tatlış ve şirin yorumlarınız ile beni mutlu ederseniz çok sevinirim!
iyi okumalar!♡
•••
üç|"şişman hanım ile çay partisi"
"Leydi," James, Leydi karşısında eğilirken diğer ttablolarla karşılaşmasına karşın bu sefer sakin ve güven dolu hissediyordu. Sonuçta Leydi'yi tanıyordu, kendisine yardım edeceğine emindi.
"Siz... nasıl?" Leydi, asaletinden ödün vermeyerek yavaşça ayağa kalkarken, elbisesinin uçlarını tutarak reverans yaptı ve aynı şekilde gülümsedi. "Bir lanet, varsayıyorum?"
James, aklına tekrar Snape gelirken yüzünü buruşturmamak için özel bir çaba sarf etti. "Kesinlikle."
"Ancak, siz karşı büyüyü bilmiyor musunuz?" Leydi, kaşları merakla yukarıya kalkarken nazik bir şekilde gülümsedi. Sarı saçları omzundan dökülüyor, inci gibi dişleri her güldüğünde açığa çıkıyordu. Bal rengi gözleri ise göz kamaştıracak cinstendi. Zekası ise oldukça işlevliydi. Yaşarken çok güzel ve zeki bir kadın olduğu ve tüm erkeklerin peşinden koltuğuna, James adı kadar emindi.
"Ne yazık ki." Leydi'nin karşısında kibar konuşmamak elde değildi. Bakışları ve nazik görünümü ile sanki insanı kendisine benzetiyordu.
"Üzülme," dedi Leydi, gülümseyerek. "Buradan arkadaşlarına seslenebilirsin. Ayıp oldu ama-" İç çekti ve mahçup olduğunu belli eden bir şekilde yanakları kızardı. "Arkadaşlarına kulak misafiri olmuştum. Doğrusu, seni arıyorlardı. Ben de merak etmedim değil."
James'in de yanakları kızarırken, ortak salonu tamamen gören yerin karşısına geçti ve -bu sefer uzak kalmayı akıl edebilmişti neyse ki- "Patiayak! Aylak! Kılkuyruk!" diye ardı ardına bağırdı.
Ortak salon'un şöminesinin yanlarına kurulmuş kız ve erkek grubunun hepsi kendisine dönerken, yanındaki Leydi'ye heyecanla baktı.
"Ça-çatalak?" Sirius kekeledi. "Sen..." Kılkuyruk dengesini kaybeder gibi olduğunda Sirius onu son anda tuttu ve şaşkın bakışlarını tabloya geri çevirdi. Lily ve arkadaşları sessiz bir çığlıkla bu durumu ödüllendirirken, Remus gördüklerinin gerçek olup olmadığını sorguluyordu.
"James?" Marlene, daha da yaklaşırken, onları yüksekten görmek oldukça garipti. Sanki küçültülmüş bir ekrandan onları izliyordunuz ve onlar da sizi görebiliyordu.
Marlene eliyle tabloya dokunurken, James yüzünde hissettiği kaşıntı ile yüzünü buruşturdu. "Hey, yapma şunu!"
Marlene elini yavaşça geri çekerken, "Tamam." dedi. "Yapmam."
"Oraya girmeyi nasıl başardın, Potter?" Lily de şaşkınlıkla sorarken, James refleks olarak saçlarını karıştırdı ve gülümsedi. "Sana da selam, çiçeğim."
"Potter," Lily, uyaran bir tonla söyledi. Bir yandan da tabloya daha da yaklaşıp James ile göz göze gelmişti. "Kaç saattir seni arıyoruz! Nasıl oraya girmeyi başardın?"
"Oh," James, sinirlerinin gerildiğini hissederek elini sıktı. "İstersen onu Sümsükus'a sormayı dene, ne dersin? Hiç duymadığım büyüler geliştirerek beni buraya sokan o sonuçta!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
obscurity imagines ℘ james potter.
Fanfiction[tamamlandı.] Bulanık çekilen fotoğraflar arasında gizlenmiş ayrıntıyı fark etmek oldukça zordu. James Potter, pekâla Lily Evans'ın arkasından koşan ve sevgisinden vazgeçmeyen birisiydi. Tabii, bu koşuşturmalar arasında kendisini bir tabloya hapsed...