Kızıl Ayin

2 0 0
                                    

*ether: Cadıların astral seyahatlerine verilen isim.

*büyücüler: Cadılardan daha güçlü, tüm elementleri kullanabilen kişiler.

BÖLÜM 1

Karanlık yavaşça gözlerimi yakan kırmızı bir ışıkla aydınlanırken nerede olduğumu çok iyi biliyordum.
Sonunda aydınlık tüm odayı ani son bir dalgayla kaplamıştı ama daha etrafımı incelememe fırsat vermeden  kaşımda aniden beliren uzun cüppeli, düzinelerce gölge ürpermeme neden olmuştu. Ben ortama zihnimi rahatsız eden bir yavaşlıkla ayak uydururken yavaşça kulaklarıma bu cüppeli adamların söyledikleri ilahiler  dolmaya başlamıştı.

-evii kurusa... de oh mán ha... sorade yaaa...

Sözler yarı ilahi yarı yakarış şeklinde böyle devam edip gidiyorlardı. Dili anlamasam da sözcüklerdeki kadim bir şey ben de huşu uyandırıyordu. Önümdeki cüppeli gölgelerin sırtı bana dönüktü gene de durduğum yerden onların bir çember oluşturduğunu görebiliyordum. Ne olduğunu göremediğim parıldayan bir şeyin etrafında toplanmışlardı.

- De bús krusa... lòh man yore... óo de mah onteé... óo de kàame...

Sözler gitgide daha şiddetli ve daha kulak tırmalayıcı hale geliyorlardı. Sonunda hareket edebilecek gücü topladığımda düştüğüm yerden kalkıp etraflarında bir kaç adım attım.
Ortalarındaki parıldayan şeyi gördüğümde zaten diken diken olan tüylerim şimdi cildime batıyorlardı.
Yerden yarım metre yükseklikte yanan ateşi normal olamayacak kadar koyu kızıl ateş. Yerle hiç bir bağlantısı yoktu. Gücünü ne bir meşale ne de onu yakan tahtalardan alıyordu. Orada öylece yanıp duruyordu. Ve önümdeki geniş çemberin ateşin etrafında hareket etmeye başlamış olduğunu farkettiğimde ateşin gücünün de artmaya başladığını gördüm.

Grup ilahiyi daha da hızlandırırken yürüme hızları da artıyordu. Ateşin yüksekliği artarken odanın yüksek kubbeli tavanına çok yakında ulaşacağını düşündüm.
Merakla tavanı inceledim ama tek gördüğüm uzun tavanının gölgelerde kalmış köşegenli şekli ve zirvesinde parıldyaan bşr şeydi. Tavanı incelemek için yükselmem gerekiyordu. Meclisin yanına hiç bir bilgi götürmeden dönemezdim. Gitgide gürüldeyip canlanan ateş ne kadar gözümü korkutsa da kendimi yukarı çıkmaya zorladım. Bunun ne zaman denesem bana bayılacakmışım gibi hissettiriyordu ama bu hisse bir süre dişimi sıktıktan sonra sonunda uçmayı başarabiliyordum ya da  evime dönmeyi.

Sonunda uçabildiğimde duvara dokunarak yavaşça kubbenin sonuna ilerlemeye başladım. Zemini pek de geniş olmayan odanın orantısız şekilde uzun bir tavanı vardı. Açık renk kemik rengi soluk taşlarla dizili zeminin rengi kendini yukarı çıktıkça mat bir kahverengiye bırakıyordu.
Ateş gitgide daha da yükseğe çıkarken kubbeye yükselmek için acele ettim. Ateşinin yakıma ulaştığını düşünmek bile istemiyordum.

Kubbeye vardığımda gördüğüm renkli fazlasıyla parlak şekli aşağıdan nasıl okup da seçemediğimi anlayamıyordum. Karşımda duran insan ırkından hiç bir sanatçının yapabileceğini düşünemeyeceğim türden bir yapıttı. Çok da büyük olmayan daire resim renklerini yıldızlardan alıyor gibiydi, onu başka nasıl açıklayabileceğimi bilmiyordum.
Avcumun büyüklüğünğ fazla da geçmeyen resim beni büyülee gibi kendine çekerken çekingen de olsa ona dokunmaya cesaret edebildim. Sol üst köşesinde kırmızı bir güneş işlenmişti ve sol altında ise soluk mavi bir ay... ortasında dünyayı simgelediğine inandığım semboller vardı. Ne olduklarını anlayamasam da resim bende evreni özetlediği hissi uyandırıyordu. Evrenin bir tür haritası gibi... Hayır... Evrenin bir tür spiritüel haritası... Ben ona daha fazla dokunup inceleme isteğiyle dolarken aşağıdan gelen çığlık sesiyle irkilip gözlerimi zorla da olsa resimden çekebildim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 17, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Kızıl BüyüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin