(3.kişi anlatımı ile)
Gözlerimizi kapadığımızda gördüğümüzü sandığımız şeylerin hepsi birer rüya mıdır yoksa gerçekler midir? Bazen rüyada sanarız kendimizi, oysaki uyanığızdır. Sadece rüyaya olduğuna o kadar odaklanmışızdır ki, gerçeği ayırt edemeyiz.
O gece yağmur oldukça şiddetliydi. Birçok haberde yıllar sonra gerçekleşen en şiddetli yağış olduğu bile söylenmişti. Belirtilen yıllar öncesindeki tarih kişiliklerin doğuşuydu. Lee Taeyong'un kişilikleri o gün ortaya çıkmıştı. Travma sonrasında kontrolünü kaybetmiş bir çocuktu. Ama dünyanın gerçekleri o kadar kötü olur ki bazen küçük bir çocuğun elini bile kana bulayabilir.
O yağmurlu gecede küçük bir çocuk babasını öldürmüştü. Aklını o kadar çok kaybetmişti ki yan binada bulunan arkadaşını eve çağırmıştı, babası ile birlikte. Çünkü o küçük çocukta gerçeklerle yüzleşmişti. Lee Taeyong babasını öldürdükten sonra Yoon Oh'un babasını da öldürdü.
Küçük bir çocuk bunları nasıl mı yaptı? Gerçekler sizi parçaladığında neler yapabileceğinizin hiç farkına varmadınız mı? Bazı kişiler farkına varmıştır.
Polisler çocukları hapse atamadılar. Bir süre tedavi verilip serbest bırakıldılar. Sonuçta küçük çocuklardı değil mi? Onların gözünden bakılırsa en fazla ne yapabilirlerdi?
Tedavi sadece babalarını kaybettikleri içindi. Akılları ile polisi bile kandırmayı başaracak bir plan yapmışlardı. Zeki değillerdi. Sadece inandılar.
Yıllar geçti ve o çocuklar yine bir araya geldiler ama birbirlerini gerçekten tanımıyorlardı. Çoklu kişiliğe sahip iki insandılar sadece. Beraber tedavi olmaya başladılar. Birbirlerini kontrol etmeyi öğrendiler. Birbirlerini anlamayı öğrendiler.
Aynı şiddette yağan yağmur yıllardır ortaya çıkmayan o kişiliği tekrar hayata döndürmüştü. Bir çocuğu katile dönüştüren kişiliği...
Lee Taeyong rüyada olduğunu düşünüyordu. Aslında bir kabusta demek daha doğru olabilir.
Kendini kontrol edemiyordu. Çünkü kontrol paneli onun elinden çoktan alınmıştı, Leeyong tarafından.
Duştan çıkmış ve üzerini yeni giyinmiş bedene doğru yürüdü. Leeyong, acıma duygusuna sahip değildi. Leeyong, hissetmezdi.
Yoon Oh'un kiç olduğunu umursamadan onu duvara serçe itti. Dünden sağlam kalan vazoyu birden eline alarak duvara vurdu. Tam Oh'un yüzünün yanında kırılan vazo, birkaç parçasını pürüzsüz yüze saplamıştı bile. Leeyong'un elinde kalan parça ise tam kalbine saplanmıştı.
"Lee Taeyong'un kalbini deşmek isterdim. Birini sevdiği için, birini ruh eşi kabul ettiği için ama bunu yapamam. Çünkü ona verdiğim zarar aynen bana geri döner. Onun yerine seni öldürmek daha akıllıcaydı, Yoon Oh. Bu kalpten seni silmiş olacağım."
Kalbe baskı yapan el gittikçe gevşerken Yoon Oh nefes almaya çalışıyordu. Lee Taeyong'un küçük Jaehyun'u nefes almaya çalışıyordu.
Lee Taeyong ise onu kurtarmak için çabalıyordu. Kabusta olmayı dilemişti ama her şey o kadar gerçekçiydi ki gözünde. Kabusuna karşı direnmeye çalıştı.
"Ah o seni çok seviyor olmalı." diye fısıldadı hissiz kişilik. Çünkü yeniliyordu, kabusuna karşı kazanmaya başlayan kişi tarafından. Bu bir savaşsa eğer iki tarafı da öldürecekti. Onlar farkında değildi. Ölen beden karşısında tek vücut içerisinde savaştılar. Ama Taeyong her şey için geç olduğunu biliyordu. Kontrolü aldığı yaklaşık on saniyelik zaman diliminde vazonun en sivri parçasını kendi kalbine sapladı ve bir cümle fısıldadı.
"Artık yağmura dayanamıyorum"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I can't stand the rain anymore; jaeyong
FanfictieKontrolü aldığı yaklaşık on saniyelik zaman diliminde vazonun en sivri parçasını kendi kalbine sapladı ve bir cümle fısıldadı. °oasis fest için yazılmıştır.