Minik fare çok mutsuzdu.
Günlerdir kendisine bir arkadaş arıyordu.
Kimse onunla arkadaş olmak istemiyordu.Minik serçeyle arkadaş olmayı denemişti.
Fakat minik serçe bizim fareyi uçamadığı için küçümsemişti.Diğer gün ayı ile arkadaş olmayı denemişti.
Fakat o da olmamıştı.
Bizim ayı çok güçlü olduğunu söyleyip durmuştu.
Fare bizim ayıdan güçsüz olduğu için ayı da onu istememişti.Fare hala kendine arkadaş arıyordu.
Artık yalnızlıktan çok sıkılmıştı.
Bir diğer gün sincap'ın yanına vardı.Sincapla epey bir muhabbet ettiler.
Sincap fareyi sevmişti.
Fakat onunla arkadaş olmak biraz garip gelmişti.
Sincap şöyle bir fikir sundu.-Seninle öğleden sonra nehir kenarında bir yarış yapalım. Eğer sen kazanırsan seninle arkadaş olacağım,fakat ben kazanırsam arkadaş olamayacağız.
Bizim minik fare bunu kabul etti.
Öğleye doğru nehir kenarına gitti.
Bir taşın üzerine oturarak sincabı beklemeye başladı.
Bu sırada nehir kenarına bir sürü hayvan geldi.Bizim fare sanırım yarışı izlemeye geldiler diye düşündü.
Hayvanların içerisinden sincap çıkageldi.-Hazır mısın yarışa? diye sordu.
Minik fare kendinden emin bir şekilde
-Hazırım. diye cevap verdi.Sincap yarışın kurallarını anlatmaya başladı.
-Şu gördüğün çizgi başlangıç çizgisi,buradan başlayarak nehir etrafında bir tur dönüp tekrar başlangıç çizgisine geleceğiz. İlk gelen yarışı kazanır.
İki küçük hayvan yerlerini aldılar.
Tüm hayvanlar hep bir ağızdan saymaya başladılar.-Üçç! İkii! Biiirr! Başlaaaaa!
Fare hızla koşmaya başladı.
Ne yaptıysa sincap'ın önüne geçemedi.
Çok yorulmuştu fakat yarışı yarıyolda bitirmek istemiyordu.
Sonuna kadar yarışmak istiyordu.Seyircilerin arasından zürafa pür dikkat minik fareyi izliyordu.
Fare'nin yorulduğunu görünce üzülmüştü.
Zürafa'nın da hiç arkadaşı yoktu.
O da kendine bir süre arkadaş aramıştı.
Fakat boyu uzun olduğu için hayvanlar onunla arkadaş olmak istememişti.Sincap yarışı büyük bir heyecanla bitirdi.
Minik fare ise yorgun bir şekilde bitiş noktasına ulaştı.
Minik fare üzülmüştü.
Yine arkadaş edinememişti.
Artık vazgeçecekti.
Ne yaptıysa bir türlü arkadaşı olmuyordu.
Tüm hayvanlar onunla alay ediyordu.
Ya boyu ufak olduğu için ya da güçsüz olduğu için onu istemiyorlardı.-Gördün mü ufaklık yarışı ben kazandım.
Şimdi kendine yeni arkadaş ara bence.Kahkahalarla gülmüş sincap.
Fare boynu bükük bir şekilde evine dönerken zürafa çıkmış karşısına.
-Benim de hiç arkadaşım yok biliyordu musun?
Minik fare kafasını kaldırarak zürafaya bakmış.
Boyu o kadar uzunmuş ki onu görmekte zorluk çekmiş.-Seninle iyi bir dos olabiliriz bence. Ne dersin?
Minik fare çok mutlu olmuş.
İlk defa onunla alay etmeyen bi hayvan çıkmış karşısına.
Sevinçle zıplamış fare.-Çok sevinirim!
Fakat zürafa onu fareyi duymakta zorluk çekmiş.
Zürafa boynunu eymiş.-Boynuma çıkabilirsin. demiş.
Minik fare dediğini yapmış.
Boynuna çıkmış ve sıkıca sarılmış.-Bundan sonra hep birlikteyiz. Demiş zürafa.
Minik fare anlamış, boyun, kilonun, gücün hiç bir şeye engel olmadığını.
Çok mutlu olmuş fare.
Güçlü ol veya olma kim mutsuz olursa ona yardım et.
Hiç bir zaman kendini yüksekte görme.
Çünkü herkes eşittir.Zürafa ve fare arkadaş olmuş tüm orman sakinleri bu olaydan ders çıkarmış.
Fareyle kimse bir daha dalga geçmemiş.
Çünkü onu koruyan bir dostu varmış.