almazdım evde" diye mırıldandım, Jimin boğazını temizler gibi ses çıkararak ona dönmemizi sağladı. "Sizi duyuyorum"
"Ee ne olmuş yani? Ne diyecekseniz diyin ve gidin!" Jennie bana göz devirse de onu umursamadım. "Gecen gün seni öptüğüm için üzgünüm öncelikle bunu söylemek istiyorum, yapmama gerekiyordu yani görevimdi"
"Ne saçmalıyorsun sen?" sinirle bağırarak ayaklandığımda Taehyung beni elimden tutarak geri oturttu ama hala sinirliydim ve ne anlatmak istediğini anlamaya çalışıyordum.
"Yani her şey planın bir parçasıydı seni öpmem, Jungkook'un tam o an orada olması ama her şey için mantıklı bir nedenimiz var. Öncelikle Jungkook'un evini biliyoruz ve eğer bize yardım ederseniz size ev adresini veririz ama her şeye rağmen gitmek ister misiniz bilemiyorum?" diyerek güldü.
"Sadede gel Jimin" diyerek sertçe konuştu Taehyung, bir zamanlar en yakınımız olan insan şu an düşmanımız gibiydi.Hayat şaka gibiydi, olmaz dediğini şeyler oluyordu ve hayat sizi şaşkınlığa sürüklüyordu. Bazen inanamaz gibi oluyordu ama her şey oluyordu bu hayatta en olmaz dediğiniz şey bile.
"Jungkook sizi, bizi hepimizi kandırmış tabi biz anladık ama siz ona çabucak güvendiğiniz için anlamadınız. Jungkook, Jinyoung'un adamı." güldüm "saçmalayan sensin Jungkook Taehyung'ı o adamın elinden kurtarmama yardım etti ve Taehyung'ı o yetiştiridi o olmasa ölebilirdik."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Idyllic❦rosékook✓
Fanfiction"Biliyor musun Kookie?" Hitap şeklime ikimizde gülümsedik. "Bir kelime var, Idyllıc; bu kelime insanın kendini cennete gibi huzurlu hissettiği yere denirmiş. Ben kendimi senin yanında cenneteymiş gibi huzurlu hissediyorum" benim gülümsemem onun yüzü...