BÖLÜM 1: "İÇ SORGU"

92 3 0
                                    

( Kitaba başladığınız tarihi yazmayı unutmayın...)
-----------------------------------------------------------

İnsanlar bazen kırılırdı, bazen üzülür, bazen korkar, bazen hüzün kaplardı hisler, yosun tutardı sevinçler... Her insan mutluluğu bulmak için çabalardı halbuki. Bulmasının eriştiğinden daha zor olduğunu bile bile...

İnsanoğluyuz işte, konduramıyoruz. Sevmek mutlulukmuş demişti yakın bir arkadaşım, sevilmekten bahsetmeden. Haklısın dedim, sevilmekten hiçbir zaman emin olamazdı insanlar. Ama sevmek öyle miydi? İnsan sevdiğinden emin olmaz mıydı hiç? Gerçek sevgiyle hayatta bir defa karşılaşırmış insan. Zaten o zaman anlarmış bir şekilde. Yani yürek başka atarken, dil başka söylemezmiş.

Ama çocukken sevilmemiş, korunup kollanmamış insan, büyüdüğünde sevgi gördüğünde onunla ne yapacağını bilmiyor. Böyle, bu nedir? Ne işe yarar? Diye kurcalarken, bozup kaybediyor işte. Bunlardan biri de bendim...

"İnsanlar neden kötülük yaparlar?", "o bunu neden yaptı?", "Amacı neydi?", "Zorda mıydı?", "Darda mıydı?" Diye sormak yerine hemen suçlarız. Ben suçlamam demeyin. Hepimiz yapıyoruz. Çünkü suçlamak çok basittir her zaman. Nedenleri insanları pek de ırgalamaz. Çünkü ellerine dedikodu malzemesi geçmiştir. Nasılsa oyalamak için yeterli bir malzeme öyle değil mi? Öyle bir noktadayız ki, insanlar kendi yaptıklarını unutuyorlar ama kendilerine yapılanı asla. Doğru ya insan yediği ayazı unutur muydu hiç?

Kendime çok kızıyorum bazen. Onca insan savundum yeri geldi yardımlarına tek ben koştum. Elimden ne geliyorsa yapmaya çalıştım. Şimdi etrafıma bakıyorum da hiçbiri yok. Ne için çabalamışım, nelere koşmuşum? Onlara koşarken düştüğümde bile, tek başıma kalkmıştım. Çünkü insan yaktığı yerde yanıyordu, yaktığı kadar yanıyordu. Kendime yazık etmişim...

Yanlış yapıyorduk aslında. Hayata göre yaşıyorduk, ama kaderin de oyunlarını unutuyoduk işte...

Ama bugünlerde sırtımı şu sözlere yaslıyordum; "Kimseyle hiçbir konuda yarış halinde değilim. Kimseden akıllı, kimseden güzel, kimseden iyi olma gibi bir iddiam  yok. Kimse için en değilim. Daha değilim. Bu devasa iddiasızlığın bana verdiği örgürlüğün hastasıyım."

*****

Ben Yekta Rezanoğlu. Büyük ve kalabalık hanemizin hiçbir zaman gözdesi olamamış, devamlı gözlerden ırak tutulmuş tek kız torunu. İnsanın kaderinin, kendi çabasına bağlı kalındığını düşündüm her zaman. Bir gün biliyorum çabamın da gayretlerimin de mükafatını çok güzel bir şekilde alacağım ve işte o zaman dünyanın en mutlu insanı ben olacağım. Ne de olsa inanmak başarmanın yarısı demek değil mi? Ben inanıyorum ve başaracağım. Konaktan taşınıp İstanbul'a gelme fikrimizle biraz yadırgasak da başarabilirdik. Alışılagelmiş bir hayattan kopmak hepimiz için zordu elbette. Ama o mutsuz konakta yaşamaktansa, duvarlarımızı yıkıp yeni mutlu bir hayata başlayabilirdik. Denemeliydik, çünkü eğer denemezsek sonucunu hiçbir zaman öğrenemeyecektik.

İKİ BEDENDE TEK YÜREKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin