İtiraf (Part 3)

2K 75 25
                                    

Keyifli okumalar herkese. :)


2 Hafta Sonra...


Nedim'den...


"Herkese merhabalar." Diye söze başladım beni pür dikkat dinleyen kalabalığın karşısında. Kameramanlar dikkatle fotoğrafımı çekmeye çalışırken bu durumu garipsemeden edemedim. Bu zamana kadar hep kameralardan uzak tutulan kişi olmuştum. İlk kez yaklaşık 8 ay önce, Cenk ve Cemre'nin düğününde böyle fotoğraflarım çekilmiş, bütün dikkatler üzerime toplanmıştı. O günden bu güne 8 ay geçmişti.

Koca 8 ay...

4 yaşımda o pencereden aşağı düştükten sonra neredeyse 20 yıl boş yere hayatım donmuş ve o 20 yıldan sonra sadece 8 aydır yaşadığımı hissedebiliyordum.

Acınacak haldeydim değil mi?

Boşa geçen 20 yılım vardı.

İşte bu yüzden kimseye acımayacaktım bu akşam.

"Bu akşam, evimizde böyle bir gece düzenlememizin nedeni, biraz önce amcamın da belirttiği üzere Karaçay şirketinin yaklaşık 3 hafta önceki kuruluş yıldönümü ."

"Nedim bey, bugün sizin de doğum gününüzmüş aynı zamanda. Doğru mu?" diye soran önlerdeki kadın muhabirlere tebessümle baktım.

"Doğrudur. Bugün benim doğum günüm. 25 yaşıma girdim."

Muhabir arkadaşlar cümle ağızdan doğu günümü kutlarken gözlerim muhabirlerin hemen arkasında duran aileme takıldı. Amcam gururla ve mutlulukla bana bakarken biraz sonra onun gözlerindeki bu partıltıyı söndüreceğim için kendimden utandım. Özür dilerim amca. Ama yapmak zorundaydım. Bunun için geç bile kalmıştım.

Gözlerim amcamın hemen yanında duran Şeniz'e takıldı ve onun bu tedirgin halinden inanılmaz bir zevk aldım. Şeniz, bir şeyler olacağının farkında gibiydi. Farkında olmaması aptallık olurdu. Bu geceyi düzenleme, basını köşke alma, bütün ailenin bir arada olması fikri komple benden çıkmıştı. Amcam sorgusuz sualsiz hepsine tamam demişti ama Şeniz'in de gelmesi gerektiğini söylediğimde şiddetle karşı çıkmıştı. Yakın zamanda boşanma davaları vardı. Şeniz bunca zaman ne yaparsa yapsın amcamı ikna edememiş, boşanmaktan caydıramamıştı. Ancak amcamı ikna etmeyi başarmıştım. Damla ve Cenk için, böyle bir akşamda bizimle olması gerektiğini vurgulamış, eğer Şeniz olmazsa hakkımızda ileri geri konuşacaklarını söylemiştim. Bir şekilde kabul etmişti amcam. Ancak saatlerdir Şeniz'in yüzüne bile bakmıyordu.

Şeniz'in tedirgin gözlerinden gözlerimi ayırıp hemen yanında duran Cenk'e doğrulttum bakışlarımı. İntihar olayından sonra onunla doğru düzgün konuşmamıştık. İntihara kalkıştığı için ben kendimi ona karşı, geçip giden 20 yılım için o da bana karşı kendini suçlu hissediyordu. Aramızda garip bir sükûnet vardı ve bu sükûneti bozmaya iki taraf da gönüllü değil gibiydi. Birbirimizle konuşmuyorduk. Nitekim ev halkı da alışmıştı bu duruma, bizi kendi halimize bırakmıştı.

Cenk ile konuşmayan tek kişi ben değildim. Amcam ile Cenk'in arası da kötüydü. Amcam, her ne kadar oğlunu kaybetme korkusu yaşamış ve onu evde atmamış olsa da Cenk'i kolay kolay affedemiyordu. Mesele yalnızca beni camdan aşağı atmış olması değildi. Şeniz'in bunca zaman beni zehirlediğini bilip susmasıydı. Amcam Cenk'e bu konuda kızgındı. Eğer susmamış olsaydı, ikimiz de iyileşmiş olacaktık.

Cenk'e bakmayı kesip hemen yanındaki Cemre'ye çevirdiğim bakışlarımı. Yıllar sonra bana umut olmuş, benim için pek çok fedakârlık yapmış kurtarıcı meleğime. Hayatımdaki tek aptallıktı belki de Cemre'ye olan hislerimi aşk zannetmem. Evet, şimdi daha iyi anlıyordum ki ben Cemre'ye hiçbir zaman âşık olmamıştım. Sevgi, hayranlık, etkilenme... Ama bunların hiç birisi aşk değildi. Ve ben, bunları aşk zannettiğim için Cemre'ye karşı çok saçma davranmıştım. Cemre'ye karşı büyük bir suçluluk duyuyordum. Ondan intikam almaya çalışmam, benim için yaptıklarını yok sayıp başlarda intikamımı ona yönlendirmem. Sanki asıl düşmanım Cemre'ydi benim...

Nedim-Ceren (İtiraf)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin