BÖLÜM 2: "TANIDIM SENİ"

60 3 0
                                    

° Keyifli okumalar...°
********************

Hayatın bir gerçeğini gördüysem o da paraya saygı duyulduğuydu. Kişilere değil. Tıpkı dedemin yaptığı gibi...

Aslında kendini affettiğin zaman iyileşiyordun, saçmalıkları bırakıp hayatına devam ettiğinde ise büyüyordun. Ama yirmi beş yıldır bunları gerçekleştirememiştim ne yazık ki! Ben toparlandım zannetçikçe her şey tekrar yerle bir oluyordu. Ve ben tekrar aynı yere dönmekten çok yoruluyordum.
-----------------------------------------------------------

( 4 gün sonra )

Başını ellerinin arasına almış, bir sağa bir sola yürüyen Yankı'ya baygın baygın yataktan bakıyordum. "Oğlum yeter artık başım döndü!" diyen Midas'a çevirdim bakışlarımı. "Ne yeter oğlum! Kaç gündür dedemi ikna etmeye çalışıyoruz. Durumun ciddiyetine var artık! Her şeye gülüp geçemezsin, ben sen değilim!" Yankı haklıydı. Dedemle tartışmamızın arasından tam dört gün geçmişti. Beni evlendirme konusunun yanlış olduğu, doğru ve sakin kafayla düşünülmediği yönünde ev halkı benim için seferber olmuş, dedemi ikna etme çabalarına girmişti. Babam ve annem neredeyse kafayı yemişti. Ama dedem nuh diyor, peygamber demiyordu. Babam, dedeme karşı çıkamıyordu. Sanki eli kolu bağlı gibiydi. Onu bağlayan bir şey vardı ama neydi? "O nasıl laf Yankı. Ben de üzülüyorum, kafaya takıyorum herhalde değil mi?" Yankı, yanımda oturan Midas'a ölümcül bakışlar atarken devam etti. "Kafana takıyorsun ama bir bok yaptığın yok Midas! Yerinde söylenmekle olacak iş değil bu!" saatlerdir benim odamda bu şekilde tartışıp, o tartışma aralarında çözüm bulabilmek için yine birbirimize sığınıyorduk. Midas ise sinirli bir şekilde ayağa kalkıp Yankı'ya çıkıştı. "Lan dedem sanki duyuyor bizi! Sen sesini çıkartıyorsun da ne oluyor, dinliyor mu seni? Üstelik sen onun en  gözdesiyken! Kaale aldığı bile yok. Hiçbirimizi dinlemiyor, o kafaya koydu bir kere. Şunu anla artık!" bunları söylerken sesi sonlara doğru güçsüz çıkmaya başlamıştı. Üzülüyorlardı ama ellerinden ne yazık ki pek de bir şey gelmiyordu her ikisinin de. Yatakta şakaklarımı ovarken onların tartışmalarından dolayı bu müthiş baş ağrımı durduramayacağımı anladım. Bir anlık öfkeyle yataktan kalkıp Midas ve Yankı' nın arasına girdim. "Ya yeter artık! Gerçekten yeter. Bunaldım. Elimizden bu saatten sonra hiç bir şey gelmeyecek. Bunu üçümüzde çok net biliyoruz. Burasının şehire benzemediğini, oradaki kurallarla buradaki kuralların, yaşam tarzının da bir olmadığını biliyoruz. Ne olur susun artık! Bugün söz kesilecek farkındasınız değil mi?" Yankı öfkeyle elini saçlarının arasından çekiştirerek hızlıca geçirdi. " Ne yani Yekta vaz mı geçeceğiz?" bıkkın bir şekilde saçımdan bir tutamı sağ kulağımın arkasına sıkıştırdım. " Günlerdir konuşuyoruz Yankı, ne değişti? Dedemde bir yaprak dahi oynamadı." Midas yanındaki dolabıma vurarak öfkeyle, "Hay sıçıyım böyle işin içine ya! Lan varya elimizden hiçbir şeyin gelmemesi nasıl oturuyor içime!"  Yankı iç çekerek, "Senin mi benim mi?" diyerek Midas'ı onayladı. Aralarında anlam veremediğim bir bakışma geçse de pek de üzerinde durmadım. İkisi de beni omuzlarımdan tutup yatağa oturtu. " Hem şöyle bir iyi tarafı var en azından." baygın bakışlarımla, "Şu durumdaki bir olayın ne türlü bir iyi tarafı olabilir Midas? Anlatsana gerçekten çok merak ettim!" diyerek onu dalgaya aldım. "Öyle deme kızım her gün ha uşak ha diye, iyiye de kötüye de halay çekersiniz. Onlar eğlenceli insanlardır, bir o kadar da deli." diyip gülmemek için elini ağzına kapattı. Yankı'nın uyaran sesi ve ölümcül bakışlarıyla yerine sindi. "Midas, kaşınma kaşırım yoksa!" Midas tatlı tatlı gülümseyerek, "Ne oğlum fena mı olur Yekta ile birlikte halay çekeriz işte. Halay başı olmayı severim bilirsin." derken kaşlarını yukarı iki defa kaldırıp indirdi. İşaret parmağını da gömleğinin üzerinden göğsüne değdirip, cıss dedi. Ardından da sanki eli yanmış gibi parmağını geri çekip, bileğini salladı. "Ateş ve barut gibiyim maşallah, aydınlık ve güzel." Onun bu haline ben gülümserken, Yankı ise gözlerini devirdi. Bizim düğünlerimiz kalabalık olurdu. Midas'ta kızları çabucak kendine çekebilen biri olduğu için düğünlerde kızlar tarafından ilgi odağı olmak hoşuna giderdi. Sırf bu yüzden halay başı bile oluyordu, deli çocuk. "Oğlum bu gereksiz egolarını ne zaman bırakacaksın sen?" Yankı'nın sahte kızgınlığının yanında sesindeki eğlenmişlikle birlikte Midas, "Imm.." diyip elini çenesine koydu. Hayali düşünce balonundan sıyrılıp devam etti. "Sanırım hiçbir zaman. Beni ben yapan şey sizin tırmanamadığınız egolarım bebeğim." diyince Yankı dil atıp gülmeye başladı. Akabinde benimle Midas gülmeye başlayınca, uzunca bir süre gülüştük. Ta ki Yankı gülerken yataktan düşene kadar...

İKİ BEDENDE TEK YÜREKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin