Efşan başını kaldırdığında iki kahve göz buluşmuştu.
Savaş neye uğradığını şaşırmıştı. O kız,buradaydı işte,gözlerinin önündeydi. İstemsizce gülümsemişti. Karşısında duran kadın şaşkınlıkla yüzüne bakıyordu. Bir süre ikisi de öylece kaldılar.
Efşan'ın nefesi kesilmişti. Heyecandan mı yoksa adamın yakışıklı suratından mıydı bilemedi.
Aslı arkadaşındaki garipliği sezmişti ki koluyla hafifçe dürttü. Nihayetinde gözlerini adamın suratından çekmeyi başarabilmişti.
''Noldu, iyi misin?'' Aslı arkadaşının kulağına fısıldadı.
''İyi..iyiyim, yok bir şey'' Efşan'ın istemsizce sesi titremişti.
''Hadi buyurun, afiyet olsun'' Dilruba hanımın komutuyla birlikte herkes yemeğe başlamıştı.
Efşan soğuk soğuk terlediğini hissetti. Bu adam karşısında otururken nasıl yemek yiyecekti ki
''Efşan seni can dostumla tanıştırayım'' Kerem'in sesiyle bir an irkildi
Kerem kolunu arkadaşının omzuna koyarak konuştu
''Savaş.. Savaş Karalı''
Efşan ne diyeceğini bilemedi. Bu adam Kerem'in arkadaşıydı demek.
''Öyle mi çok memnun oldum'' Zorlama bir gülümseme yayılmıştı yüzüne.
Kerem bu sefer Savaş'a döndü
''Kardeşim, bu hanımefendi de Aslı'nın en yakın arkadaşı Efşan''
İki kahve göz tekrardan buluşmuştu.
''Efşan..'' İçinden fısıldamıştı Savaş.
''Ben de çok memnun oldum Efşan hanım''
Savaş'ın suratında sıcak bir tebessüm vardı.
Bu sefer Aslı konuşmaya başladı ''Kerem ve Savaş ortaklar.''
Kerem onaylarcasına başını salladı ''Evet ben genelde İstanbul'daki işlerle uğraşıyorum,Savaş buradaki işlerle ilgileniyor''
''Evet Kerem efendiyi bir gitti bir daha da uğramaz oldu buralara. Artık İstanbul'da ne varsa..''
Savaş'ın söylediğinin üzerine herkes gülmeye başlamıştı.
Aslı utanmıştı. Efşan arkadaşının yanaklarının kırmızıya döndüğünü görüce istemsizce gülmüştü.
''Tamam tamam Savaş bey anladık, daha sık uğrarız artık buralara. Allah senin diline düşürmesin''
Kerem de gülüyordu.
Yemek bittikten sonra erkekler bahçeye çıkmıştı. Aslı da Dilruba hanıma yardım etmeye gitmişti.
Dışarısı soğumaya başlamıştı. Efşan üşüdüğünü hissetti. Odasına çıkıp valizinden kalın şalını aldı.
Aynada kendine baktı. Burnu soğuktan kıpkırmızı olmuş, gözleri sulanmıştı. Odada biraz ısındıktan sonra aşağı indi. Avluda kimse kalmamıştı. Herkes aşağıya inmişti. Ellerini ovuşturarak sandalyelerden birine oturdu. Gökyüzü simsiyahtı. Tek bir yıldız bile yoktu. Efşan uzaklara dalmıştı.
''Huzur verici''
Efşan bir anda irkildi. Konuşan Savaş'tı. Geldiğini hissetmemişti.
''Geldiğini görmedim''
Savaş gülümseyerek karşısındaki kadına baktı.
''Korkuttum mu?''
''Yok,hayır dalmışım''
Duvardaki ışık kadının beyaz suratını aydınlatıyordu. Açık kahve gözleri bu ışıkta bal rengine dönmüştü.Gözleri sulanmış, burnu ve yanakları soğuktan kızarmıştı.
Savaş'ın nefesi kesilmişti. Hiç konuşmadan öylece izlemek istedi bu kadını.
Efşan'ın kalbi ağzındaydı. Ne dese ne yapsa bilemedi. Karşısındaki adam o kadar derin bakıyordu ki gözlerinin tam içine.
Uzun süren sessizliği Savaş böldü
''Yarın gidiyormuşsunuz''
''Evet, hafta sonu için gelmiştik''
''Biraz daha misafir etseydik sizi Adana'da''
''Evet ama işler bekliyor maalesef. Aslı'ya kalsa hiç dönmez zaten çok sevdi buraları''
''Sen?''
''Anlamadım?''
Savaş Efşan'a doğru bir adım attı
''Sen sevdin mi buraları?''
Bu ani yakınlaşma karşısında Efşan sarsılmıştı
''Yani.. evet güzel şehir''
Savaş Efşan'a doğru eğilerek konuştu
''Gitme o zaman..''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALDANIŞ
Romanceİki ayrı can dost. İki ayrı yalan. İki ayrı aldanış. Yalanlar üzerine kurulmuş iki ayrı hayatın hikayesi.