Steven ile kendimi kaptırmıştım ki Elif'in bayağıdır ortalıkta olmadığını fark ettim. Bir an moralim bozuldu, meraklanmıştım. Ev içersinde dolaşmaya başladım Elif diye sesleniyordum ama hiç bir yerde bulamadım. Çaresiz ve sıkkın bir şekilde Thomas'a yaklaştım;
"Şeyy, ıhım, Thomas, Elif'i gördün mü? Bayağıdır arıyorum ama bulamadım."
"Üzgünüm, hayır." Dedi ve gözlerimin içine bakmaya başladı, bakışları arasında kayboluyordum ama Steven'a olan hislerimden dolayı kendimi suçlu hissetim ve bakışlarımı kaçırdım. Laura, kızgın ve kıskançca bizi izliyordu. Bakışlarına aldırmadan Elif'i aramaya devam ettim, o sırada Steven beni kolumdan yakalayıp konuşmaya başladı;
"Cemre, benim gitmem gerekiyor. Acil bir işim çıktı, senide bırakayım mı?"
"Yok, saol Elif'le gideceğim."Başıyla onayladı ve oradan uzaklaştı. Yukarı katlara ikinci kez bakmayı düşündüm. Yatak odası, misafir odası, kıyafet odası, son banyo kalmıştı. Beyaz kapıyı açtım ve içeridekilere bakıp kapıyı hemen kapattım: Laura, Thomas' ı dudağından öpüyordu. Hemen merdivenden aşağıya indim ama arabam yoktu, harika, bahçeye baktım ama yoktu. Banka oturdu. Mırıldandım:
''Tamam, buna alışabilirim, sonuçta onları ben birleştirdim...''
Yağmurun ilk damlaları burnuma düştü ve içimden lanet okudum. Gök gürültüsü çoktan kararmış gökyüzünde yankılandı ve saçlarımı ıslatacak damlalar üstüme akmaya başladı. Tekrar mırıldandım:
''Buna alışamam.'' Kısa giyinmiştim ve üstümde sadece ince bir yelek vardı. Harika! Kalktım ama Thomas' a çarptım. Beni tuttu ve fısıldadı:
''Elif yok seni eve bırakacağım.''
Başımla onayladım ve arkasından onu takip ettim. Arabaya gelince ikimiz de bindik. Motoru vardı ama buna da alışırdım.
Yolda giderken seslendi:
''Bunu gerçekten sevmiyorum.''
''Neyi?''
''Yağmuru!''
''Neden? Gökyüzünün de aynı bizim gibi duyguları var. Aynı senin gibi, aynı benim gibi....''
Yüzüme baktı ve tekrar yola döndü:''Daha çok Steven' ı sevmiyorum.''
Kafamı cama döndürdüm ve gözlerimi devirdim:
''Anladım1 Mutlu olmak yasak. Tamam komutanım.''
''O çocukta ne buluyorsun bilmiyorum!'' isyanına cevap verdim, kırılmıştım.
''Bazen hiç istemediğin kişilere bile aşık olursun. Seçemezsin.'' ekledim. ''Aynı sen ve Laura gibi.''
''Ne? Laura sadece bir hataydı, yanlıştı.''
''Ama onu sevdin, ve onunla birlikteydin, yani onu sevdin.''
''Onda ne buluyorsun?''
Eve çok yaklaşmıştık, sinirlendim ve bağırdım, daha fazla burada duramazdım yoksa ikimizden biri ölecekti:
''Durdur arabayı!''
''Ne?''
''Durdur şu lanet olası arabanı, ineceğim, yürümek stiyorum.''
''Hayır.''
''LANET ARABAYI DURDUR YOKSA BEN ATLARIM!''
Kapılar kitlendi. Ona baktım o da bana. Sonra gözlerimi kıstım ve ona bağırdım:
''Sen neden beni bu kadar önemsiyorsun? Sadece arkadaşız, hatta daha bir ay bile olmadı? Ben sadece çalıştığın setteki bir asistanın kızıyım o kadar. Sadece bir kızım!''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYRAN
Fanfictionİki genç Türk kızı, ancak hayalini kurabildikleri ünlülerle tanışırlar ve bu ünlülerle dost olurlar. Komik olaylar etraflarını sarar ve mizah kokusu etrafa yayılır. Cemre ve Elif' in komik ve bir o kadar da heyecanlı macerasını okumaya ne dersiniz?