Bir festival daha.. Kışın dondurucu soğuğunda eğlenmek isteyen hyung'larım ve Hajoon..
Peki hasta olduğum hâlde beni yataktan kucaklayarak çıkarmalarına ne demeli?
Montumun içinde kedi kadar ufalıp başımı onun omzuna yaslarken bir kaç saat öncesini düşünmemeye çalıştım.
Ama olmuyordu..
Yanıyordum.
Festivale hazırlamıştı beni. O banyo yaptırmış, o ilaçlarımı içirmiş ve yine o sıkıca giydirip şimdi arabanın içinde yeni boyattığım kırmızı saçlarımı okşuyordu.
"Evet, hastasın fakat bir hafta geçti ve iyileşmeye başlıyorsun. Açık hava konseri iyi gelecektir sana. Kötü hissettiğin anda eve geri döneriz. Aldığın bu şampuan yeni mi? Kokusu harika! Bir ara ben de kullanırım, hım?"
Sıcak su dolu küvetin içine iyileştirici yağlardan dökmeyi unutmamıştı. Saçlarımı nazikçe köpürtürken kafa derime masaj da yapıyordu. Arada eğilip şampuanı kokluyor, yarı çıplak bedenindeki onun için aldığım kolye sallanıyor, yanağıma değiyordu.
Ve ben alev alıyordum..
Diğer bir eli de elimi kavramış parmaklarımı okşuyordu. Arabanın sıcaklığı, onun parfüm kokusu yeni banyo yapmış bedenim, kendini dünyaya kapatıp bu huzurda kaybolmayı planlıyordu.
"Bebeğim, bu saç rengi sana çok yakıştı ama ben eski koyu renk saçlarını da özlemiyor değilim hani! Aish! Ne fark eder tanrı aşkına! Her türlü yakışıklısın ve seni kıskanıyorum."
Kıyafetlerimi giymemde yardımcı olurken kocaman sırıtıyordu, saçlarıma baktıkça.
Tanrı şahidim olsun ölüyordum..
Davranışları aklımı kurcalıyordu. Kurcalamak da ne demek?! Aklımı başımdan alıyordu! Çıldıracak gibi oluyordum. Artık bir sonuca varmak istiyordum.
Ben artık kırmızı olmak istiyordum!
Sonucu ne olursa olsun, hangi tonu olursa olsun, ben kırmızı olacaktım. Belki sonra kararır, siyaha dönerdim ya da beni dünyanın en güzel kırmızısı hâline getirirdi..
Zamanı gelmişti..
Pat!
İçimde kabaran heyecan baloncukları patlamaya başlamıştı. Kalbim, ellerimi tutan elleri arasında sıkışıyordu adeta. Sağlığım hakkında endişeli bakışları altında eriyordum. İlgi isteği ile kıvranıyordum.
Dudakları..
Onları öpmek için can atıyordum. Ben, benim evim olan adamı deli gibi seviyordum..
Parmaklarımı okşayan elinden kurtardım elimi. Böylece dikkatini üzerime çekebilmiştim. Radyodan çalan müziğin sesi ile ön koltukta oturan Joon ikilisine konuşmalarımızın gitmeyeceğini umarak yaslandığım omzundan başımı kaldırdım.
Artık tüm odağı bendim.
"Ne oldu Jaehyeongie? Hasta mı hissediyorsum? Eve geri dönmemizi ister misin? D-"
"Hyung.."
Kesinlikle artık tüm odağı bendim.
Bu konu arabada konuşulacak kadar acil miydi peki?..
Hayır, değildi.
Onu endişelendirecek kadar önemli miydi?
Hayır..
"Evet, seni dinliyorum? İsterse-"
"Hayır hyung.. Yani evet.. Eve gidelim lütfen. İyi hissetmiyorum."
Ve böylece Jeff yine küçük bir çocuk gibi duygularından kaçmıştı.. Ne olurdu sanki kızlardan hoşlansaydı?..
×××
💖5.839.028 beğeni
iwoosung ma bebe 🍭🍒🧚🏻♂️ @/gud0011
×××
4:58 a.m.bu kız bu saatte bir bölüm yazmak istedi ve gözleri yarı kapalı şu puntosu kalın yazıları yazmakla uğraşıyor :( köreliyorum yazmakta.. bunu geri eski hâline döndürmek için çabalayacağım ~
şimdilik bu kadar çünkü birazdan uyuyup kalmak üzereyim ehuehehe
iyi geceler ve,
i rose you x
ŞİMDİ OKUDUĞUN
red • jaesung
Fanfiction"hyung, seninle her rengi deneyimledim.. ve ben şimdi, bana öğrettiğin kırmızı olmak istiyorum."