Yorucu bir gündü. Kendime küçük eski bir ev tutmuştum her yeri akıyordu evin. Belki bir gün daha güzel evlerde yaşama imkanım olurdu ama sonuçta burası bana aitti kimse özgürlüğümü kısıtlayamazdı. Saate baktım işi gitmem lazım lanet olsun ki başka bir iş yok . Bu sözleri patronumdan haz etmediğim için söylüyordum çünkü bakışlarıyla insana tecavüz eder gibi bir hali vardı ve ben bundan fazlasıyla rahatsız oluyordum.
Nihayet üzerime bir şeyler giymek için yataktan fırladım. Zaten pek fazla giyecek bir kıyafetim yoktu hemen bir tişört ve kot pantolon giydim eski çantamı da koluma taktım. Hazırdım hızlı bir şekilde evden çıktım, dükkana gittim.
“Selam , geç kalmadım duyurulur.”
“Sana da günaydın güzellik , farkındayım geç kalmadın”.
“Kimse yok mu?”
“Daha saat erken bebeğim öğlene doğru dolup taşar.”
“Umarım öyle olur çünkü maaşımı geciktirmeni istemem”.
“Asla güzelim senin gibi iyi bir çalışanı elimden kaçırmak istemem.”
“Daha iki gün oldu”. Dedim ve önlüğümü takıp işe başladım. Zaten dünden her şeyi hallettiğim için pek fazla bir iş yoktu o yüzden dışardaki masalardan birine oturdum ve lanet olası bu dükkana müşterinin gelmesi için tanrıya dua ettim.
Zaman su gibi akıp giderken karşı caddede birisini gördüm , oldukça havalıydı. Sonra bu tarafa geçmeye başladı hemen başka yöne bakmaya başladım. Nasıl bir yürüyüştü ki bu sanki cadde arkasından geliyordu. Önümden geçti ama kokusu hala burada kaldı serserinin.
İki mağaza kadar ileride durdu sonra geri geri gelmeye başladı, hemen içeri girdim . Rengim atmış bembeyaz olmuştum . Tam çalıştığım dükkanın önünde durdu ve kafasını kaldırıp tabelaya baktı. Tek kaşını havaya kaldırdı , dudaklarını büzdü omzunu silkeledi "Sanki çokta umrumda" der gibi . Kapıyı güçlü kollarıyla ileri itti. Tamam kollarını sınamadım ama kaslarından belli oluyordu zaten, kesinlikle çok güçlüydü.
İçerde ki ışıklardan şikayet eder gibi muazzam gözlerini kıstı ve köşedeki masaya kuruldu. Bende çok ciddi bir şekilde yanına doğru ilerledim , önce öksürdüm biraz.
“Hoş geldiniz ne arzu ederdiniz”. Bir an bana “Seni” demesini hayal ediyordum ve de kahkaha sesleriyle kendime geldim. Acaba sesli mi düşünmüştüm. Dona kaldım berbat ötesi bir durumdu.
“Duymadın mı ? Canım sıcak çikolata !!!! Daldın gittin bir an .
Kafamı salladım omuzlarımı dikleştirdim.
“ Evet haklısınız dün biraz yorucu bir gündü benim için hemen getiriyorum”
Hızlı bir şekilde mutfağa gittim ve makinada hazırladım. Daha sonra tepsiye koydum. Dökmemek için dua ediyordum. Bir o kadarda profesyonel biriymişim gibi belli etmemeye çalışıyordum.
“Buyrun afiyet olsun?”
“Hımmm nihayet teşekkürler”.
Elimdekini bırakmak için mutfağa gidiyordum yüzümde aptalca bir gülümseme vardı. Kapının arkasından ona baktım biriyle konuşuyordu telefonda, arada bir gülüp elini sallıyordu. Sonra titredim ve kendime geldim aptal Bethan o çocuk sana bakar mı kendine gel kızım hem senin bir erkekle ne işin olabilir kendim kendime yeterim, en büyük dostum yine kendimdir, diye düşündüm ve beynimi onunla ilgili olan düşüncelerden arındırdım.
Ancak tanrı biliyordu ki o çok farklıydı....
Bu arada ben o kadar yazıyorum ama okuyan var mı acaba yorum atabilirse sevinirimmmm :DDD :P