chapter 20 "he is dead"

1.4K 72 14
                                    

Bir şeyin yanlış olduğunu bilmek, sizi durdurmaya yetmez. Bile bile yanlış yapmak isteriz, öğrenmek, sonuçlarına acı da olsa katlanmak isteriz. Çünkü biliriz ki bazı şeylerin sonuçları felakettir.

Kendi felaketimi kendim getirmiştim.

Acı çekiyordum, iliklerime kadar acı çekiyordum. Mutsuzdum, kırıktım, yorgundum, öylesine yaşıyordum. Boş boş çalışıyor, insanlara sahte tebessümler sunuyor ve evime gelip kapımı kapattığım zaman sabaha kadar ağlıyordum. Neredeyse bir ay olacaktı, bir aydır Zayn'den ayrıydım. Yaser bizi yakaladıktan sonra beni evime götürmüş onu ise yaralayıp başka yere götürmüştü. Ona ne yaptı bilmiyorum, anlatmıyordu. Ölüyordum vicdan azabından. Onu öylece bıraktım.. Hiçbir şey olmamış gibi  de devam ediyordum. Kimseye anlatamamıştım olanları. Luke benim gelinliğim hakkında fikirler söylerken ben kalp ağrımın ağırlığından cevap bile veremiyordum. Etrafıma karşı tepkisizleşmiştim, çok az konuşuyor, az yemek yiyiyor ve az uyuyordum. Çünkü rüyalarımda onunla kaçtığım günü görüyordum.

Bana en başından gidelim demişti, keşke cesaret edip kabul etseydim. Belki o zaman yakalanmazdık..Şimdi onun sağ olduğunu bile bilmiyordum.

Nefes alamadığım ve tıkandığım için derin bir nefes aldım.

Gecem gündüzüm o olmuştu. Çıkmıyordu aklımdan.

Onu sınıfta ilk gördüğüm an, yanıma oturduğu ve birlikte takılmaya başladığımız güzel günleri düşündükçe burukça gülümsüyordum sadece. Hayallerimde yaşıyordu artık.

"Dakota, iyi misin?"

Hemen belli etmeden göz yaşlarımı sildim ve yataktan kalktım. Annem endişeyle bana bakıyordu. "İyiyim anne, bugün işte hiç dinlenemedim, yorgunum biraz."

"Tamam canım. Yemeğe seni bekleyelim mi?"

"Hayır anne. İniyorum şimdi birlikte yeriz." Yine kusursuz sahte bir gülümseme ile onu inandırdığımda aynanın karşısına geçip yukarı kıvrılmış elbisemi düzelttim. Yine lanet bir aile yemeğindeydik.

Luke ile evleneceğimiz güne geri sayım yapıyorduk!

Ruhsuzca yürüyerek merdivenlerden indim ve yemek masasına yöneldim. "Kusura bakmayın lütfen." dedim ve masadaki yerime oturdum. Luke elimi tutup bana gülümsedi.

Bana bu kadar iyi davranmasına dayanamıyorum.

Kendimi kirli hissettiriyordu.

Ama karşımda pişkince sırıtan Yaser daha kirliydi.

Hiç bir şey olmamış gibi babalarımızla iş konuşuyor, arada da beni kontrol ediyodu.

Karnım aç olduğu için bir süre yemeğe odaklandım. Karnımı doyururken de ara ara Luke ile sohbet ettik. Herkes mutluydu. İşimiz iyiydi, paramız vardı. Annem ve Luke'un annesi modadan konuşuyor, beyler ise çetrefilli iş başarılarından, Luke ve babam ise ülke gündeminden bir şeyler vızıldanıyordu.

Boş boş onlara bakarken bir yudum su içtim.

Dayanamıyorum.

Her dakikam onu düşünmekle geçiyordu. Ne zaman ailecek toplansak aklıma hemen o geliyor ve gece bitene kadar onun ne olduğunu tahmin ediyordum.

Biraz uzaklaşmak için masadakilere seslendim.

"Şarap bitmiş, mahsenden alıp geleyim." dediğimde annem karşı çıktı.

"Otur sen kızım, Bayan Marget getirir."

"Yok anne sorun olmaz, biraz yürümüş olurum."

"Peki."

Luke elimin üstüne öpücük bıraktığında gülümsedim.

"Ben de gelinimle geleyim, favorimi bilmiyordu." dedi Yaser arsızca gülerek.

Herkes hoş gülümsemelerle birbirine bakarken ben nefretle ona baktım.

Orospu çocuğu.

"Gerek yok siz söyleyin ben getiririm." dedim sinirle.

"Kalktım artık, elimi de yıkayacağım."

Başımı sallayıp salondan ayrıldım. Mahsene inene kadar  yürümek bir iki dakikamı alırken Yaser de arkamdan geliyordu.

Mahsenin kapısı açıp istediklerimin yanına gittim. Babamın sevdiğini ararken Yaser'i takmıyordum. O da beni takmadan başka bir tarafı ararken aslında buraya bana bir şey demeye gelmişti.

"Yüzünün halini hiç hoşuma gitmiyor Dakota."

Nefesini arkamda hissedince hızla ona döndüm."

"Senin hoşuna gitmeyen bir şey beni mutlu eder."

Güldü ve elini yanağıma koydu. Elini çekmek için başımı yana eğdim.

"Hiç vazgeçmeyeceğini düşünüyorsun Dakota..Ama sen artık o liseli kız değilsin, heyecanlarını ve serseriliklerini  kontrol edebilecek kadar akıllandın. Fakat benim artık akıllanacak bir oğlum da yok."

Anında titremiş ve buz kesmiştim. Karşısında kas katı dururken o ise gülümsüyordu.

"Ne?" diye sordum kısılmış sesimle.

"Öldü." dedi sıfır etkiyle.

Yüzünü yüzüme yaklaştırdı. "Ben öldürdüm."

Nefesim kesildi, bacaklarım beni taşıyamıyordu, ellerim titrerken boğazım yanmaya başlamıştı. Kalbim sanki yerinden çıkacakmış gibi atarken gözlerim dolmuştu.

"Ne saçmalıyorsun sen?"

"Yasak aşkınız yüzünden oğlumu kurban ettim." dedi soğuk sesiyle. Öyle duygusuz anlatıyordu korkudan titriyordum. "Nasıl?"

Ağzımdan bir çığlık kaçtı. Ellerimi şaşkınlıkla ağzıma kapattım.

"Nasıl yaptın?"

Ağlamaya başlamışken o ise saçlarımda parmaklarını gezdirdi.

"Pislik herif.."

"Onu artık sadece mezarında görebilirsin Dakota,"

"O da eğer Luke ile evlenirsen."

+++

ARKADAŞLAAAR!!!!

BİLİYORUM AYLARDIR BEKLİYORSUNUZ!!!!

AMA FİŞEK GİBİ DÖNDÜM BU GEÇİŞ BÖLÜMÜYDÜ OFFF DİĞER BÖLÜMLER BOMBA

PAT PAT PAT

yarın yb gelir

ve şey bu bölüme final demiştim ama 25e kadar uzatacagim dont worry

sizi seviyorum♡

dakota♡♡♡

dakota♡♡♡

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


+++

shameless💋malik [tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin