Karanlık

115 11 24
                                    

  Yine uyuyamadığım zamanların birindeyim. Saat sabahın beşi evden çıkmış, sokaklara düşmüş bir bir hâldeyim. Ayrıca içimin hiç rahat olmadığını da itiraf etmem gerek. Bizim buralar pek tekin değildir. Eve gitsem daha iyi olur düşüncesine kapılarak yolumu değiştirdim.

Pek soğukkanlı bir insan olduğum söylenemez fakat bu durumda soğuk kalıp evime gitmem gerekti. Bilmiyordum belki de kuruntu yapıyordum ve evet arkamı döner dönmez bir adamın arabanın arkasından çıkıp güçlü kollarıyla elinde biz bezle bunumu kapatması bir oldu. Burnuma gelen keskin ve iğrenç kokuyla kaplanmış olan ciğerlerim...sonrası
KARANLIK.

~~~~

Ayıldığımda başımda şiddetli bir ağrı vardı. Soğuktu üşüyordum fakat yanan ateşin çıtırtılarını duyabiliyordum. Sert bir zemindeydim heryerim ağrıyordu hatta bağlanmış olduğumu fark ettim. Gözlerimi hiç açmadım ve ayak sesleri...

Nefes alışlar ve ardından,
- Bu kızı ne yapağız şimdi ?
- İşimizi halledip atarız bir kenara. Kimsenin görmediğinden eminsin değil mi ?
- Eminim abi, zaten sabahın köründe kim görecek ?
- Güzel o zaman.
Kaçırılmıştım. Gözlerimi korkarak araladığımda biri yaşlı sayılabilen diğeri otuzlu yaşlarda iki adam yanan varilin etrafına oturmuş önlerinde rakı bardakları vardı. Yaşlı sayılabilen adam pis pis bakıp sırıtıyordu, sarhoş olduğu her hâlinden belliydi ve hâlâ içmeye devam ediyordu. Diğer adam ise bakışlarını vücuduma kitlemiş ciddi bir surat ifadesiyle beni izliyordu.

Bunlara maruz kalmanın hissiyle midemin bulandığını farkettim. Genç yetişkin olan adam ki bunlara adam bile denmez bir işaret yapıp yaşlı adamın gitmesini istemişti, bu hareketle gitmişti adam. Bu iğrenç suratlı adamla başbaşa kaldığımda ise korku bedenimi ve ruhumu iyice kaplamış durumdaydı.
Ben ise 20 yaşında adı Afra Vural olan sıradan bir kızdım. Annem ve babam beni 12 yaşından sonra terkedip Balıkesir'e taşınmışlardı. Belki de şu an başka şehirdeydiler bilmiyordum. Antalya'da yalnız başıma yaşamaya çalışmıştım hep. Bu güzel şehirde tanıştığı bir kızla hayatına devam eden biriydim.

Derken genç adam üzerime yürüyüp,
- Gel bakalım buraya ufaklık.
Diyerek üzerime yürüyordu. Avazım çıktığı kadar bağırdığımda,
- Bizi burada kimse bulamaz, kes sesini.
Diyerek tokat atmıştı. Yanağımda ki sızıyla ağlamaya başlamıştım. Bir yandan da,
- Bırak beni, ne istiyorsun ?!
Diye çırpınıp duruyordum.

En son saçlarımı kavrayıp beni duvara fırlattığında sırtım feci şekilde acımıştı. Hâlâ bağlıydım ve hareket edemiyordum, bu adam ise fazla güçlüydü. Üzerime yürüyüp boynuma eğildiğindeyse gerilemeye çalışıyordum fakat saçlarımı tuttuğu eli buna engel oluyordu. Nefesini boynumda hissettiğimde ürkmüştüm.

Hiçbir şey yapamıyordum, sanırım kurtulamayaktım. Bedenim ve ruhum bu durum için fazla zayıftı.
Eli, kareli gömleğimin düğmelerine giderken beni bırakması için yalvarıyordum.
- Lütfen bırak, polise bile gitmem yemin ederim yeter ki bırak beni gideyim.
Ardından saçlarımı daha sık tutup çektiğinde acıyla inlemiştim. O da ağzımı eliyle kapatıp beni duvarla kendi lanet bedeninin arasında sıkıştırmaya devam ediyordu. Nasıl kurtulacaktım bu adamdan diye düşünüp gözyaşlarım gözlerimden firar ederken bulanıklığın altında görebildiğim kadarıyla 1.85 boyunu bulan, kızıla çalan kumral saçları ve kirli kısa sakalları, ela gözleri, keskin yüz hatlarına sahip olan 20'li yaşlarda olduğunu düşündüğüm hafif kaslı çocuk, adamı üzerimden bir çırpıyla alıp yere düşmesine sebep olmuştu, sürekli yumruklayıp tekmeler savuruyordu adamın bedenine, kulaklarıma gelen inlemelere karşı,
- Yeter artık, bırakın şunu ! Diye olabildiğince bağırmaya çalışıyordum.

Ardından sarhoş olan adam içeriye girip beni kurtaran adama yaklaştığında dikkat et diye bağırmıştım fakat nafileydi yaşlı adam çoktan uzun boylu adamı yere sermişti. Dövülen ise yüzü gözü kanlar içinde baygın şekilde yerde yatıyordu.
Uzun boylu çocuk ise yaşlı adamla dalaşıyordu. En son ikisini de yere serip bana gelen adama bakıyordum bulanık görüşümle.

Beni çözüp yorgun bedenimi kollarıyla kucağına almıştı. Güçlü sandığım adamlardan bile kat kat güçlüydü. Her yerim toz ve kir içindeyken daha fazla düşünemeyip beni kurtaran bu adamın göğüsündeki parfüm kokusuyla sızmıştım.

Umarım beğenmişsinizdir. Hepinizi çok seviyorum, beklemede kalın.

KARANLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin